Kırmızı et fiyatındaki artış gündemden düşmüyor. Resmi enflasyon rakamlarına göre nisan ayında dana etinin kilogramı yüzde 13,34’lük artışla fiyatı en fazla artan ürünler arasında yer aldı. Dana eti fiyatı mart ayında da yüzde 20 yükselmişti.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre dana karkasın piyasa alım fiyatı geçen yılın sonundan bu yana ikiye katlandı. 27 Nisan itibariyle kesimhanelerden ve et kombinalarından alınan dana etinin kilogram fiyatı yaklaşık 225 liraya ulaştı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne göre ise üreticide yaklaşık 225 lira olan dana etinin fiyatı marketlerde ortalama 328 lirayı buluyor.
Rekabet Kurumu nisan ayında fiyat artışlarıyla ilgili inceleme başlatsa da fiyat artışlarının önüne geçilemedi. Son olarak Et ve Süt Kurumu Türkiye Kasaplar Federasyonu ile bir protokol imzalayarak kasaplara uygun fiyatlı kırmızı et satışı kararı aldı.
Peki bu adım fiyatların düşmesinde etkili olacak mı?
“Artık kontrolden çıktı”
DW Türkçe’ye konuşan Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, “Temel problemimiz üretmemek” diyerek et fiyatlarının artık kontrolden çıktığını söylüyor.
Solakoğlu’na göre 14 Mayıs seçimlerinden sonra iktidara kim gelirse gelsin et sorunu kısa vadede çözülemeyecek. Solakoğlu, “Türkiye’nin önümüzdeki 20 ayı et ve süt konusunda son derece karanlık ve öngörülemez” diyor.
DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez de üretim sorunu çözülmeden denetimlerle, market baskınlarıyla ya da Rekabet Kurulu’nun vereceği para cezalarıyla fiyat sorununun çözülemeyeceği görüşünde. Suiçmez’e göre çözüm, üretimi sürekli kılarak üreticinin kar etmesine ve yatırım yapmasına imkân sağlayacak bir yapı oluşturulmasından geçiyor.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ise bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, kırmızı et fiyatlarının gerilediğini iddia etti. Kirişci, “Kasap reyonu olan marketlerde biz fiyat garantili ürün verdik. İstanbul’da başladık. Başarılı olduğunu gördüğümüzde Ankara’da da uyguluyoruz. Kıymayı 190 liradan satmaları karşılığında marketlere ürün veriyoruz. Et Süt Kurumu’nun durması gereken yer regülasyon” dedi.
Yem ve süt sorunu çözülmedi
Sektör temsilcilerine göre hükümetin enflasyonu baskılamak için çiğ süt fiyatını düşük tutması sektördeki ana problemlerden biri.
Süt/yem paritesi temelde kırmızı et üretimini doğrudan etkileyen faktörlerin başında geliyor. Üreticiler, iktidarın seçim öncesinde enflasyonu baskılamak için çiğ süt fiyatını düşük tutmasının et ve sütteki krizin ana kaynağı olduğuna işaret ediyor. Buna göre üretimde artan maliyetler nedeniyle süt üreticisinin süt satışından kazandığı para ile hayvanlarını besleyeceği yemi alamaması, dişi hayvanlarını kesime göndermesi ile sonuçlanıyor.
Baki Remzi Suiçmez, yem ve süt sorunu çözülmeden et sorununun çözülemeyeceği görüşünde. Türkiye’nin kaba yemde yüzde 50’ler civarında dışarıya bağımlı olduğunu aktaran Suiçmez, yem fiyatlarındaki artışın çiğ süt fiyatlarına yansıtılmadığını belirtiyor. “Bir işletme bir litre süt satarak bir buçuk kilogram yem alamazsa kar etmez ve o süt hayvanları kesime girer” ifadelerini kullanan Suiçmez, “Dolayısıyla hem hayvan sayımız hem süt üretimimiz azaldı. Et ve süt sorunlarının temel nedenlerinden biri bu. Bu kısır döngüyü aşmak için ise ya yemde dışa bağımlılığı azaltarak maliyetleri düşürmek ya da süt referans fiyatını yem maliyetlerinin üzerine çıkarmak gerekiyor” diyor.
Süt referans fiyatının 8 buçuk lira civarında olduğunu ancak maliyetinin 10 lirayı geçtiğini söyleyen Suiçmez, maliyetin üstünde verilecek 11-12 liralık fiyatın aslında uzun vadede tüketiciyi de koruyacağını anlatıyor.
Hayvan sayısı azalıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, Türkiye’de büyükbaş hayvan sayısı 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalarak 17 milyon 24 bin oldu. Aynı dönemde küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 2,2 düşüşle 56 milyon 266 bine indi.
Hayvan sayısı azalırken inek sütü üretimi de düştü. Ocak ayında 874 bin 67 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı şubatta yüzde 9,2 azalarak 793 bin 384 ton oldu.
Sencer Solakoğlu da üretici fiyat endeksinde tarımsal girdi fiyatlarının yüzde 160’tan fazla arttığı dönemlerde bile et ve süt fiyatlarının sabit tutulduğuna işaret ediyor. Et fiyatlarında son dönemde yaşanan artışların bir kısmının bundan kaynaklandığını dile getiren Solakoğlu, “Ve hükümet artık kontrolü kaybetti, fiyatları kontrol edemez oldu. O yüzden artış var ki içeride gerçekten hayvan kalmadığı için talebin karşısında arz yetersiz kaldı” diyor.
İthalat fiyatları düşürmedi
Sektör temsilcilerine göre et fiyatlarındaki artışın ikinci temel nedeni ise ithalat.
Türkiye’de uzun yıllardır et fiyatlarındaki artış spekülatif olarak değerlendirilerek ithalat buna karşı bir çözüm olarak sunuluyor. Bu yıl da önce Et ve Süt Kurumu (ESK) 8 bin 500 ton karkas et ve 40 bin kesime hazır canlı hayvan ithalatı için sözleşme imzaladıklarını duyurdu. Ardından da Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 500 bin besilik sığır ithalatı için özel sektöre izin çıkarıldı. Bu sayede karkas etin fiyatının 140-150 liraya inmesi bekleniyordu.
Sencer Solakoğlu, 500 bin dana ithalatının 600 milyon dolara mal olduğunu belirterek et ve sütün yurtdışından da ucuza alınamayacağına, fiyatların neredeyse aynı olduğuna ve bunun üzerine nakliye maliyetlerinin ekleneceğine işaret ediyor.
Asıl çözüm kesilen anaç hayvanları yerine koymak” diyen Solakoğlu, “Bunun için de hiç yoktan 7 milyar dolar civarında bir bütçe ayırmamız lazım. Böyle de bir para yok. Dolayısıyla şu anda biz satın aldığımız etle idare etmeye çalışıyoruz” diye ekliyor.
“Önümüzdeki 20 ay karanlık”
Hayvan ithalatının da dolarla yapıldığını hatırlatan Solakoğlu, “Uruguay’dan getirilen hayvanlara baktığınız zaman 80 lira ile 100 lira bandında bir canlı hayvan fiyatı var. Şimdi canlı hayvanın yüzde 50’si kadar kemikli et ürettiğini düşünürseniz 200 lira karkas fiyatına geliyor. Şu anda Türkiye’deki fiyat da aşağı yukarı zaten oralarda. Dolayısıyla bundan sonra daha aşağıya düşürmenin tek yolu tüketiciye verilen üründe sübvansiyon gitmek” diyor.
Solakoğlu, bu nedenle Et ve Süt Kurumu eliyle “rekabete de aykırı biçimde” ucuz et dağıtımı yapıldığını belirterek bunun da yurt içinde hem kasapları ve esnafları hem de üreticiyi zora sokacak bir adım olduğunu söylüyor. Bu adımı seçim öncesi popülist bir politika olarak değerlendirdiklerini ifade eden Solakoğlu, “Ama Türkiye’nin önümüzdeki 20 ayının et ve süt konusunda son derece karanlık ve öngörülemez olduğunu net ifade edebilirim” diye ekliyor.
Baki Remzi Suiçmez de son dönemde yapılan kesimlik ve besilik dana ile karkas et ithalatının faturasının 18 milyar lirayı bulduğunu belirtiyor. Yurtdışından yapılan ithalatın maliyetinin Türkiye’deki karkas kesim maliyetinin üstünde olduğuna işaret eden Suiçmez, bu noktada ithalatın bir çözüm olmadığına işaret ediyor.
Gıda fiyatları dünyada düşüyor Türkiye’de artıyor
To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video
9,8 milyar dolarlık ithalat yapıldı
Türkiye’nin 2010 yılından itibaren devam olarak et ithalatına başladığını, 2022 sonuna kadar 9,8 milyar dolarlık ithalat yapıldığını dile getiren Suiçmez, Tarım ve Orman Bakanı’nın da ithalatın çözüm olmadığını söylediğini ancak buna rağmen ithalatın devam ettiğini aktarıyor.
Suiçmez’e göre Et ve Süt Kurumu’nun müdahaleleri de uzun vadede çözüm olmayacak. İthalat bağımlılığının azaltılarak yem maliyetlerinin düşürülmesi ve küçük ve orta ölçekli işletmelere destek verilmesi gerekiyor: “Çünkü sorunun temeli üretimdeki azalma, hayvan varlığının azalması ve çiftçinin yeni yatırımlar için önünü görmemesi. Şu anda kesilen hayvanların yerine yenisini koyup da dengeyi sağlamak için bizim iki üç yıllık bir süreye ihtiyacımız var. Üreticinin üretime devam edeceği bir ortamda iç üretimle arz talep dengesi sağlanmazsa bu sorun çözülmez.”
Türkiye’de gerçek hayvan varlığının ve mera varlığının da bilinmediğine işaret eden Suiçmez, “Önümüzde Kurban Bayramı var. Ne kadar hayvan kesilecek? Belki de en önemli sorun. Hayvancılık istatistiklerini bilmiyoruz, Hayvansal üretimle ilgili sağlıklı verilerin de çok hızlı bir şekilde çıkarılması lazım ki önümüzü görelim” diyor.
“İlk etapta 480-500 liraya çıkar”
14 Mayıs’ta iktidarın değişmesi halinde mazbata alınana kadar geçen süreçte şu anda makul bir seviyede olmayan dolar ve faizlerle ilgili piyasada ciddi bir türbülans yaşanacağını öngören Sencer Solakoğlu da “Hayvancılık sektörü de yem tarafında neredeyse tamamen dolarize olduğu için buradaki fiyatlar özellikle mayıs ayının hemen akabinde dolara endeksli bir şekilde afaki biçimde artacak ve bunun ne kadar olacağını kimse öngöremez durumda şu anda. Bizim tahminimiz şu anda kasaplarda 350-380 lira bandında olan kıymanın 480-500 bandı ilk basamak olarak gözüküyor” ifadelerini kullanıyor.
Solakoğlu, haziran ve temmuzda ise Kurban Bayramı dolayısıyla talebin artacağını, bunun da fiyatların daha da yükselmesine neden olabileceğini aktarıyor.
“Gelir artırıcı adımlar şart”
Seçimlerden sonra et sorunu ile ilgili önemli adımlar atılsa bile bu adımların kısa vadede sorunu çözme şansının olmadığını düşünen Solakoğlu’na göre eğer doğru hamleler yapılırsa iki yıl sonunda Türkiye’de et sorunu kalmaz. Bunun için de çiftçi odaklı politikalarla çiftçinin her daim para kazandığı, hiçbir zaman üretmekten vazgeçmediği bir yapı oluşturmak gerekiyor.
Kısa vadede et fiyatı düşmeyeceği için vatandaşın gelirini artırıcı adımlara da ihtiyaç olduğunu vurgulayan Solakoğlu, “Asgari ücretin bu durumda 25-30 bin lira bandına oturma zorunluluğu var. Bu da sanayici tarafından kabul edilebilir gözükmüyor. Dolayısıyla yeni gelecek olan hükümet bunu bir dengede tutmak koşuluyla değiştirebilir. Ama et tarafında fiyatları hiçbir şekilde geri getirmeniz mümkün değil” diyor.