50 yıllık Anadol ile Pekin-Paris Rallisi’nde yarışacak

Türk motor sporlarının duayen isimlerinden ve geçmişte Anadol’la da yarışarak şampiyonluğa ulaşan Serdar Bostancı, 1973 model bir Anadol STC’yi nisan ayındaki Pekin-Paris Klasik Araba Rallisi’ne hazırladıklarını belirterek, “Bu yarışta pilotumuz Ali Eriç ve oğlu Alican Eriç olacak. Yeniden Start ve Finish’i tıpkı olan lakin parkuru biraz daha farklı olan, Çin’de başlayıp Fransa’da biten bir yarış bizi bekliyor.” dedi.

ÜRETİMİNE 1960’LARDA BAŞLANDI

Üretimine Koç Holding ve Ford iştirakiyle 19 Aralık 1966 yılında başlanan Anadol, bugün Türk otomotiv endüstrisinin mihenk taşlarından biri olarak görülüyor. Üretimin sona erdirildiği 1984 yılına kadar, 62 bin 923 adedi araba ve 30 bin 265 adedi pick-up olmak üzere toplam 93 bin 188 adet Anadol üretildi.

Castrol Ford Team Türkiye Ekip Yöneticisi olan eski Türkiye ralli şampiyonlarından Serdar Bostancı, üretimine başlamasının 55’inci yılı münasebetiyle Anadol markasının, kendi hayatındaki yerine ve Türk otomotiv dalına verdiği katkılara ait açıklamalarda bulundu.

“HEP RALLİCİ OLMAK İSTEDİM”

Serdar ​​​​​​​Bostancı, Anadol’un birinci üretilmeye başladığı yıllarda şimdi 8 yaşında bir çocuk olduğunu ve daha sonra markayı sıklıkla gazetelerde ve yollarda görmeye başladıklarını lisana getirdi.

Araba sporlarıyla birinci olarak şimdi 10 yaşındayken babası ve ağabeyiyle gittiği Türkiye’nin birinci resmi rallisi olan Türkiye Rallisiyle (Trakya Rallisi) tanıştığını lisana getiren Bostancı, “O yılki grubun modüllerinden merhum Renç Koçibey, Demir Bükey, Lemi Tanca, Onur Gürsel, abimin arkadaşlarıydı ve ailecek görüştüğümüz şahıslardı. Merhum Renç, üç günlük bir rallinin sonucunda, Demir Bükey’le birlikte birinci olarak bitirdi ve olağan benim hafızamda o inanılmaz bir yer aldı. O günden itibaren ben daima rallici olmak ve bu işi devam ettirmek hayaliyle yaşadım.” tabirlerini kullandı.

Sonraki yıllarda Anadol üretiminin ve sokaktaki görünürlüğünün artmaya devam ettiğini aktaran Bostancı, o devirde Bostancı Makina Motor Sanayi isimli kendi şirketlerinin de Anadol fabrikasına yedek kesim ürettiğini ve bu vesileyle de Anadol arabalarının hayatında daha fazla yer aldığını söyledi.

“HAYATIMIN EN DEĞERLİ KISMI ANADOL”

18 yaşına geldikten sonraki en büyük hayalinin bir ralliye katılmak ve Anadol’la yarışmak olduğunu kaydeden Bostancı, “İleriki yıllarda bu bahta da kavuştum. Hayatımın en kıymetli kısmına Anadol’la başladım. Evvel Anadol A1’le 1975 Cumhuriyet Rallisi’ne katıldım. Anadol A1’den sonra spor Anadol denilen ‘Anadol STC’ ile yarışa devam ettim. Sonra tekrar Anadol A1’e döndüm. O günden bugüne Anadol’un hayatımda daima çok değerli bir yeri oldu.” diye konuştu.

Sonraki yıllarda da Anadol’un hayatından hiç çıkmadığını ve onlarca Anadol’dan oluşan bir şahsi araç koleksiyona sahip olduğunu aktaran Bostancı, orta ara bu araçlarla büyük bir keyifle gezintiye çıktığını ve etraftan büyük ilgi gördüğünü anlattı.

“BENİ EN ÇOK ANADOL A1 HEYECANLANDIRIYOR”

En çok beğendiği Anadol modelinin A1 olduğunu söz eden Bostancı, “Ben hala A1’i çok seviyorum, yani tahminen birinci aşk diyebilirim. A1’in çizgisi hala bana çok asil, çok farklı geliyor. STC de çok hoş bir spor araba lakin o birinci göz ağrısı hissiyatından ötürü tahminen de, beni hala en çok Anadol A1 heyecanlandırıyor. Anadol’la gazlamak, bugünkü çağdaş otomobillerle gazlamaktan daha keyif veriyor bana açıkçası.” dedi.

“2010’DA ANADOL İLE İKİNCİ OLDUK”

Serdar Bostancı, 2010 yılında Anadol A1’le katıldıkları 37 günlük Pekin-Paris Klasik Araba Rallisi’nde elde ettikleri başarıyı unutamadığını belirterek, “104 aracın ortasında genel klasman ikincisi olarak bitirdik yarışı ve geride bıraktığımız araçlar Mercedesler, BMW’ler, Porsche’ler yani buna misal bir sürü aracı da ardımızda bıraktık. Ben Pekin-Paris rallisiyle yarım kalmış hayallerimi gerçekleştirmiş üzere hissediyorum kendimi. Pekin-Paris’teki elde ettiğimiz muvaffakiyetin benim kalbimdeki yeri çok farklı. Zira bu muvaffakiyet Anadol’la elde edilmiş bir muvaffakiyet ve 70’li yıllarda içimde kalmış bir hayalimi gerçekleştirmenin hazzını duyuyorum.” sözlerini kullandı.

ANADOL TEKRAR PEKİN-PARİS YOLUNDA

Artık yine bir Anadol’la 2022 yılının nisan ayında yapılması beklenen Pekin-Paris Rallisi’ne hazırlık yaptıklarını bildiren Bostancı, “1973 model bir Anadol STC’yi mart ayından bu yana gelecek yılın nisan ayındaki Pekin-Paris Klasik Araba Rallisi’ne hazırlıyoruz. Piyasada ‘Süper Türk Canavarı’ diye de isimlendirilen Anadol’la bu yarışı yapacağız. Bu yarışta pilotumuz Ali Eriç ve oğlu Alican Eriç olacak. Tekrar Start ve Finish’i birebir olan ama parkuru biraz daha farklı olan, Çin’de başlayıp Fransa’da biten bir yarış bizi bekliyor.” dedi.

“TÜRK MİLLETİNE CÜRET VEREN BİR ARAÇ”

Serdar Bostancı, Anadol’un Türkiye otomotiv endüstrisinin gelişimine büyük bir katkı sağladığına dikkati çekti.

Anadol’un Türkiye otomotiv tarihinin birinci ve tek yerli arabası olduğunu tabir eden Bostancı, “Seri üretim yapılmış, üretimi onlarca yıl sürmüş bir arabadır. Türkiye’deki otomotiv endüstrinin bu hale gelmesinin en büyük lokomotiflerinden biridir. O gün merhum Vehbi Koç bu yüreği gösterip bu Otosan fabrikasını kurup Anadol üretmeye başlamasaydı gerisinden Murat 124’ler, Renault 12’ler falan da üretilemezdi tahminen. Bu cüreti Türk milletine veren bir araçtır ve hakikaten hakkı ödenmez.” diye konuştu.

“TOGG PROJESİ DE BİREBİR ADIMLARLA GİDİYOR”

Sorulan soru üzerine TOGG Projesiyle Anadol’un üretim sürecini kıyaslayan Bostancı, şöyle devam etti:

“50-60 yıl farkla aslında tıpkı adımlarla, birebir yollardan gidiliyor. Acı olan bu 50-60 yılın kaybedilmiş olması. Ben her iki projeye de çok inandım. Biliyorsunuz meyve veren ağaç daima taşlanır. Bu projenin de daima birlikte ardında olmalıyız. Birtakım şanssızlıklardan, talihsizliklerden içten yanmalı arabalar devrini kaçırdık. Elektriklilerde niçin başkan olmayalım? Şu anda elektrikli araçlarla yeni bir çığır açılıyor dünyada. Bu aracımız da dünyadaki en yeterli, dünyadaki en yeterli üç beş araçtan biri niçin olmasın ki? Bu türlü bir aracı dünya önderi yapmamamız için aslında bence hiçbir sebep yok. Kâfi ki daima birlikte birlik olalım, inanalım, güvenelim, hayal edelim.”​​​​​​​

“TOGG, BİR GÜN MOTOR SPORLARINA KATILABİLİR”

Dünyada elektrikli arabalarla ilgili dönüşümün pistlerde de yaşandığını ve elektrikli arabaların de artık yarışlara katıldığını belirten Bostancı, TOGG’un da bu noktada sahneye çıkabileceğini vurgulayarak, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Mutlaka o noktaya gelinecektir. Motor sporları otomotiv sanayisinin kıymetli pazarlama araçlarından biri. Bu işin reklam tarafı, pazarlama tarafı da çok kıymetli. Bu aracımızın da bu noktalara bir gün geleceğine ben inanıyorum. Biz şu anda Türkiye’nin motor sporlarındaki en büyük firmasıyız. İlla bizde olması olağan koşul değil, biz de olur diğerleriyle olur ancak motor sporlarının da bir pazarlama aracı olarak kullanılması gerekecektir. Ben de bunu ısrarla hayatını motor sporlarına vermiş birisi olarak tavsiye ederim. Bizden bu türlü bir takviye isterlerse de kanımızın son damlasına kadar hazırız.”