Fenomen öğretmenlerin uygun örnekleri paylaşarak eğitim için olumlu tesir sağladığını düşünenler olduğu üzere bu paylaşımlarda öğrencilerin yüzlerinin görünüyor olmasını büyük bir yanlış olarak değerlendirenler de var. Bununla birlikte ‘fenomen öğretmenler’in toplumsal medyada reklam alarak para kazandığını ve yalnızca bunun için öğrencilerini kullandığını tabir edenler de tartışmayı farklı bir boyuta taşıyor. Mevzuyu hem uzmanlarla hem de fenomen öğretmenlerle konuştuk.
‘MESLEĞİM DAİMA BİRİNCİ PLANDA’
Muğla Ortaca Anadolu Lisesi’nde matematik öğretmeni olan İzzetin Gülşen, öğrencileriyle olan görüntülerini çoğunlukla Instagram hesabından yayınlanıyor. 176 bin takipçisi olan İzzettin Gülşen’in hesabında, öğrencileriyle birlikte gerçekleştirdiği drama etkinliklerinin görüntüleri yer alıyor. Paylaştığı görüntüler için Gülşen, “Öğle ortalarında çocukların yeteneklerini keşfetmelerini sağladığım bu etkinlikler için hoş dönüşler alıyorum. Paylaşımlarıma birinci başladığımda toplumsal medya hesabımın bu kadar büyüyeceğini hiç kestirim etmiyordum” dedi.
2014 yılında öğrencilerinin tavsiyesi üzerine akıllı telefon aldığını söyleyen Gülşen ‘fenomen öğretmen’ olma seyahatini şöyle anlattı:
“İlk başlarda toplumsal medya bu kadar yaygın kullanılmadığı için olumsuz tenkitler alıyordum. Ancak görüntü çekimlerini ders dışı faaliyet olarak yaptığımı her fırsatta lisana getirdiğim için vakitle olumsuz tenkitler azaldı. Zati daima mesleğimi birinci, toplumsal medyayı ikinci planda tutuyorum. Tenkitler, tıpkı anda ikisini yapamayacağım tarafındaydı. Lakin ben severek yaptığım için toplumsal medya kısmının da üstünden geliyorum. Toplumsal medya üzerinden reklam ya da iş birliği teklifi geldiğinde firmalardan gelen ikramları ben çocuklara veriyorum. Bir reklamdan yarar elde ettiysem de bununla öğrencilerimi yemeğe götürüyorum. Genelde insanların niyeti öğrencileri kullanarak meşhur olmaya çalıştığımız istikametinde. Benim o denli meşhur olma üzere bir niyetim yoktu lakin oldu. Ne yapayım.”
‘BEN YALNIZCA ÖĞRETMENİM’
Kars Okçuoğlu İlkokulu 1’inci ve 2’nci sınıf öğretmeni olan İhsan Kartoğlu’nun ise Instagram hesabında 412 bin takipçisi bulunuyor. Kartoğlu, öğrencileri ile olan görüntü ve fotoğraflarını birinci başta yalnızca onu takip eden yakın etrafı ve ailesi ile paylaştığını söyledi. Toplumsal medya hesabının vakitle kendisi dışında büyümeye başladığını söyleyen Kartoğlu, bunun için bir gayret göstermediğini anlattı. ‘Fenomen öğretmen’ tanımlamasından rahatsızlık duyduğunu ve kendisinin yalnızca öğretmen olduğunu lisana getiren Kartoğlu, toplumsal medyada yapılan tenkitler hakkında şunları söyledi:
“Sosyal medya günümüzün gerçeği. Paylaşımlarımdan velilerim de öğrencilerim de memnun. Yaptığımız hoş şeyleri paylaşıyoruz ve olumlu dönüşler de alıyoruz. Birtakım olumsuz tenkitler de geliyor natürel lakin onları çok önemsemiyorum. Hatta ders dışı etkinliklerim öteki öğretmen arkadaşlarım tarafından da örnek alınıyor. Bunu görmek de sevindirici bir şey. Toplumsal medyadaki kitlemi öğrencilerime yararlı olmak için kullanıyorum. Bu sayede birçok defa okulumuza yardımlar geldi. Ayrıyeten artık öğrencilerim kendi kendilerine görüntü çekip ‘Öğretmenim bunu paylaşalım’ diyorlar. Öğrenciler, ders dışı etkinliklerle ve bunların paylaşılmasıyla motive oluyorlar. Motive olan öğrenci dersi de daha çok seviyor. Bununla ilgili net sonuçlarım var. Öğrencilerimin ders başarısı arttı. Bununla birlikte öğretmen-öğrenci bağı de güçlendi.”
‘MOTİVE EDİCİ OLABİLİR’
Prof. Dr. Seher Balcı Çelik Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Kısmı Öğretim Üyesi:
“Öğretmenlerin toplumsal medyada neleri paylaştığı kıymetli aslında. Toplumsal medyada da öğretmenlerimizin yeterli örnekleri sunması öbür öğretmenlerimiz açısından motive edici olabilir. Lakin alışılmış fenomen öğretmenin paylaşımlarının hangi maksatla yapıldığına da bakmak gerekiyor. Örneğin fenomen öğretmen tanındıktan sonra kendini öğrencilere yararlı olacak formda geliştirmeye devam mı ediyor, yoksa aksi davranışlarda mı bulunuyor buna bakmak gerekir. Yalnızca fenomen olmak ismine bu üslup paylaşımlar gerçekleşiyorsa burada etik bir ihlal kelam konusu olabilir.”
‘ÇOCUKLARIN YÜZÜ GİZLENSİN’
Prof. Dr. Hülya Güvenç Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim Kısmı Öğretim Üyesi: “Zaten yasal olarak da velinin açık müsaadesi olmadan çocuğun fotoğrafı yayınlanamaz. Ben bunu hiçbir formda onaylamıyorum. Yeniden paylaşım yapabilirler lakin bunu öğrencilerin yüzlerini kapatarak yapmalılar. Öğrenciyi rencide edici bir şey olmadığı vakit öğrenciler bu paylaşımları sevinçle karşılıyor. Lakin öğrenciler zati günümüzde toplumsal medyanın çok içindeyken öğretmenlerinin bu davranışları da olumlu bir örnek oluşturmuyor. Alışılmış ki biz de aktifliklerin paylaşılmasını, yayılmasını istiyoruz. Ben de toplumsal medyadan örneklere bakıyorum ancak baktığım yerlerde çocukların yüzü daima kapalı. Yani illa çocuklarla paylaşım yapılacaksa çocukların yüzü gizlensin. Bu sayede tartışılacak bir bahis da kalmamış olur.”