SALİM MANAV- AS İŞLER
Teknik direktörlük kariyerine Yeni Malatyaspor’da başlayan ve ardından Alanyaspor, Fenerbahçe ve Gaziantep FK’da çalışan Erol Bulut, uzun bir aradan sonra AS İŞLER’e konuştu. Teknik direktör olarak Avrupa ve A Milli Takım’ı hedeflediğini söyleyen Bulut, Mesut Özil ile çalışmaktan ötürü mutlu olduğunu anlattı. Fenerbahçe’nin yıldızı Arda Güler’in defansif yönünü de geliştirmesi gerektiğini kaydeden Erol Bulut, geleceğe dair de ona bir tavsiyede bulundu. İşte Erol Bulut ile yaptığımız röportajın tüm detayları..
İmkansız değil, Fenerbahçe zorlayacaktır
– Süper Lig şampiyonluğu için şu an hangi takımı daha avantajlı buluyorsunuz?
“Baktığımız zaman tabii ki şu anda Galatasaray çok daha avantajlı görünüyor fakat ben her zaman söylüyorum; 3 puanlık sistemde hiçbir şey belli olmuyor. Bir kere takıldığınız vakit, rakibiniz hemen sizi yakalayabiliyor. Kaldıki direkt rakibinizle maçınız da var (Fenerbahçe). Çok zor olsa da imkânsız değil, o yüzden son ana kadar Fenerbahçe şansını zorlayacaktır.”
“Mâli açıdan çok sıkıntı yaşıyor Anadolu kulüplerimiz”
– Son yıllarda Anadolu takımlarının da ligimizdeki etkisi artmaya başladı. Avrupa’yı zorlayan takımlar var, bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?
“Her sene 1-2 takım bu şekilde performanslar sergiliyor. Bu sene de Adana Demirspor iyi yatırım ve kaliteli transferlerin yanı sıra, hocalarının sistemleriyle de birlikte haklı olarak 4. sıraya yerleşti. Kayserispor ve Konyaspor gibi takımlar da dönem dönem çok iyi performanslar sergiledi fakat Adana Demirspor’un gerisinde kaldı. Bu tarz Anadolu takımlarımızın ligi ve kupayı son ana kadar zorlaması, ligimiz için seyir zevkini arttırıyor. Fakat ne yazık ki mâli açıdan çok sıkıntı yaşıyor Anadolu kulüplerimiz. Bu sorunlar da TFF ile birlikte ortaklaşa çözüm önerileri geliştirilerek aşılmaya çalışılmakta.”
“Yatırımlar doğru olursa, üst sıralara yakın olabiliyorsunuz”
– Anadolu takımlarında da görev aldınız. Sizce Anadolu takımlarımızın şampiyon olabilmeleri için ne yapmaları lazım?
“İlk başta ekonomi seviyesi çok iyi olmalı. Transfer planlamaları ve yatırımlar doğru olmalı. Yakın tarihe baktığımız zaman, 3-4 büyük takım dışında Başakşehir’in şampiyonluğu var. Onları da incelediğimizde, yatırımların doğru ve iyi şekilde yapıldığını gözlemleyebiliriz. Kısaca yatırımlar doğru olursa, üst sıralara yakın olabiliyorsunuz.”
8+3 için kulübede hesap makinesi gerekiyor
– Yabancı kuralı hakkında yorumlarınız nelerdir?
“Maalesef ülkece yıllardır bu sorunla ilgili bir çözüme ulaşamıyoruz. Büyük takımlar farklı bir şey istiyor, Anadolu takımlarımız başka… Mesela 8+3 sistemi sıkıntı oluşturuyordu. 3 Tane yerli oynatmanız gerekiyordu, amenna. Keşke daha çok yerli oynatabilsek ama o da kaliteye dayanıyor. Yani bu sorundan dolayı, kulübede elinizde hesap makinesi felan olması gerekiyor, kim girdi kim çıktı kontrol etmek için. Hep bu bilgi alışverişini yapmanız gerekiyor.”
“Her zaman yabancı kuralının serbest olması gerektiğini savunmuşumdur”
– Peki bu yabancı kuralını, yabancı oyunculara aktarabiliyor musunuz? Onlar ne düşünüyorlar?
“Elbette, sezon başından itibaren kimi neden oynatamayacağımızı tek tek anlatmak zorunda oluyoruz. O yüzden bu kural, sisteminizi ve haliyle oyun kalitenizi de oldukça etkilemekte. Özellikle sakatlık durumlarında çok sıkıntı yaşıyorsunuz. Maç esnasında, maçın gidişatından dolayı birçok defa bu varyasyona gitmek zorunda kaldık. Ben her zaman yabancı kuralının serbest olması gerektiğini savunmuşumdur. Zira serbest olursa, yerli futbolcu da kendisini daha çok zorlar. Şu an yerine garanti gözüyle bakabiliyor bazı yerli oyuncular, hatta onların yedekleri bile ‘nasılsa biz de oynayacağız’ düşüncesine kapılıyor. Fakat kendinizi zorlarsanız, takımın kalitesi de artıyor. Mesela son 2 yılda kaç tane yerli oyuncu yurtdışına çıktı? Çok fazla yok. Ama ondan öncesine bakın, birçok futbolcu üst seviye oyunuyla Avrupa’ya transfer oldu. Bu hususlar göz önünde bulundurulmalı.”
Deprem felaketini biz de yaşadık
– Gaziantep’te yaşamış olduğunuz deprem felaketinde neler hissettiniz?
“Depremi maalesef biz de yaşadık ailecek. Çocukların okulundan dolayı sezon sonuna kadar Gaziantep’te kalma kararı almıştık, geceki ilk depremi yaşamış olduk haliyle. O an zaten hiçbir şey hissetmiyorsunuz, sadece çocuklarınızı düşünüyorsunuz. Zaten biz de eşimle kalkar kalkmaz hemen çocukları alıp dışarı çıktık. Tabii, Allah bir daha böyle bir acıyı yaşatmasın. Çok büyük bir felaket, 13.5 milyon insanı kapsayan bir felaket. Sonuç olarak bu sıkıntılarla yaşamak zorundayız ve üstesinden gelebilecek bir milletiz. Evet hiçbir zaman unutmayacağız bu felaketi ama bununla yaşamayı da öğrenmek zorundayız.”
Fenerbahçe için Avrupa tekliflerini reddettim
– Futbolculuk döneminizde yurtdışı maceranız olmuştu. Teknik direktörlük kariyerinizde de böyle bir düşünceniz veya aldığınız herhangi bir teklif var mı?
“Yunanistan’da 6 yıl futbol oynamıştım, şampiyonluklar yaşadım. Doğma büyüme Almanya’da yaşadığım için, orayla da bağlantılarımız iyi. 20 senelik futbolculuk kariyerimin, 14 yılı Avrupa’da geçti. Teknik direktörlük kariyerimi ise Türkiye’de başlattım ve güzel bir grafik çizdik. Alanyaspor maceramızdan sonra yurtdışından teklifler gelmişti fakat ben Fenerbahçe’yi tercih ettim ve hiçbir zaman bu kararımdan pişmanlık duymadım.”
Türkiye Ligi çok küçümseniyor
– Yurtdışına futbolcu gönderebiliyoruz ama pek teknik direktör gönderemiyoruz. Sizce bunun sebebi ne?
“Batı’da Türk antrenörlere pek sıcak bakılmıyor, ki bence bu yanlış. Çok kaliteli teknik direktörlerimiz var ve Türkiye’de teknik direktörlük yapmak da hiç kolay değil çünkü teknik direktörlük dışında çok fazla işle meşgul oluyorsunuz. Bu durum, Avrupa’da yok. Tam tersine bakalım; Avrupa’da başarılı olup, Türkiye’ye geldiğinde de aynı şekilde başarılı olan kaç yabancı hoca var? Demek ki Türkiye Ligi, zorlu bir lig. Maalesef çok küçümseniyor ligimiz ama yurtdışından gelen hoca da bu ligin kalitesini görmüş oluyor. Ben kendi adıma yurtdışından teklif aldım, önümüzde ki sezondan itibaren de değerlendirmeye başlayacağız. İnşallah öyle bir durumda ülkemizi en iyi şekilde temsil ederiz.”
Avcı memnun olmadı ama yolumu kapatmadı
– Başakşehir’deyken, Abdullah Avcı’nın teknik ekibindeydiniz. Abdullah Hoca’nın size katkıları nelerdir?
“Abdullah Hoca’yla 3 güzel yıl geçirdik. İlk sene takımı Avrupa’ya taşıdık, ikinci ve üçüncü yıl da üzerine koyarak yine Avrupa’ya gittik. Her hoca, birbirinden bir şeyler öğrenir. Bazen iletişim konusunda, bazen antrenman yönetimi… Abdullah Hoca’nın ise bana en büyük katkısı, 3 sene boyunca bana güvenip antrenman bölümünü bana bırakmış olmasıydı. O 3 sene, bana çok şey kazandırdı. Nitekim 4. yıla başladığımızda Malatya’ya teknik direktör olarak gitmiştim ki Abdullah Hoca da bu durumdan hiç memnun olmamıştı… Sağ olsun bana o konuda yardımcı oldu ve yolumu kapatmadı.”
Trabzonspor’un Avcı’yı göndermesi yanlıştı
– Abdullah Avcı Trabzonspor’u 38 sene sonra şampiyon yaptı ve hemen ertesi sene yollar ayrıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
“Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Abdullah Avcı veya herhangi bir hoca; takımı şampiyon yapmışsınız ve hemen yollar ayrılmış… Yanlış gitmiş şeyler olabilir ama her şey de hocaya bağlanmamalı. Ayrılması bence de yanlış oldu zira Trabzonspor’un ve Abdullah Hoca’nın başarılarının devamını görmek istemiştik.”
Kuntz altyapı hocasıydı A Takım başkadır
– Milli Takım’a, Almanya’dan hoca getirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Altyapı çalışmaları için neler yapılmalı sizce?
“A Milli Takım’a getirilen hoca, Almanya’da ‘altyapı’ hocası. Altyapı başka bir şey, A takım başka bir şey. A Milli Takım hocasının görevi, altyapıya dair düşüncelerini yöneticilerle paylaşabilir ama altyapıyla, akademiyle ilgilenecek zamanı yok. Kaldı ki görevi de değil, doğru da değil. Altyapı için en önemli husus, kaliteli hocalara sahip olmanızdır. İyi altyapı hocası; gençlere ne verdiğini, nasıl çalışması gerektiğini bilen hocadır. 10 yılda bir, birisi çıkıyor ‘nasıl yetiştirdik ama…’ deniyor hemen. Sen yetiştirmedin ki? O tam anlamıyla senin altyapından çıkan birisi değil. Fenerbahçe altyapısı o çocuğu alıp, yetiştirdi. Arda 15 yaşındayken ilk antrenmanlarına bizimle çıkmıştı. Yani 5-10 yılda bir kişi çıkınca sevinmeyelim, her sene 1-2 kişi çıkartmamız gerekiyor. İşte bunu Almanya, Fransa, Portekiz, İspanya gibi ülkeler yapıyor.”
Arda Güler hazırlanmalı çünkü baskı artacak
– Arda Güler’in gelişimi ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
“Arda’nın topla ilişkisi oldukça kaliteliydi, bunu 15 yaşındayken de bizlere gösteriyordu zaten. Artık daha fazla süre almaya başladığından, kalitesini de gösterebiliyor. Tabii bu yaşta bir oyuncunun sık sık süre alması, yorgunluğu da beraberinde getirebiliyor ki son maçlarda biraz onu da gözlemlemekteyim. Fakat Arda bu şekilde devam ettiği takdirde, Fenerbahçe’ye çok ciddi katkı sağlayacaktır. Önemli olan, ayaklarının yere basması ki zaten öyle bir kardeşimiz. İnşallah önümüzde ki sene daha fazla süre alacak. O yüzden kendisini şimdiden hazırlaması gerekir, keza 10 numaralı formanın ağırlığının bilincinde olduğu için, üzerinde ki baskı da artacaktır.”
Arda, defansif yönünü de geliştirmeli
– Sizce Arda Güler’in yapısı, hangi lig için daha uygun?
“Şu anki oyun tarzına bakarsak, İspanya ligine daha uygun görüyorum. Futbolda sadece hücum yönü yok, defansif yönünüz de olmalı. Arda da bu tarafını biraz daha geliştirmeli. Top Fenerbahçe’deyken çok iyi işler yapıyor fakat top rakipteyken ki performansını da biraz daha geliştirirse o zaman çok daha farklı yerlere gelecektir.”
Enner Valencia’yı ısrarla istemiştim
– Enner Valencia’yı siz transfer etmiştiniz. Bu sezon sergilediği performans hakkında neler söylemek istersiniz?
“Valencia zaten insan olarak çok kaliteli birisi. Futbolcu olarak da 3 sezonda 60’a yakın gol katkısı var, bu da futbolculuk kalitesini gösteriyor. Ondan önce ki 2-3 yılına bakarsanız, çok fazla gol katkısı veremeyen ve hatta ‘alınır mı böyle futbolcu…’ denilen birisiydi. Ben ise ısrarla alınmasını istemiştim. O da şu anki performansıyla neden ısrarla istediğimizi net bir şekilde göstermekte zaten.”
“Ferdi çok kaliteli bir futbolcu”
– Ferdi Kadıoğlu için neler söylemek istersiniz? Birden fazla mevkide oynuyor, modern bir bek diyebilir miyiz?
“Ferdi de çok kaliteli bir futbolcu. Birçok mevkide oynayabilecek potansiyele sahip ki sanırım Pereira döneminde bek olarak denenmişti ve tuttu. Defansif yönünde zaman zaman hatalar olabilir, bu çok normal çünkü Ferdi normalde bir kanat oyuncusu. Şu anda hem 2 bekte, hem de orta sahada oynayabiliyor. Zaten değerini de kat kat arttırdı, onun adına seviniyorum.”
– Adanaspor’da oynadığınız dönem Joachim Löw ile çalıştınız, kendisi nasıl bir teknik direktördü?
“Çok iyi bir hoca. Futbolcu ile iletişimi, teknik ve taktik anlayışı çok üst düzey. Zaten böyle bir kalitesi olmasa, 14 yıl Alman Milli Takımı’nda çalışmazdı. Kendisine birçok takımdan teklif gelmesine rağmen o hepsini geri çevirdi fakat gelecek sezon bu durum değişebilir çünkü yurtdışından teklifler geleceğini düşünüyorum.”
Mesut Özil en az 2 sene daha oynardı
– Birçok üst düzey futbolcu ile çalıştınız, bunlardan birisi de Mesut Özil’di. Mesut Özil hakkında neler söylemek istersiniz?
“Mesut Özil’in futbolculuğunu konuşmaya gerek yok bence çünkü tarih boyunca gelmiş geçmiş en iyi 10 numaralardan birisi. Gittiği her yerde yaptıkları ortada; son takımı olan Arsenal’de ise kendisine yapılanlar ortada. Onlar olmamış olsaydı şu an hâlâ İngiltere’de oynuyor olabilirdi. Ben kendisiyle çok gurur duyuyorum. Kısa bir süre Fenerbahçe’de birlikte çalıştık fakat maalesef sakatlandı sonrasında ve fazla değerlendiremedik. Böylesine kaliteli bir insan ve futbolcuyla çalıştığım için çok mutluyum. Futbolu erken bırakması da biraz üzücü ne yazık ki. Zira en az 2 yıl daha oynayabileceğini düşünüyordum…”
Türk futbolcu iki kat daha iyi olmalı
– Yurtdışında Türk futbolculara veya antrenörlere karşı genel anlamda bir ön yargı var mı?
“Biz de Almanya’da doğup büyümüş olsak da bir Türk olarak işiniz her zaman zor. Herkes size farklı bir gözle bakıyor. Eğer siz oranın futbolcusundan, hocasından iki kat daha iyi değilseniz oralarda şans vermiyorlar size. Mesut Özil, Yıldıray Baştürk, Emre Can, Salih Özcan, İlkay Gündoğan… Eğer bu isimler çok kaliteli oynuyor olmasalardı, hemen yerlerine başka isimler konulurdu. Türk olduğunuz zaman çok daha iyisini vermeniz gerekiyor. Biz de zamanında iyi olmasaydık, bizim yerimize Alman bir futbolcuyu tercih edeceklerdi.”
– Erol Bulut’un, yurtdışından takip edip ilham aldığı bir teknik direktör var mı?
“Özel birisi yok ama büyük ligleri takip ettiğim için oyun tarzı çok hoşuma giden hocalar var. Örneğin Manchester City’de Guardiola’nın sistemini, taktikleri ve dizilişleri çok başarılı buluyorum.”
“İtalya’dan köklü bir kulübe transfer durumum vardı”
– Futbolculuk kariyerinizde imza aşamasına gelip, son anda iptal olan bir transfer durumunuz oldu mu?
“Evet, birçok futbolcu gibi ben de yaşadım bu durumu. Yunanistan’da oynarken, İtalya’dan köklü bir kulübe transfer durumum vardı. Biletlerimiz de alınmıştı fakat son anda iptal olmuştu.”
Gittiğim her kulüpte hedefime ulaştım
– Anadolu takımında çalışmak ile büyük takımlarda çalışmanın arasında ne gibi farklılıklar var sizce?
“Büyük takımda çalışmanın en büyük etkisi; şampiyonluk hedefiyle yola çıkıyorsunuz ve başaramazsanız ‘kötü hoca’ oluyorsunuz. Çünkü taraftarlarımız çok tez canlı… Bu durum Avrupa’da böyle değil, daha farklı bakılıyor. Anadolu takımlarında ki hedef ise her sene istikrarlı olarak Süper Lig’de kalmak ve Avrupa kupalarına oynamak, Türkiye Kupası’nda sonuna kadar gitmektir. Ben de bugüne kadar gittiğim her kulübe, bir hedef için gittim. Benim her daim hedefim vardı ve Allah’a şükürler olsun ki hep de bunu başardık. Gaziantep’e de bir hedefle gitmiştik, 3 senelik sözleşme imzaladık, verilen sözler oldu… Bana bir sıkıntı olmadığı söylenmişti ama işin içine girince durumun öyle olmadığını öğrendik. Hedefler de takımı Avrupa kupalarına taşımaktı zaten ama o kararları doğru ve birlikte vermek gerekir.”
Hedefim Avrupa’da ve milli takımda çalışmak
– Erol Bulut’un teknik direktörlük kariyerinde ki hedefi nedir?
“Güzel soru. Hedefim, her zaman zoru başarmaktır. Belki başaramayacaksın ama bunu kafaya koyup, ekibinle beraber ortaklaşa mücadele etmek gerekiyor. Ben de Avrupa’da ve Türk Milli Takımı’nda çalışmayı hedefliyorum, inşallah bunu da başarabilirim.”
– Ligimizde play-off / play-out sistemi gündeme geliyor, siz bu sistemle ilgili neler düşünüyorsunuz?
“Ben bu sistemlerin Türkiye’de tutacağını düşünmüyorum. Başka liglerde 14-15 takım olduğundan yapıyorlar ama bizim liglerimizde yeterince takım var zaten. Yani yeterince maç oynanıyor, o yüzden bunun gerekmediğini düşünüyorum.”
– Ligden çekilen takımlarla oynanması gereken maçlar için her takımın hükmen galip sayılması kararlaştırıldı. Bu konuda teknik direktörlerin ve başkanların farklı açıklamaları oldu, sizin fikriniz nedir?
“Tabii herkes kendi avantajına göre yorumlar yapıyor fakat sonucunda Federasyon bu şekilde bir karar verdi ve bu karara saygı duymak gerekiyor diye düşünüyorum.”
Futbolun kurtuluşu için 5-6 sene lazım
– Ligimizin kalitesini nasıl buluyorsunuz, kaliteyi arttırmak için sizce neler yapılmalı?
“Ligimizin kalitesi gittikçe düşmekte. Eğer bu şekilde devam edilirse, ekonomik olarak da ciddi sıkıntılar yaşandığı için 2 yıl sonra çok çok daha vahim şeyler konuşacağız. Büyük takımlar için çark bir şekilde dönüyor ama Anadolu takımları ne yapacak? Altyapı için de çok geç kaldık, her türlü en az 5-6 seneye ihtiyacınız var. Gerçekleri konuşmazsak, hiçbir yere varamayız. Hatayı birlikte belirleyip ‘birlikte’ hareket etmeliyiz. Futbolcusu, hocası, başkanı, taraftarı… Biz ne yazık ki birlikte hareket etmiyoruz. Devletimizin de çok ciddi katkısı ve desteği söz konusu ama maalesef bu pastanın dağılımı, Anadolu takımları için yetersiz.”
Pro Lisansı kuralı, pratikte yok
– Teknik direktörlerimiz için genç nesil, orta nesil gibi kategorileştirmeler mevcut ve siz de genç nesildensiniz. Peki, siz kendinizi hangi nesile ait görüyorsunuz ve UEFA Pro Lisans konusu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
“Evet, büyüklerimiz var ve uzun yıllardır çalışıyorlar. Biz ise yakın tarihte Ömer Erdoğan, İlhan Palut, Okan Buruk, Çağdaş Atan, Hakan Keleş… gibi isimleriz. Bu, hepimiz açısından iyi bir gidişat bence ve daha da iyi olacağına inanıyorum. Ben bunu Almanya’dan biliyorum. Eski bir futbolcu, Hoffenheim’da A Lisans ile hocalık yaparken, Federasyon kendisine; ‘Köln’e, haftada 3 gün eğitime gidersen hocalığına izin veririz. Yoksa devam edemezsin’ dedi ve haftanın 3 günü Hoffenheim’dan, Köln’e eğitime gitti. Bizim ligimizde de hep böyle olacağı söylendi ama uygulamada öyle olmadı.”