Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl yayınlanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nın 2020 verilerine göre, Türkiye’de 88 bin 127’si uzman olmak üzere 171 bin 259 doktor var. Her 100 bin kişiye 205 doktor ve 105 uzman doktor düşüyor. Bu, Türkiye ile birlikte 38 üyeli Ekonomik İşbirliği ve Geliştirme Örgütü (OECD) ortalamasının altında. OECD ortalamasında her 100 bin kişiye 356 doktor düşüyor.
Öte yandan Türkiye’de bölgesel farklılıklar da mevcut. Batı Anadolu ve Ege bölgeleri ile İstanbul dışında kalan yerlerin tamamında mevcut doktor ve uzman doktor sayısı, Türkiye ortalamasının da altında seyrediyor. Doktor eksikliği de en çok cerrahi alanlarda hissediliyor.
“Cerrahi branşlar tercih edilmiyor”
Ankara Tabip Odası’ndan Doç. Dr. Asuman Doğan, Tıpta Yeterlilik Sınavı’na (TUS) giren hekimlerin en çok dermatoloji, radyoloji, göz sağlığı ve hastalıkları, plastik cerrahi ile çocuk-ergen ruh sağlığı branşlarını tercih ettiğini söylüyor. DW Türkçe’ye konuşan Doğan, acil ve cerrahi branşların rağbet görmediğini ekliyor. Nisan 2022 TUS yerleştirme sonuçlarına göre, 12 bin 294 kontenjanın bin 859’u boş kaldı. Boş kalan kontenjanların çoğunu da cerrahi branşlar oluşturuyor.
Türk Tabipler Birliği (TTB) İkinci Başkanı beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten debunun başlıca nedenlerinden birinin de çalışma koşulları olduğunu belirtiyor:
“Çalışma koşullarının daha kötü ve iş yükünün daha fazla olması, hasta veya hasta yakınlarıyla daha fazla karşılıklı bir araya gelinmesi ve bunların yarattığı sorunlar, özellikle cerrahi branşların tercih oranlarını düşürüyor.”
Ankara Tabip Odası’nın verdiği bilgilere göre, Türkiye genelinde beyin cerrahisi için açılan 279 kontenjanın 127’si, çocuk cerrahisinde 200 kontenjanın 148’i, genel cerrahide 545 kontenjanın 268’i, göğüs cerrahisinde 168 kontenjanın, 110’u ve kalp-damar cerrahisinin 204 kontenjanından 92’si boş kaldı. Dr. Doğan, “Eskiden cerrahi branşların puanı çok yüksekti. Cerrahide çok fazla risk alıyorsunuz ama emeğinizin karşılığını alamıyorsunuz” diye konuşuyor.
Sağlıkta şiddet ve malpraktis davalarının etkisi
Geçen yıllara kıyasla daha az tercih edilen branşlardan biri diğeri ise çocuk sağlığı ve hastalıkları. Pediatri uzmanı Prof. Dr. Rukiye Ömeroğlu, çocuk acil, çocuk yoğun bakım ve yenidoğan için açılan kadroların boş kaldığını anlatıyor ve “Tıp fakültelerinden mezun olanlar klinik yapmak istemiyor, temel bilimleri tercih etmeye başladılar” diyor.
Prof. Ömeroğlu’na göre, sağlıkta şiddet, sayısı her geçen gün artan malpraktis davaları ve iş bulma kolaylığı nedeniyle doktorlar görece daha az riskli branşlara yöneliyor. “Şiddet bence bu seçimde birinci faktör. İkinci faktör, malpraktis. Ülkemizde artık malpraktis ciddi bir konu olmaya başladı” diyen TTB delegesi Prof. Ömeroğlu, uzman doktor eksiğinin sonuçlarına dikkat çekiyor:
“Bu durum, mesela, genel pediatri hekiminin yenidoğan uzmanı gibi çalışmasına yol açacak. Örneğin, özel hastanelerde karaciğer nakli yapılıyor. Bakıyorsunuz söz konusu nakil, çocuk gastroenteroloğu olmadan yapılıyor. Dışardan tavsiye alınarak yapılıyor yani.”
Malpraktis, tıbbi müdahalenin standartlara uygun yapılmayarak hastanın zarar uğratılmasına deniyor.
“Hekim sayısını artırmanın yolu her yere tıp fakültesi açmak değil”
TTB, Temmuz ayının başında sosyal medyadan yaptığı açıklamada, 2022 yılının ilk 6 ayında bin 171 hekimin yurtdışında çalışabilmek için almaları gereken “iyi hal belgesi” için başvurduğunu, “Yetişmiş hekimler yoksullaşma, ağır çalışma koşulları ve sağlıkta şiddetin baskısı nedeniyle yurtdışına göçüyor” ifadeleriyle duyurmuştu.
Doktorların göçü: “Dil kursundaki 700 kişinin 125’i doktor”
To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video
Türkiye’nin OECD ortalamasının altında olduğunu dile getiren Dr. Ali İhsan Ökten, hekim ve uzman hekim açığını kapatmak için ekonomik özlük hakları ile çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hasta bakma sıklığının azaltılması ve şiddetin önlenmesine yönelik caydırıcı somut adımların atılması gerektiğini altını çiziyor. Dr. Ökten sözlerni şöyle sürdürüyor:
“Şöyle bir paradoks var: Çok fazla tıp fakültesi var ama bir kısmı sadece tabelada. Boş bulduğunuz binayı tıp fakültesi yapamazsınız. Hekim sayısını artırmanın yolu her yere tıp fakültesi açmak değil çünkü bu sefer nitelikli eğitim veremiyorsunuz. Her tarafı eğitim hastanesi yaparak nitelikli asistanlık, uzmanlık eğitimi veremezsiniz.”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da geçen Mart ayında yaptığı açıklamada, TUS kontenjanlarının tıp eğitimi alanındaki imkanlar doğrultusunda artırılabileceğini belirterek “Tıp kontenjanlarının yeterli düzeyde olduğunu ifade edebilirim. Eğer hekim sayısında ciddi bir azalma, ihtiyaç hissedilirse gerekli çalışmayı başlatabiliriz” demişti. Bu açıklamadan bir ay sonra geçen sene 6.135 olan TUS kontenjanı, 2022 senesi için 12 bin 294’e çıkartıldı.