Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, Gazze’ye yiyecek ve ilaç girmesiyle ilgili tartışmaları değerlendirerek, “İçimiz kan ağlayarak orada yaşananları izledik, izliyoruz. Bıçağın kemiğe dayandığı anlar…” dedi.
Sağlıkçıların bütün insanlığın yanında yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Sur, şöyle devam etti:
Barış olmadığı zaman o ülkede sağlığın her türlü tehdit altında olduğu kabul edilir…
“Savaş olmaması lazımdı. Savaş olduğu takdirde sağlık ortadan kalkar. DSÖ, 1986 yılında Kanada’nın Ottowa şehrinde uluslararası bir bildirge imzaladı. Halk sağlığında çok meşhur bir bildirgedir. Burada barış için, sağlık için ön koşullar diye 8 madde sayıldı. ‘O 8 madde bir toplumda yoksa o toplumda sağlıktan söz edilemez’ dediler. Bunların ilk numarası nedir, biliyor musunuz? Barış… Barış olmadığı zaman o ülkede sağlığın her türlü tehdit altında olduğu kabul edilmiş oldu.
Bunun dışında sağlıklı su, sağlıklı gıda, hava koşullarının temiz olması, sağlıklı barınma koşulları, sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyulduğunda erişim ve yine DSÖ’nün olmazsa olmaz ilaçlar listesi diye bir listesi var.”
Bir ilacın ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasına engel olunması insanlık suçu sayılır
En ağır suçtan mahkum bile olsa insan hakkı olarak bu ilaçların o kişiye ulaştırılacağını kaydeden Prof. Dr. Sur, “Herhangi bir devletin ne nedenle olursa olsun, hiçbir neden ayırt etmeksizin bir ilacın ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasına engel olması insanlık suçu sayılır.” diye konuştu.
Gazze’de salgın hastalık riski…
Gazze’de salgın hastalık riskini de değinen Prof. Dr. Haydar Sur, “Akut, yani acil tablo olarak insanlar kanamadan, kalp krizinden ya da herhangi bir böbrek hastaları diyalize erişemediği için, onlarca kanser hastaları tedavi olamadan ölebilir. Ayrıca savaşın getirdiği yaralanmalardan dolayı ölümler de olacaktır.” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı