İnsanlığın şu ana kadarki en büyük mühendislik başarısı olarak tanımlanan James Webb Uzay Teleskobu, gezegenimizin yaklaşık yarım milyon mil gerisindeki hedefine ulaştı. 20 yıllık geliştirme, 10 milyar dolarlık harcama ve uzayda mükemmel yüksek teknoloji origamisiyle geçen 14 günden sonra, James Webb Uzay Teleskobu (JWST) artık tamamen yerine yerleşti.
JWST’nin Ariane 5 roketiyle, katlanmış halde Noel Günü Fransız Guyanası’ndaki Guyana Uzay Merkezi’nden başarıyla fırlatılmasının ardından, mühendisler 50 hareketli parçayı ve 178 serbest bırakma piminin uzaktan kontrol çalışmalarına başladı. Webb’in gereken düzene girmesi ve çalışır hale gelmesi için her şeyin sırayla ve doğru bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyordu. Ve bu işlemler nihayet başarıyla tamamlandı.
24 Ocak Pazartesi günü, 30 günlük uzay yolculuğunun ardından Webb son varış noktasına vardı. Bir bilim rüyası olarak tanımlanabilecek proje henüz tam olarak gerçekleşmemiş olsa da, bundan sonraki her adımın bu rüyaya biraz daha yaklaştıracağı söylenebilir.
Bundan Sonra Ne Olacak?
Webb, şimdiye kadar yapılmış en büyük ve en gelişmiş uzay gözlemevi. Hubble’dan yaklaşık 100 kat daha güçlü olan Webb, 70 metrelik bir tenis kortu büyüklüğünde. Devasa altı buçuk metrelik birincil aynası (Hubble’ın birincil aynası yaklaşık iki buçuk metre boyunda) süper güçlü berilyumdan yapıldı ve 18 altıgen parçadan oluşuyor.
Her bir kısım, kızılötesi ışığı yansıtmak için mükemmel olan altınla kaplı. Webb ve Hubble arasındaki en büyük fark da bu. Evrene görünür ve morötesi ışıkla bakan Hubble’ın aksine Webb, eski, uzun kızılötesi ışığı yakalayacak. Bu, daha büyük aynasıyla birleştiğinde, astronomların daha önce yapamadığı kadar zamanda geriye bakabileceği anlamına geliyor.
O Bir “Zaman Makinesi”
Tüm teleskoplar bir zaman makinesi olarak yorumlanabilir. Gördüğünüz her bir yıldızdan gelen ışık aslında eskidir ve buraya ulaşmak için çok uzaklardan geliyor. Güneşin ışığının bile gezegenimize ulaşması 8 dakika 20 saniye sürüyor. Gece gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius, 8,6 ışık yılı uzaklıkta. Bu, ışığının gözünüze ulaşmak için saniyede yaklaşık 300.000 kilometre hızla 8,6 yıl yol aldığı anlamına geliyor.
Webb’in algılayacağı her foton aslında eski ışıktır, ancak kızılötesi bir teleskop olduğu için en eski, en uzaklardan gelen ışığı algılayacaktır. Kızılötesi ışık, dalga boyları görünür ışıktan daha uzun olan elektromanyetik radyasyondur, bu nedenle insan gözüyle algılanamaz.
13.8 milyar yıl önce, ilk yıldızlar ve galaksilerin oluştuğu Büyük Patlama’dan hemen sonra yayılan evrendeki en eski ışık, Evren’in genişlemesiyle gerildi. Bu nedenle koyu kırmızı renktedir. Hatta o kadar kırmızı ki, görünür ışık spektrumundan tamamen ve kızılötesi spektruma düşüyor.
Webb, Büyük Patlama’dan birkaç yüz milyon yıl sonra bu ilk yıldızları ve galaksileri inceleyebilecek ve bu da şimdiye kadar başka hiçbir teleskobun yapamadığı bir şey. Webb’in kuruluş amacı da tam olarak buydu.
Webb teleskobunun şu anda bulunduğu konumu siz de takip edebilirsiniz. Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük ve loş olmasına rağmen şu anda Orion Kuşağı’nın biraz doğusunda, Monoceros takımyıldızında bulunuyor. Webb her zaman gezegenimizin gece tarafında olacak, böylece her zaman derin uzayı net bir şekilde görebilecek.
Webb, Dünya’dan ikinci Lagrange noktası (L2) olarak bilinen noktaya konumlanıyor. Bu nokta, Dünya’ya göre uzayda çok önemli bir konum.
Adını İtalyan bir matematikçiden alan L2, Dünya’nın Güneş’ten uzak tarafında, Dünya’nın Ay’a olan mesafesinin yaklaşık dört katı mesafede olan, Dünya ve Güneş’in yerçekiminin birleşerek nispeten sabit bir konum oluşturduğu yer bir yerçekimi dengesi noktası.
Bu nokta, Webb’in Güneş, Dünya ve Ay’ı her zaman arkasında tutabileceği, güneş panellerini geriye doğru çevirebileceği ve bu sırada güçlü aynasının beş tenis kortu büyüklüğündeki güneş kalkanı paneliyle güneş ışığından korunabileceği bir konum. L2 aynı zamanda kolay iletişim kurabileceğimiz kadar Dünya’ya yakın olduğu için oldukça avantajlı bir nokta.
Webb, Dünya yörüngesinde dönerek uzaya bakan, Hubble dahil olmak üzere çoğu uzay teleskopundan oldukça farklı. Hubble, fırlatılmasından birkaç yıl sonra, 1993 yılında Uzay Mekiği astronotları tarafından optik bir anormallik için düzeltilirken, Webb bir şeyler ters giderse düzeltmek için çok uzakta konumlanıyor.
Ancak, Webb orada tek başına olmayacak: Avrupa Uzay Ajansı’nın Gaia 3D yıldız haritacısı şu anda L2 yörüngesinde ve Roma Uzay Teleskobu da 2027 yılında onlara katılacak.
Gözlemevinin mekanik açılımı tamamlandıktan sonra mühendisler aynaları hizalamaya başladılar. 18 birincil ayna parçasının her birini ve ikincil aynayı fırlatma düzeninden çıkartarak, Webb’in birincil aynasının genel şeklini ayarlamak için her bir ayna parçasının eğriliğini ayarladılar.
NASA, Webb’in birincil aynasını oluşturmak için 18 altıgen altın kaplı berilyum segmentini hizalamanın 24 Nisan’a kadar sürebileceğini söylüyor.
NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Webb Operasyonları Proje Bilimcisi Jane Rigby, Ocak ayında düzenlediği basın toplantısında, “Bu teleskop kutusundan hazır olarak çıkmıyor ve ilk görüntüler çirkin olacak – bulanık olacak” demişti. Mühendislerin, temel olarak, tek bir teleskopik görüntüde birleştirilmesi gereken 18 görüntü üzerinde çalışması gerekecek.
Titiz bir çalışma olacak. Rigby, “Aynaları milimetrelerle kapatarak başlıyoruz ve onları bir Coronavirüs’ün boyutundan daha küçük bir alana – 10’larca nanometreye – hizalanacak şekilde ilerletiyoruz” dedi ve ekledi: “Bu, zaman alan çok titiz bir süreç.“
Tahminen Mart ayının ortalarında bu süreç sona erdiğinde mühendislerin Webb’i düzgün bir şekilde hizalamak ve teleskopu odaklamak için bazı parlak yıldızlara yönlendirmesi yaklaşık iki ay sürecek. Ardından Webb’in dört ana bilim aleti -370 Fahrenheit/-223 santigrat dereceye kadar soğudukça test edilecek ve devreye alınacak.
NASA, Webb’den ilk gösterişli fotoğrafları, şu anki zaman çizelgelerine göre Mayıs ayı sonlarında gerçekleşecek devreye alma sona erdikten sonra, fırlatılmasından yaklaşık beş ay sonrasına kadar gelmesinin beklenmediğini belirtiyor.
Rigby, “Dünyanın gördüğü ilk görüntülerin bu 10 milyar dolarlık teleskoba hakkını verdiğinden emin olmak istiyoruz” diyor. Bu etkileyici görüntülerin tam olarak neye benzeyeceği konusunda yorum yapmamış olsa da, Webb’in Atbaşı Bulutsusu ve Yaratılış Sütunları gibi klasik Hubble görüntüleri üzerindeki derin kızılötesi kaplamalarını görmeyi umabiliriz. Bu da, özetlemek gerekirse Mayıs sonu ya da Haziran başlarında gerçek olacak gibi görünüyor.