turkusanewspaper

EÜ’nün paydaşı olduğu uluslararası proje ile deniz kirliliğine yönelik stratejiler geliştirilecek

Çok uluslu projenin Türkiye ayağını EÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Günseli Yaprak yürütüyor

Uluslararasılaşma hedefine yönelik çalışmalarına tüm hızıyla devam eden Ege Üniversitesi(EÜ), çok uluslu projelerde yer alarak doğa ve çevreye yönelik faaliyetlere katkı sağlamayı sürdürüyor. Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Nükleer Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Günseli Yaprak, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde 16 ülkenin dahil olduğu “Nükleer Analitik Teknikler Kullanılarak Adriyatik, Akdeniz, Karadeniz, Hazar Denizi ve Aral Denizi’nde Kıyı Yönetiminin Geliştirilmesi” projesinin Türkiye yürütücülüğünü yapıyor.

Uluslararasılaşma misyonu doğrultusunda yeni dönemde önemli adımlar attıklarını söyleyen Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “ Alanlarında yetkin akademisyenlerimiz, çok uluslu projelerde yer alarak Ege Üniversitesi markasını dünyaya duyurmaya devam ediyor. Türkiye yürütücülüğünü üniversitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Günseli Yaprak’ın yaptığı ve 16 ülkenin dahil olduğu proje ile Adriyatik, Akdeniz, Karadeniz, Hazar Denizi ve Aral Denizi sediment ve su sütunlarında kirlilik ve iklim değişikliği etkileri incelenerek bölgesel ölçekte üye devletlerin kıyı yönetim stratejilerinin geliştirilmesinin desteklenmesi amaçlanıyor. Proje aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından yürürlüğe konan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden ‘Sudaki Yaşam’ hedefine de uyum sağlayarak okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumaya yönelik çözüm sunuyor. Hocamızı ve çalışma ekibini tebrik ediyorum” diye konuştu.

Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Günseli Yaprak, “Sedimentler, sucul çevrenin temel, tamamlayıcı ve dinamik bir parçasıdır ve sucul sistemlerdeki kirleticilerin taşınım süreçlerinin ve kaderlerinin anlaşılmasında doğal bir arşiv görevi görürler. Bu anlamda; deniz, göl ve nehir sedimentlerinde kayıt edilen bilgiler, çevresel programlarda yaygın şekilde kullanılmaktadır. Kirleticilere uzun süreli maruz kalma, deniz ekosistemlerinin sağlığını önemli ölçüde etkilemektedir. Sediment analizleri, radyonüklitler ve radyonüklit olmayan kirleticilere maruz kalmayı değerlendirmenin dışında, geçmiş kontaminasyon olayları hakkında bilgi toplamak ve kirletici girişlerinin tarihsel kaydını tutmak için kullanılmaktadır. Karadeniz, Adriyatik, Akdeniz, Hazar ve Aral Denizi kıyı bölgelerinde sediment kalitesine ilişkin sınırlı sayıdaki çalışmanın farklı metodolojiler kullanan birçok bağımsız ortak tarafından yapılması, sonuçların yorumlanmasını, bütünleştirilmesini ve büyük ölçekli bölgesel bir karşılaştırma yapılmasını güçleştirmiş ve verilere erişimi zorlaştırmıştır. Özetle, bu bölgelerde, kıyısal alanların korunması ve sürdürülebilir yönetimi için gerekli sediment veri tabanı ve sedimentler için kalite standartları üzerine uyumlaştırılmış ve bütünleştirilmiş bilgiler mevcut değildir” dedi.  

Ortak veri tabanı oluşturulacak

Çalışmalar sonucunda bir veri tabanı oluşturmayı hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Yaprak, “Sediment analizlerinde; nükleer analitik yöntemlerin sonuçlarının doğruluğunun ve geçerliliğinin yeterlilik testleri ile ortaya koyulmasını, metodolojilerin uyumlaştırılmasını, katılımcı üye ülke laboratuvarlarının sonuçlarının kullanılabilirliğini,  üretilen verilerin kalitesinin doğrulanmasını ve dahası sediment tarihlendirme ile geçmişteki kirleticilerin kaydını da tutarak yüksek kaliteli, güvenilir kirlilik veri tabanı ve dağılım haritalarının oluşturulmasını hedefliyoruz. Oluşturulan veri tabanı, karar vericiler, bilim camiası ve ilgili tüm vatandaşlar için kolayca erişilebilen tablolar ve haritalar şeklinde sunulacak. Aynı zamanda karşılıklı kurumların laboratuvar ve insan kaynaklarının kapasitesinin desteklenmesi, devam eden faaliyetlerin senkronize edilmesi ve bu tür çalışmaların gelecekte de devam ettirilmesi projenin hedefleri içinde yer alıyor. Bu kapsamda Enstitümüz Spektroskopi Laboratuvarına IAEA tarafından 1 milyon 200 bin Türk Lirası  değerinde HPGe Gama spektrometre sistemi hibe edilmiştir ve yabancı ortaklarımızla İstanbul Boğazında deniz kirliliğinin tarihlendirilmesine yönelik Katılımlı Araştırma Projemiz (KAP) devam ediyor” diye konuştu. 

Çok uluslu proje

Projede 16 ülkenin yer aldığını belirten Prof. Dr. Yaprak, “Projemizde; Hırvatistan, Karadağ, Bosna Hersek, Arnavutluk, Slovenya, Romanya, Bulgaristan, Türkiye, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Ukrayna, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Türkmenistan’dan katılımcılar yer alıyor. Deniz kaynaklarını ortaklaşa paylaşan, ancak farklı çevre politikaları yürüten farklı kültürel geçmişe sahip ülkelerinin projeye dâhil edilmesi, kirleticilere ilişkin sonuçların ve karbon depolamayı kontrol eden süreçlerin ortaklaşa değerlendirilmesi, iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlere ilişkin mevzuatlarda ilerleme sağlanmasına yardımcı olacak. Ayrıca, bu projenin sonuçları, karar vericiler için balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, turizm, rekreasyon alanları, marinalar, limanlar gibi ortak deniz kaynaklarının paylaşıldığı farklı faaliyetlerin planlanmasına ve çevre bilincinin artırılmasına katkı sağlayacak” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version