1999 yılında düzenlediği askeri darbe ile iktidara gelen Eski Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde hayatını kaybetti. Alman Haber Ajansı’na (dpa) konuşan ailesi, 2019 yılında sürgündeyken gıyabında verilen mahkeme kararıyla vatana ihanetten ölüm cezasına çarptırılan Pervez Müşerref’in uzun süren hastalık döneminin ardından 5 Şubat Pazar günü öldüğünü doğruladı.
79 yaşında hayatını kaybeden Müşerref’te, 2018 yılında kronik Amiloidoz adlı metabolizma bozukluğuna yol açan ölümcül hastalık tespit edilmişti.
Çocukluğu Türkiye’de geçti
1943 yılında Delhi’de doğan Pervez Müşerref, Hindistan’ın bölünmesinden sonra ailesiyle Pakistan’a taşındı. Müslüman bir aileye mensup Müşerref, diplomat olan babasının mesleğinden dolayı yedi sene Türkiye’de yaşadı.
Pakistan Askeri Akademisi’nde askeri kariyerine başlayan Müşerref, 1964 yılında topçu subayı oldu ve 1965 ile 1971 yıllarında Pakistan’ın ayrıldığı Hindistan’a karşı savaştı. 1998’de dönemin Başbakanı Navaz Şerif tarafından genelkurmay başkanlığına atanarak Pakistan Ordusu’nda ipleri eline aldı. Sadece bir yıl sonra kendini göreve getiren Şerif’in onu görevden alacağı ve orduyu zayıflatacağı iddiasıyla darbe düzenleyerek iktidara geldi. Darbe uluslararası toplumda tepkilere neden oldu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) düzenlenen 11 Eylül 2001’deki radikal İslamcı terör saldırıları sonrası dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un radikal İslamcı terörle mücadelesine destek verdi. Ülkesinde ve pek çok Müslüman ülkede bu adımı “ihanet” olarak görüldü. Taliban ve diğer örgütlerce uzun süre tehdit edildi ve terör saldırıları girişimine maruz kaldı.
İkili oynamakla suçlandı
Her ne kadar radikal İslamcı terörle mücadelede ABD’nin yanında yer aldıysa da Müşerref’in söz konusu örgütlerle mücadele etmediği ve onlara büyük ölçüde hareket serbestisi tanıdığı ve ülkesinde kalmalarına göz yumduğu görüldü. Pakistan, Müşerref döneminde radikal İslamcı terör ve onunla mücadele konusunda ikili oynamakla suçlandı. Buna rağmen Bush ile iş birliği nedeniyle “Busherref” yakıştırmasına maruz kaldı.
2006’da yazdığı “Ateş hattında” (In the Line of Fire) adlı otobiyografide kendini doğuştan liderlik yeteneğine sahip biri olarak tanımladıysa da Pakistanlıların çoğu onun iktidarda olduğu dönemde bile ülke için yanlış yönetici olduğunu savundu. Şahsına yönelik artan tepkiler üzerine 2007’de askeri üniformasını çıkardı ve askeri görevine veda etti. Siyasi gözlemciler Müşerref için orduya veda yönündeki bu adımın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu, nitekim orduyu her zaman “ikinci ailesi”, üniformayı da “ikinci teni” olarak gördüğü yorumunu yapıyor.
Akabinde düzenlenen seçimler Müşerref ile onu destekleyen Pakistan Müslümanlar Birliği partisi için tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Müşerref aday olmadıysa da seçimler onun akıbeti konusunda bir nevi referendum olarak görüldü. Söz konusu seçimlerle güçlenen muhalefet, Müşerref’in sonunu hızlandırdı.
Vatana ihanetten ölüme mahkum edildi
2008 yılında görevi bırakmasının ardından sürgüne gitti. 2013’te Pakistan’a dönüş yaptı ve seçimlere katılmak istedi, ancak bu planı mahkemece engellendi. Akabindeki yıllar ev hapsinde kaldığı ve ona yönelik suçlamaların yargıya taşındığı bir süreç oldu. Yöneltilen suçlamalar arasında muhalif lider ve Eski Başbakan Benazir Butto’nun öldürülmesi de yer aldı. 2014 yılında, 2007’de olağanüstü hal ilan etmek ve anayasayı devre dışı bırakmaktan vatana ihanetle suçlandı. Müşerref ise kendine yönelik iddiaları “siyasi amaçlı adımlar” olarak niteleyerek reddetti.
2016’da sağlık sorunları nedeniyle ülkeyi terketmesine ve Dubai’de tedavi edilmesine izin verildi. Pakistan’dan ayrılmadan önce, tedavisinden sonra ülkeye döneceği ve kendisine yönelik suçlamalarla yüzleşeceği sözü alındı.
2019 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde sürgündeyken gıyabında vatana ihanetten ölüm cezasına mahkum edildi. Her ne kadar karar bir aydan kısa süre zarfından kaldırıldıysa da Müşerref ülkesine bir daha dönmedi.
dpa / ETO,ET