Hamas’ın saldırısının ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı operasyon devam ederken, Gazze’de sıkışmış siviller için insani koridor açılması ve Hamas’ın elindeki rehinelerin kurtarılması için çabalar da sürüyor.
İsrail Ordusu Sözcüsü Daniel Hagari, son yaptığı açıklamada Gazze’de 199 kişinin Hamas tarafından rehin tutulduğunu söyledi. İsrail rehine sayısını daha önce 155 olarak açıklamıştı. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı bir saldırı başlatıp Gazze’den İsrail’e roket atarken aynı zamanda silahlı gruplar da yerleşim yerlerine girdi. Pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak görülen Hamas içlerinde küçük çocukların da bulunduğu çok sayıda rehine de aldı.
Öte yandan Hamas İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun hava bombardımanı sırasında rehinelerden bazılarının öldüğüne ilişkin açıklamalar yapmıştı.
Hamas’ın elindeki rehineler arasında 7 Ekim’de uluslararası müzik festivaline saldırması nedeniyle çok sayıda başka ülkenin vatandaşı da bulunuyor. İsrail ordusunca açıklanan sayının yabancı rehineleri içerip içermediği ise bilinmiyor.
Ankara’nın diplomasi trafiği sürüyor
İsrail’in yanı sıra bölge ülkelerinin de hazırlıksız yakalandığı saldırıların ardından Türkiye ilk günler temkinli bir dil kullanmaya çalışırken, bir taraftan gerilimin tüm bölgeyi sarmaması diğer yandan da Gazze’deki sivillere insani yardım ve rehinelerin kurtarılması için çaba gösteriyor.
DW Türkçe’nin yabancı diplomasi kulislerinden edindiği bilgilere göre Ankara için bu aşamada arabuluculuk gibi bir misyon çok zor görünürken Ankara özellikle yabancı bazı rehinelerin kurtarılmasında rol oynayabilir. Yabancı başkentlerde Ankara’nın önceliği rehinelerden daha çok savaşın bölgeye sıçramaması olarak görülüyor.
Bu arada olayların başından bu yana eskiye kıyasla daha temkinli bir dil kullanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın telefon görüşmeleri de sürüyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da gerilimin ilk haftası telefon diplomasisi yaparken, 14 Ekim’de de Mısır’ın başkenti Kahire’yi ziyaret ederek yüz yüze görüşmeler yaptı. Fidan Salı günü de (17 Ekim) Lübnan’da olacak.
Uzmanlara ve diplomasi kulislerine göre Türkiye’nin çatışmaların sona ermesi için arabuluculuk yapması bugün için zor görünüyor. Ancak Hamas’ı terör örgütü olarak görmediği ve üst düzey yetkilileriyle ilişkilerini bir şekilde sürdürdüğü için örgüt nezdinde rehineler için etkili olabilir.
Kadir Has Üniversitesi’nden Soli Özel, Hamas’ın elinde vatandaşı olan ülkelerin Ankara’yı da aradığına ilişkin basında bazı haberler çıktığını söyleyerek, “Bence de şu anda örgüte etki edebileceği düşünülen tüm aktörlere müracaat ediliyordur. Türkiye bir Katar kadar ya da Mısır ya da bu durum için İran kadar olmasa bile etkisiz değil” diyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, dün akşam kamu televizyonu ARD’ye yaptığı açıklamada, rehinelerle hâlâ bir temas kuramadıklarını belirterek Mısır, Katar ve Türkiye’ye Hamas üstünde etkilerini kullanma çağrısı yapmıştı.
Özel, Hamas’ın hapisten çıkarılan bazı liderlerinin geçmişte Türkiye’ye geldiğini, sonradan başka ülkelere gitmiş olsalar da temasın sürmüş olabileceğini belirterek, Türkiye’nin bölgeye önemli yardımlarda da bulunduğunu anımsatıyor. Özel, “Yani Türkiye sonuçta dış kapının dış mandalı değil. Hamas birilerini bu konuda dinlemeye niyet ettiği takdirde Türkiye’nin de oynayabileceği bir rol olabilir diye düşünüyorum” yorumu yapıyor.
AKP’nin Hamas ile özelikle 2006 seçimleri sonrasında ve Arap Baharı döneminde kurduğu yakınlık İsrail ile ilişkilerinin kötüleşmesinde bir etken olmuştu. ABD Başkanı Donald Trump’ın gidişinin ardından ise bölgedeki dengelerin değişmesiyle AKP ile İhvan çizgisi arasındaki ilişkiler daha mesafeli olmuş, Türkiye İsrail ile normalleşme süreci içine girmişti.
Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon şu anda Hamas ile ilişki kurabilen birkaç ülke bulunduğunu ve bunlardan birinin de Türkiye olduğunu ifade ederek, “Türkiye resme birkaç rehinenin serbest bırakılmasını sağlayarak girmek istiyor gibi. Çünkü bunu yapabilirse o durumda arabuluculuk ihtimali de artabilir” yorumu yapıyor.
Hamas üzerinde hangi ülkeler daha etkili?
Rehine krizinin çözümlenmesinde Mısır, Katar ve son saldırının arka planında olduğundan şüphelenilen İran’ın daha etkili olabileceği belirtiliyor.
Soli Özel, pek çok ülkenin vatandaşı rehin olduğu için Hamas’ın üstündeki baskının yüksek olacağını belirterek, son günlerde ortamın biraz yumuşadığını ve İran’ın oynayacağı rol ile etkisini nasıl kullanacağının diğerlerinden daha önemli olabileceğini kaydediyor.
Bazı ülkelerin araya girmesi ile ilk olarak yabancı rehinelerin bırakılması sağlansa da bu krizin uzayabileceği de hesaplanıyor.
Önhon, Hamas içindeki farklı kutuplara da dikkat çekerek, örgütte İran’a daha çok destek veren bir ekip ile Suudi Arabistan ve Türkiye’ye daha fazla destek veren bir başka ekip bulunduğunu belirtiyor.
Şu anda hangi ülkenin hangi örgüt grubu üstünde etkili olacağı ve rehinelerin nasıl kurtarılacağının çok net olmadığını söylen Önhon, tutsakları hangi grubun elinde tuttuğu ve nerede oldukları gibi çok fazla bilinmeyen olduğuna da işaret ediyor.
Bu arada ABD, daha önce Ankara’da da görev yapmış Büyükelçi David Satterfield’i “ABD Orta Doğu İnsani Meselelerden Sorumlu Özel Temsilcisi” olarak atadı. Türkiye’yi iyi bilen isimlerden olan Satterfield’ın insani yardımların yanı sıra rehineler krizinde de rol oynayabileceği düşünülüyor.
“Ortadoğu’da normalleşme isteniyor”
Öte yandan rehinelerin de bulunması, Gazze’deki insani dram ve Hamas’ın İsrail’e yönelik hâlâ devam eden roket atışları gibi nedenlerle kısa vadede bir barış ortamı zor görünürken, Türkiye dahil bölge ülkelerinin bir an önce normalleşme istediği belirtiliyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Prof. Tarık Oğuzlu, Hamas nezdinde girişimlerde bulunan Mısır, Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın önceliğinin bu olayların bir an önce bitmesi ve İsrail ile gelişen ilişkilerin zarar görmemesi olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin rolü için şöyle konuşuyor:
“(Rehineler konusunda) Türkiye’nin Mısır, Katar gibi Arap ülkeleri kadar şanslı olduğunu düşünmüyorum. Ama arzusunun çok olduğunu görüyoruz. Ankara İsrail ile eskisi gibi kavga etmek değil barışmak istiyor ve bu süreci de Hamas’ın sabote etmesini istemiyor. Bunun yolu da savaşın sona ermesinden geçiyor. Savaşın sona ermesi de rehinelerin kurtarılması ile alakalı.”
Oğuzlu, rehinelerin salıverilmesi karşılığında İsrail’den beklentinin ne olduğu ve İsrail’in bunu yapıp yapmayacağının da önemli olduğuna dikkat çekerek, İsrail’in kara operasyonunda kararlı göründüğünü belirtiyor. Oğuzlu, böyle bir kara operasyonu yapılacak olursa sınırlı tutulması ve kalıcı olmaması için Türkiye’nin oynayabileceği rol olduğunu da belirtiyor.