Dipteyim, sondayım, depresyondayım

Dakikalar 55’i gösterirken Beşiktaş’ın bu maça dair kalan umutları Mert Günok’un ‘Kariusvari’ yanılgısıyla suya düşüyor; Perez’in savunmadan rakip alana yanlışsız gönderdiği uzun top Balde’nin ayağından, Senegalli oyuncunun bu dönem birinci golü olarak ağlarla buluşuyordu.

Geçen 13 haftayı 13 puanla tamamlayan Hakan Keleş’in grubunun gol durumuna girmekte değil, o konumları gole çevirmekte zorlandığını, devre ortasında bir forvet alarak bu problemlerini giderme niyetinde olduğunu biliyorduk da kağıt üzerinde bu maç Giresun’un değil, Beşiktaş’ın krizden çıkma maçı olacaktı.

HESAPLAR TUTMADI

Ligde son 5 haftada 4 yenilgi alan ve bu seri mağlubiyetlere Şampiyonlar Ligi’ndeki maçları da ekleyince düzgünce depresyon moduna geçen siyah beyazlılar için kendi meskenlerinde tezsiz rakiplerine karşı oynayacakları bu maç, çıkış yolundaki birinci maç olacaktı. Alınacak 3 puana sonraki iki haftada Kasımpaşa ve Kayseri galibiyetlerinin ekleneceği ve Fenerbahçe maçına üç galibiyet ve 9 puanlık bir özgüvenle çıkılacağı planlanıyordu. Meskendeki hesap çarşıya muhakkak uymadı. Çarşı da ikinci yarının büyük kısmında rakip ekibi alkışlarken Beşiktaş formalı çabucak herkesi ıslıklarla protesto etti.

ÇORAP SÖKÜĞÜ Üzere…

O denli bir maç ki bu, Beşiktaş’ın aslında maça istekli başladığını, birinci gol öncesinde ve sonrasında kaçırdığı konumları anlatmaya hiç gerek yok. Diabete’nin gole çevirdiği penaltı sonrası her şey bir çorap söküğü üzere ilerledi. Maç gerildi, Beşiktaş panik yaptı, 39. dakikada Necip’in gördüğü kırmızı kart sonrasında 10 kişi kalınca ne devre ortası ne de oyuncu değişiklikleri Sergen Yalçın’ın grubu toparlamasına yetmedi. İkinci golden sonra denetim büsbütün konuk gruba geçti. Dakika 64’te fark üçe çıktı. Bundan evvelki 6 deplasmanda 3 gol atabilen Giresun, dakika 90’da Mert’in çime takılıp düşmesiyle gelen gol sonrası tek maçta daha fazla gole kavuşmuş ve Beşiktaş’ı tabansız bir kuyuya yuvarlamış oldu.