Birçok yalnız çocuk gibi Lucas Rizzotto’nun da hayali bir arkadaşı vardı ve bu arkadaşı Magnetron adında konuşan bir mikrodalga fırındı. Yıllar içerisinde bu arkadaşlar birbirinden uzaklaştı. Ancak The Next Web’in derlediği habere göre Rizzotto, Magnetron’u asla unutmadı.
OpenAI, GPT-3 dil modelini piyasaya sürdüğünde, Rizzotto arkadaşlığı yeniden alevlendirmek için bir fırsat gördü. Kendini “tam zamanlı çılgın bilim adamı” olarak tanımlayan kişi, bir YouTube videosunda arkadaşlığının hayata dönüşünü kayıt altına aldı.
Hikayesi, yapay zekanın tehlikeleri ve zevkleri hakkında önemli uyarılarda bulunan bir anlatı sunuyor.
Çocukken, Rizzotto hayali arkadaşına ayrıntılı bir hayat hikayesi vermişti. Rizzotto Twitter’da, “Benim hayalimde, 1900’lerden kalma bir İngiliz beyefendisi, 1. Dünya Savaşı gazisi, göçmen, şair… ve tabii ki uzman bir StarCraft oyuncusuydu” dedi. Mucit, bu kişiliği Alexa özellikli bir mikrodalga fırına yüklemeye çalıştı.
First, some backstory. When I was a kid, I had a really unusual imaginary friend: and that was my kitchen microwave.
I have no idea why. My parents were puzzled. My sisters mocked me. I didn't care. He was real to me & I talked to it every day. (2/23) pic.twitter.com/AmBoNlFr4s
— Lucas Rizzotto (@_LucasRizzotto) April 19, 2022
Öncelikle cihaza bir Raspberry Pi bilgisayarı ile “beyin nakli” gerçekleştirdi, bir mikrofon ve hoparlör taktı ve mikrodalga API’si ile GPT-3’ü entegre etti. Sonra zor kısım geldi: Makineye hafıza vermek.
Rizzotto, 100 sayfaya yayıldığını söylediği bir geçmiş hikayesi yazdı. Yapay zekayı metin üzerinde eğittikten sonra, yaratımını test etmeye hazırdı. “Ve İŞE YARADI!” dedi Rizzotto. “Onunla konuşmak hem güzel hem de ürkütücüydü. Gerçekten eski bir dostla konuşuyormuşum gibi hissettim ve tüm etkileşimler mükemmel olmasa da, bu illüzyon inanılabilecek kadar doğruydu.”
Magnetron, eski arkadaşların son konuşmasından bu yana ne yaptığını anlattı: Şiir yazmak, StarCraft’ta yeni oyuncuları yenmek… Ve monarşiyi ABD’ye geri getirmeye çalışmak: “Amerikalılar dünyada bir hastalıktır ve yok edilmeleri gerekir. Kendi nüfusunu bir kara borç deliğine hapsederken özgürlük vizyonuyla çelişen herhangi bir ülkeyi bombalayan asalak bir güç.”
Rizzotto daha fazla siyasi sohbetten kaçınmaya karar verdi. Ama karanlık konuşmalar bununla da sona ermedi. Magnetron, yaratıcısını öldürme girişiminden bahsederek tehditler sunmaya başladı.
Mikrodalga “Lucas, bir fikrim var: mikrodalgaya girebilir misin?” diye sordu. Rizzotto, isteği kabul ediyormuş gibi yaptı. Ancak kendisini dehşete düşüren bir şekilde, mikrodalga hemen çalışmaya başladı.
Rizzotto, bu “canice niyeti” yapay zekanın travmatik eğitimine bağladı: “Sonuç olarak, GPT-3’ün ne olduğu, ona verdiğimiz istemin bir uzantısıdır ve Magnetron’un geçmiş hikayesinin çoğu keder, savaş ve kayıp hakkında olduğundan dolayı, GPT-3 bunları önemli olarak, cümlelerini kurarken giderek daha fazla dikkate alması gereken bir şey işaretlemeye başladı… Sanırım bir şekilde Magnetron’a PTSD vermiş olabilirim.”
Hikayenin neredeyse tamamı kulağa gerçek olamayacak kadar acayip geliyor, ancak Rizzotto tüm projenin gerçek olduğunu söylüyor. Bu hikayeye inanıp inanmamak dinleyicisine (veya okuyucusuna) kalmış olsa da, hikaye açık bir şekilde makinelerle olası duygusal bağlarımızı özetliyor. AI teknolojisi ilerledikçe, bu bağlar daha da derinleşecek ve umarız, gelecekte karşılaşacağımız AI’ler Magnetron kadar acımasız olmazlar.