turkusanewspaper

Özgür Özel: İstanbul’u da Ankara’yı da kazanabiliriz

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 9 Aralık Cumartesi günü gerçekleşecek Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) kongresine katılmak üzere Almanya’ya gidiyor. SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil’in davetlisi olarak kongreye katılacak olan Özel’in Klingbeil’in yanı sıra İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile de bir görüşme yapması planlanıyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile planlanan bir görüşme yok.

Özel, Almanya’ya yapacağı ziyaret öncesinde DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP’ye yönelik eleştirilerine yanıt veren ve yerel seçimlerde İstanbul için nasıl bir strateji izleyeceklerine değinen Özel, son dönemde sık sık gündeme gelen “İstanbul ittifakı” söylemine açıklık getirdi, HEDEP’le görüşmeye de kapı araladı.

DW Türkçe: Alman Sosyal Demokrat Parti’nin kongresine katılacaksınız. CHP’den geçmişte SPD ile ilişkileri geliştirmeye yönelik açıklamalar yapılmıştı, ancak pek ilişki kurulamadı. Yeni dönemde bu yönde yeni adımlar görecek miyiz?

Özgür Özel: Şüphesiz göreceksiniz. CHP’nin dünyadaki bütün siyasi akrabalarıyla ilişkilerini geliştirilmesi gerekiyor. Tabii burada Almanya’daki Türk nüfusu ve CHP’nin SPD ile olan geçmişteki yakın ilişkileri düşünüldüğünde ilişkileri geliştirmek durumundayız. Seçimlerden sonra SPD’den değerli Başkan Lars Klingbeil’dan hem bir sıcak kutlama mesajı almıştım hem de kongrelerine davet edilmiştim. Bundan sonraki süreçte CHP ile Alman sosyal demokratların çok daha yakın iş birliği içinde olacağını göreceksiniz. Ayrıca CHP’nin uluslararası ilişkilerinde ve Sosyalist Enternasyonal’de partimizi delege düzeyinde değil genel başkan düzeyinde temsil edeceğim. Avrupa Sosyalist Partisi var. Avrupa’daki sol-sosyal demokrat ve sosyalist partilerin çatı örgütü. Bundan sonra onun tüm toplantılarına da takvimim elverdiği ölçüde partimizi temsilen katılacağım.

İç politikaya dönersek. İYİ Parti ile görüşme gerçekleştirdiniz ve iş birliği teklifiniz reddedildi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener daha sonra CHP’ye yönelik sert bir söylem kullanmaya başladı. Anlaşılan o ki bu sert söylem devam edecek. İYİ Parti’nin kararının yerel seçimlere olumsuz etkisi olur mu, endişeniz var mı?

Sayın Meral Akşener’i heyetimizle birlikte ziyaret ettim. Bu ziyaretimizde şunu vurgulamıştım: “Bir partinin bir karar organının aldığı bir karara sonuna kadar saygılıyız ama bu karar değişebilir ise biz iş birliği teklif ediyoruz. İki parti arasında seçim bölgelerine özel iş birliklerini oturup konuşabiliriz” demiştik. Sağ olsun Akşener bu teklifimizi Genel İdare Kurulu’na (GİK) götürdü ve talebimiz oy çokluğuyla reddedildi. Karara sonuna kadar saygılıyız. “İYİ Parti kabul etmezse B planınız var mı?” diye sorulmuştu. “B planımızın yok, iki tane A planımız var” demiştim. İYİ Parti ile yol yürümeyi B planı olarak nitelendirmem. İYİ Parti’nin CHP ile iş birliğini kabul etmediğinde önümüzdeki yolu B planı olarak adlandırmam. İkisi de A planıdır. İkisinde de ne yapacağımızı gayet net bir şekilde belirlemiştik. Şimdi Millet İttifakı sona ermiş olabilir, ama milletle ittifakın her zaman çok önemli bir seçenek olarak önümüzde durduğunu görüyoruz. İstanbul ve Ankara’yla birlikte kazandığımız, başarıyla yönettiğimiz büyükşehirleri kaybetmemek için bir toplumsal ittifak arayışı içindeyiz. Vatandaşların 2019’da seçmenlerin verdiği karardan pişman olmadıklarını, bu kararın arkasında duracaklarını görüyorum ve bu noktada milletimizle halkımızla bir iş birliği içinde olacağımıza ve bu belediyeleri koruyup sayılarını arttıracağıza inanıyorum.

Yani İYİ Parti seçmeninin de bir anlamda bu belediye başkanlarına sahip çıkacağını düşünüyorsunuz?

CHP örgütünden şunu talep ettim: İYİ Partililer iyi insanlar. Partinin Türkçe ismi iyiliğe karşılık geliyor ve 81 ilde 973 ilçede bizim örgütlülüğümüz var. Nereye gitsem iyi karşılandım, onları da ziyaret ettim, aramızdaki ilişki çok iyi. Seçildikten sonra birtakım anketler yayınlandı. İYİ Parti’de Özgür Özel’in seçilmesinden dolayı mutlu olanların oranı neredeyse CHP’lilerle eşit. Bu süreci iyi insanlarla birlikte, gayet iyi bir şekilde götüreceğimizi görüyorum. Ayrıca İYİ Parti’nin seçilmişleri ile aramızda da hiçbir sorun yok. Genel başkandan en küçük ilçelerinin başkanına kadar saygılı dilimizi koruyacağız. Örgütümüze de talimatım onlardan talebin bu yöndedir. İyi ilişkileri sürdüreceğiz.

“Millet İttifakı’nı biz kendimiz kuracağız” dediniz seçmenle birlikte. Daha önce de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul ittifakı” açıklaması olmuştu. Son dönemde CHP’deki adayları İmamoğlu’nun belirleyeceği, süreci yöneteceğine dair iddialar var. Buna yorumunuz nedir?

Bu hem Ekrem Bey açısından hem bizim açımızdan kabul edilemeyecek bir yaklaşım ve aslında böyle bir şey olmadığını herkes biliyor. Ama muhalefetteki ve CHP’deki yüksek morali sönümlendirmek için iktidara yakın medya her şeyi deniyor. Ekrem İmamoğlu elbette aday belirleme sürecinde etkili olacak. İstanbul’un 39 ilçesini kazanmak istiyoruz, 39 ilçesinde oyumuzu artırıp özellikle İBB’de Belediye Meclisi’nde çoğunluğu yakalamak istiyoruz. Bunun için İstanbul’u konuştuğumuz masada Ekrem Bey de olacak, İstanbul il başkanımız da olacak. Yerel yönetimlerden sorumlu arkadaşlarımız da bizleri temsil edecek gerektiği noktalarda. Ben de masaya katkı sağlayacağım ve İstanbul için en doğru kararı birlikte vereceğiz. Diğer illeri de o illerin yerel yöneticileriyle veya adaylarımızla ve örgütümüzle konuşacağız. Ne Ekrem Bey’in öyle bir meşguliyeti olabilir ne de zaten böyle bir şeye ihtiyaç var. Bu konuda iktidar medyası CHP içerisindeki, bizim aramızdaki kardeşlik hukukuna “nasıl halel getirebilirim, nasıl zarar verebilirim” diye çaba gösteriyor.

HEDEP de önemli bir denge, 2019’da bunu gördük. Eş başkanlar sizden randevu istemeyeceğini açıkladı. Siz yine de görüşecek misiniz? HEDEP destek vermez ise İstanbul’un kaybedileceğine dair bir endişeniz var mı?

Her zaman birlikte olmak, yalnız olmaktan iyidir. Siyasi partilerin illa bir protokole bağlanması da gerekmiyor. Geçmişte bunun birçok örneği, birçok siyasi partiyle yaşandı. Bazen protokolle yapılan anlaşmalar, protokol olmaksızın ortaya çıkan doğal iş birliklerinden daha eksik sonuçlar da verdiği oldu. HEDEP’in “iletişimin açık olarak yürütülmesi”, “görüşmelerin kamuoyundan saklanmaması” gibi taleplerini son derece makul, mantıklı ve olması gereken olarak görüyorum. Biz daha önce de genel başkanlarla konuşmuştuk, partilerin birbirini ziyareti noktasında benim hiçbir siyasi partiye rezervim yok. “CHP’nin en çok hangi özelliğiyle övünüyorsunuz veya en çok en güçlü kası neresidir” diye sorarsanız cevabım; her siyasi partiyle bayramlarda törenlerde bayramlaşabilen, birbirini kutlayabilen, el sıkışabilen oturup konuşabilen tek partiyiz. Türkiye’de herkesin birbirine rezervi var ama CHP’nin özellikle seçmenlerine duyduğu saygıdan dolayı, Türkiye’de Cumhuriyeti kuran parti olmasından dolayı, çok partili siyasi rejimin kazandırılmasındaki çok önemli rolünden dolayı en güçlü kasımız tüm siyasi partilerle görüşebilen, ziyaret edebilen ve ziyaret kabul eden bir parti olmamızdır. Bu noktada hiçbir zorluk yaşayacağımızı düşünmüyorum.

HEDEP ile bir görüşme olacak o zaman?

Mutlaka görüşme olur. Görüşmenin ev sahibinin kimin olduğunun talebin kimden geldiğinin de böyle gerilim konusu yapabilecek bir sürecin içinde değiliz, doğru da değil.

HEDEP’le görüşme sonrası iş birliği çıkmazsa İstanbul’da bir sıkıntı yaşanabilir mi?

İstanbul’u Ankara’yı biz, iş birliği olsun ya da olmasın, kazanabiliriz ama güçlü bir İstanbul ittifakını sağladığımızda daha iyi kazanırız, daha çok belediye kazanırız. Belediye Meclisi’ndeki çoğunluğumuz garanti olur. Belki fark daha çok olur ve bu daha iyi yönetmek için bir imkan. Şimdi bugün İstanbul’da da Ankara’da da belediye başkanları çok güzel işler yapıyor ama ayaklarına da belediye meclis çoğunluğumuz olmadığı için zincir vurulmuş durumda. Sürekli onların yapmak istedikleri faaliyetler kısıtlanıyor. İstanbul’un, Ankara’nın ulaşım sorununa yönelik defalarca yaptığımız taleplerin, UKOME’deki çoğunluk iktidar partisi tarafından yönlendirildiği için, nasıl engellendiğini bütün İstanbullular, Ankaralılar gözleriyle gördü. O yüzden iş birliği, güç birliği her zaman iyidir. Olmazsa dünyanın sonu değildir. O zaman başka iş birliklerine, başka birlikteliklere bakılabilir, toplumdan talep edilebilir. Bunun zaman zaman başarıldığı da oldu. O açıdan dünyanın sonu olarak da görmüyorum ama birliktelik her zaman iyidir.

Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi ile görüşme olur mu?

41 ile milletvekillerini yolladık, oralardan rapor bekliyoruz. Yerel ihtiyaçlara göre bazı partilerle ittifak önerilerine bizim örgütümüz, onların teşkilatları sıcak bakıyorsa görüşebiliriz. Belki belli il ve ilçeler için görüşme gerekebilir, o görüşmeleri yapmaktan da geri durmam.

Muharrem İnce’nin Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi sonrası İzmir adayı olacağı iddia edildi. Doğru mu?

Muharrem İnce’nin İmamoğlu’ndan bir randevu talebi olduğu Ekrem Bey tarafından bana geçen hafta iletildi. Ben de “Siz Büyükşehir Belediye Başkanısınız, bir partinin genel başkanı görüşmek istiyorsa görüşmek doğrudur” dedim. Ekrem Bey görüşmeden sonra da Muharrem İnce’nin İstanbul’un kazanılmasına önem atfettiğini ve destek vereceğini söylediğini söyledi. Ben de bundan memnun oldum. İzmir’e dair ne bizimle ne de Ekrem Bey ile bir görüşme yok. CHP’den aday olmasını bekleyemeyiz, üyemiz de değil. Başka bir partinin genel başkanı. İzmir’e dair mevcut başkanla ilgili memnuniyet anketi yapılıyor. Mevcut başkan aday olacaksa ilan edeceğiz, eğer olmayacaksa da başka aday adayları arasında bir anket çalışması yapacağız. Zaten başvurular bitti. CHP’den Muharrem İnce’nin aday olmasını bekleyemeyiz. Bunu biz söylesek nezaketsizlik olur. Bir partinin genel başkanına “belediye başkanı ol” denmez. Bu tartışma benim için bu nedenle sürpriz.

DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?

Exit mobile version