Seçimlere yaklaşık bir ay kala milletvekili aday listeleri tartışılmaya devam edilirken geçmiş seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de kadın adaylara listelerde eşit şekilde yer verilmemesi eleştirilerek 14 Mayıs sonrası 2018 seçiminden de daha “kadınsız” bir Meclis oluşacağına dikkat çekiliyor.
Siyasi partiler 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) geçen hafta sonu sunmuştu. Milletvekili geçici aday listeleri 15 Nisan’da yayımlanacak, kesin aday listeleri ise 19 Nisan’da ilan edilecek. O tarihe kadar partiler isterse değişiklik yapabilir.
Yeni parlamentonun partiler ve ittifaklar arasında nasıl şekilleneceği kadar kadınların Meclis’te temsiliyet oranının ne kadar olacağı ve kadın milletvekillerinin parti gruplarının üst yönetim kadrolarında ne kadar yer alabilecekleri de merak edilen bir diğer önemli nokta.
YSK’ya sunulan geçici aday listelerine göre kadınlara en çok yer veren iki parti Yeşil Sol Parti (YSP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) oldu. YSP adaylarının 200’den fazlası kadınlardan oluşurken bu partiyi TİP takip ediyor. TİP 398 kişilik listesinde 161 kadın adaya yer verdi.
AKP listesinde 600 aday arasında 113 kadın yer aldı, Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin 90 kadın adayı var.
CHP, Millet İttifakı ortaklarının da bulunduğu listede 147 kadın adaya yer verirken yüzde 25 kadın kotası uygulayan İYİ Parti listelerinde ise 152 kadın aday yer aldı.
Geçici listelere göre kadın aday temsiliyeti 2018 seçimlerinden bile geri düşmüş durumda ve bu haliyle yeni dönem parlamentosunun eskisinden de ağırlıklı şekilde erkek egemen olmasına kesin gözle bakılıyor.
TBMM’nin 2018 seçimlerine göre oluşan sandalye dağılımında son duruma göre 477 erkek, 100 kadın milletvekili bulunuyor. Bu kapsamda erkek temsil oranı yüzde 82,67 iken kadın temsil oranı yüzde 17,33.
Kadınlar siyasette neden eşit temsil edilmiyor?
Yüksek Seçim Kurulu verilerine göre Türkiye’de yurt içi ve yurt dışı yaklaşık 64 milyon seçmenin yüzde 50,7’sini kadınlar oluşturuyor. Ancak seçmenlerin yarısını kadınların oluşturduğu ülkede siyasetteki temsil aynı oranda sağlanamıyor.
24 Haziran 2018’de yapılan son genel seçimde TBMM’de erkek vekillerin temsil oranı yüzde 82-83 civarında olmuş, kadın temsiliyeti düşük düzeyde kalmıştı. Bu seçimde ise sivil toplum kuruluşlarına göre bu orandan daha kötü bir sonuç bekleniyor.
Peki kadınlar siyasette neden istenen oranda yer alamıyor?
DW Türkçe’ye siyasette kadın temsiliyetinin neden hala eşitlikçi şekilde sağlanamadığının nedenlerini anlatan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, temel sebebi “erkeklerdeki direnç” olarak göstererek bunu “Bu koltuklar erkekler için çok önemli. Siyaset erkeklerin askerlik anıları gibi; hep yanlarında taşıyıp hep orada olmak isterler” cümlesiyle açıklıyor.
Aday listelerinde tam olarak eşitliğin sağlanamadığını ancak bu dönemde “karanlıktan alacakaranlığa çıkma mücadelesinin” önemli olduğunu belirten Güllü, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortam nedeniyle kadınların da köşeye sıkıştırılmış olduğunu belirtiyor. “Bir sonraki seçimde Türkiye’nin bütün kadınlarını organize etmek benim de boynumun borcu olsun” diyen Güllü, kadınların siyasette daha çok yer almasına karşı dirence ilişkin şöyle konuşuyor:
“Bu direnç kırılmıyor. Siyasette yer alan (erkekler) yenilenmiyor, aynı yüzleri görüyorsunuz. Bir dönem ara veriyorlar, sonra geri geliyorlar. Biz fermuar sistemini iktidara ya da muhalefete kadınlar için yaptırmayı beceremiyoruz ama onlar bir dönem ara verip gelerek kendi hayatlarında yapıyorlar. Bu direnci kırmak gerekiyor. Eninde sonunda da kırılacak.”
Pek çok dernek siyasette kadın temsili için kota sisteminin yetersiz olduğunu ve istismar edilebildiğini belirterek, bu nedenle aday listelerinin bir kadın-bir erkek olarak düzenlenmesini öngören “fermuar sisteminin” uygulanmasını talep ediyor.
Kadınların siyasete girmeden önce diğer pek çok açıdan kendini ispatlamaya çalıştığını ve ancak bunları kazanabildikten sonra siyasette temsile sıra gelebildiğine dikkat çeken Güllü, bu nedenle önlerinde pek çok mücadele alanı olan kadınların eşit temsili için merkezden aşağıya doğru bir modelin daha doğru olacağını ifade ediyor.
Kadın temsilinde sadece sayılar mı önemli?
Siyasi partilerin aday listelerinde kadınlara az yer verilmesinin yanı sıra büyük bölümünün de seçilemeyecek sıralara konulması ayrı eleştiri konusu. Bazı siyasi partiler kadın temsiline önem verdiği algısı yaratmak için kota sistemini uygulasa da genellikle seçilebilir sıralara erkekleri koyarken, alt sıralara da kadınları yazabiliyor.
Siyasi partiler içinden nitelikli ve seçilebilir kadın adaylar çıkarmak için kurulan Ben Seçerim Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Nilden Bayazıt, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede Anadolu’da çok farklı pek çok şehirde çok nitelikli kadın siyasetçi bulunduğunu, ancak bu kadınların öne çıkamadığını ve çoğundan genel başkanların bile haberdar olmadığını belirtiyor.
“İl ve ilçe düzeyinde öyle blokajlar var ki üst yönetim bazılarını tanımıyor bile. Bu bölgede siyaset yapan çok değerli kadınlar ve ulusal düzeye çıkamıyorlar” diyen Bayazıt, örnek bir vaka için Kırklareli’ni gösteriyor. Bu ilin şimdiye kadar hiç kadın vekil çıkarmadığına işaret eden Bayazıt, kent konseyi başkanı olan ve ilde çok tanınan Yasemin Ertaş’ı KONDA ile çalışmaları sonucu aday gösterdiklerini ancak listelere yine erkek adayın birinci sıradan yazıldığını aktarıyor.
Ben Seçerim Derneği; CHP, İYİ Parti, Gelecek Parti ve DEVA’dan toplam 20 kadın aday belirleyerek partilerin yönetimlerine listelerde yer vermeleri için önerdi.
Derneğin 14 Mayıs seçim sonuçlarının 2018’deki gibi çıkması durumuna uyarlayarak yaptığı simülasyona göre; AKP seçilebilir sıradan 51 kadın ve 243 erkek aday çıkardı, potansiyel kadın temsil oranı yüzde 17,3 oldu. CHP seçilebilir sıradan 25 kadın ve 120 erkek aday gösterirken potansiyel kadın temsil oranı yüzde 17,2 oldu. İYİ Parti ise seçilebilir sırada 3 kadın ve 41 erkek aday çıkarırken potansiyel kadın temsil oranı yüzde 6,4 oldu.
Kadınlar siyasette neden istenmiyor?
Kadın hakları savunucularının ve dernek temsilcilerinin ortak görüşü kadınların siyasette temsili için parti ya da ideoloji çok fark etmeksizin bir erkek direnci olduğu ve kadınların siyasette çok da istenmediği yönünde.
Nilden Bayazıt bunu şöyle açıklıyor:
“Bir kadın siyaset yapıyorsa ve iddiası varsa genelde hayatındaki pek çok şeyi halletmiş demektir. Bu maddi açıdan olabilir ya da ailevi açıdan. Bütün bunları hallettikten sonra pek de fazla eyvallahınız olmaz siyasette. Ama siyasetçi erkekler için durum daha farklı ve pek çok şeyi tolere ediyorlar. Oysa kadınlar hakikaten bir şeyleri değiştirmek istiyor, para kazanmayı ya da başka bir şeyi öncelemiyor.”
Sivil toplum kuruluşlarına göre kadının siyasette eşit düzeyde temsil edilememesinin temelinde çok sayıda faktör yatıyor.
Eşik Gönüllüsü Özgül Kapdan, halk dilindeki “erkek dayanışması” tabirinin aslında altının dolu olduğunu ve erkeklerdeki “eldekini kaybetmeme direncinin” güçlü olduğunu belirterek şöyle konuşuyor:
“Medeni Kanun’un güncellenmesi sırasında yani 2000’li yılların başında mal rejimine geçilirken bu direnç çok somut yansımıştı. Birçok vekil, bakan ‘şimdi malımızı, mülkümüzü kadınlarla mı paylaşacağız’ demişti. Şimdi de koltuklarını paylaşmıyorlar.”
Kadınlar için bahaneler mi üretiliyor?
Öte yandan bu seçim sistemindeki ittifaklara dayalı kritik liste dengelerinin de kadın temsiliyetini etkilediği belirtiliyor. Ancak kadın derneklerine göre bu bir bahane olmamalı.
Eşitlik İçin Kadın Platformu aday listelerinin açıklanmasının ardından yaptığı açıklamada listelerin eşit temsilden çok uzak olduğunu belirterek “Kadınlar siyasete girmek istemiyor iddiasını çürüten çok sayıda kadın aday adayı olmasına rağmen, listelerde çok az sayıda kadına yer verildi. Büyük bölümü de seçilemeyecek yerlere konularak listelerdeki kadın oranı yapay şekilde yüksek gösterildi” demişti.
Kadın temsilinin 2018’den geriye düşülmesini eleştiren Kapdan, “Son yıllarda hangi alanda geri gidilmedi ki? Kadın hakları da bunun bir uzantısı” diyor. Erkeklerin siyaseti belki bilinç altlarında ya da bazen bilinçli şekilde kadınların hakkı olarak görmediğini söyleyerek bunun için de bazı bahaneler yaratıldığını kaydediyor:
“Mesela kadınların başvurmadığı bahanesi… Bu sene başvurdu kadınlar, hatta her seneye kıyasla daha çok sayıda başvuru oldu. Belki bu seçimdeki dengeler, ittifaklar zorlayıcı bir etken olabilir ama sorunun ana nedeni olarak gösterilemez.”
Kapdan, diğer taraftan aday olan isimlerin erkek ya da kadın olsun toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifine sahip olup olmaması açısından önemli olduğuna işaret ederek, bu nedenle Meclis’te kadın hareketinden temsilcilerin de bulunması gerektiğini belirtiyor.
DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?