Son haftalarda Almanya, Fransa, Romanya, Hollanda, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi pek çok Avrupa ülkesi çiftçilerin protesto gösterilerine sahne oluyor. Polonya ve diğer doğu Avrupa ülkelerinde de benzer bir dalgalanma görülmekle birlikte, bunlar büyük ölçüde ucuz Ukrayna tahılının Avrupa Birliği’ne ithal edilmesine karşı çıkıyor.
Çiftçiler, genel olarak ise artan maliyetlere ve sektördeki vergi indirimleri ile desteklerin azaltılmasına tepkili. Tarım ürünlerine daha fazla ödeme ve daha az bürokrasi talep ediyorlar.
Türkiye’de de çiftçiler yüksek maliyetler karşısında teşviklerin yetersizliği konusunda uzun süredir şikayetlerini dile getiriyor.
Peki Türkiye’de çiftçiler açısından nasıl bir tablo söz konusu?
DW Türkçe’ye konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Avrupa’daki çiftçi eylemlerinin temel gerekçelerinden biri de mazota verilen desteğin azaltılması planı idi. Türkiye’de zaten mazota verilen vergi desteği yok” diyor.
Girdi maliyetleri yükseliyor
Türkiye’de mazot, gübre, ilaç, tohum, yem gibi tarımsal girdilerin fiyatları dövizdeki artışa bağlı olarak sürekli yükseliyor. Tarımsal destekler ise girdi maliyetlerindeki artışın gerisinde kalıyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliğine (TZOB) göre son bir yılda gübre fiyatlarında çeşidine göre yüzde 16 ila yüzde 25 arasında artış yaşanırken, fiyatlar süt yeminde yüzde 43,3, besi yeminde yüzde 41 arttı. Son bir yılda elektrik fiyatları yüzde 2,11, ilaç fiyatları yüzde 16,7 yükseldi. Mazot fiyatı ise Ocak ayında yüzde 12,2, son bir yılda yüzde 78,6 arttı.
Çiftçiler için en önemli girdilerden olan mazot, toprak hazırlığından, ekim, gübreleme, ilaçlama ve hasada kadar üretimin her aşamasında kullanılıyor.
Mazottan KDV ve ÖTV alınıyor
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar “Üreticilerimiz artan mazot fiyatları karşısında bahar aylarında kullanması gereken mazotu nasıl alacağını bugünden düşünür hale geldi. Tarım ve çiftçilerimiz için mazot zorunlu bir üretim aracıdır, tüketim maddesi değildir. Bu nedenle özel tüketim olarak düşünülmemeli ve vergi de konulmamalıdır” diyor.
Baki Remzi Suiçmez de mazottan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) alındığına dikkat çekerek “Üretimde bulunan çiftçi için, traktörü için, biçerdöveri için ÖTV’nin mutlaka kaldırılmasını, KDV’nin azaltılmasını biz yıllardır talep ediyoruz ama maalesef bu konuda herhangi bir düzenleme yok” diyor.
Yem maliyetlerinin de dışa bağımlılığın etkisiyle oldukça yüksek olduğunu söyleyen Suiçmez, yem bitkilerine yönelik mazot ve gübre desteklerinde de iyileştirme talep ettiklerini ifade ediyor.
Hayvan varlığı azalıyor
Gübre desteklerinin de tüm ürünlerde artırılmadığını belirten Suiçmez’e göre bu durum çiftçinin gübre kullanmamasına dolayısıyla verimlilik kaybına yol açabilir. Süt referans fiyatının da baskılandığına işaret eden Suiçmez, desteklerin az, alım fiyatlarının da düşük olması nedeniyle kar edemeyen üreticilerin hayvanlarını kesime göndermesi sorununun artarak devam edeceğine dikkat çekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı hayvansal üretim istatistiklerine göre 2023’te büyükbaş hayvan sayısı yıllık yüzde 2,6, küçükbaş hayvan sayısı yüzde 6,9 azaldı. 2020’den itibaren ise 18 milyonu aşan büyükbaş hayvan sayısı 16 milyonlara düştü.
Yanlış politikalar nedeniyle hayvan sayısının azaldığını, et ve süt fiyatlarının ise arttığını vurgulayan Suiçmez, “Yurtdışından hayvan getirerek sorunu çözmeye çalışsalar da ithalat çözüm değil. Yapısal sorunların düzeltilmesi, üreticilerin hayvanlarını kesmeden, kar ederek üretime devam etmesi gerek. Bu da desteklerle olur” diye konuşuyor.
Hangi destekler var?
Tarım ve Orman Bakanlığının tarımsal destekleme bütçesi 2024’te yüzde 44,5 oranında artışla 91 milyar 554 milyon liraya çıkarıldı. Bunun 23,7 milyar lirasını alan bazlı destekler, 24,9 milyar lirasını fark ödemeleri, 19,7 milyar lirasını hayvancılık destekleri oluşturuyor.
Alan bazlı desteklerde mazotta önceki yıla göre yüzde 41 artışla 16 milyar 100 milyon lira, gübrede yüzde 7 artışla 4,9 milyar lira destek öngörülüyor.
Bu yıl buğday, arpa, çavdar, yulaf için dekar başına 149 lira destek sağlanırken, çeltik için 250 TL’si mazot 21 TL’si ise gübre olmak üzere toplam 217 TL, fındık, kuru soğan, yaş çay, zeytin ve şeker pancarı içinde toplamda 107 TL destek ödemesi sağlanıyor. Kuru fasulye, mercimek, nohut için belirlenen rakam 124 TL olurken patates ve soya için 193 TL, yağlık ayçiçek yağı için 142 TL ödeme yapılıyor. Nadas için de dekar başına 40 TL mazot desteği sağlanırken organik tarım için kategorilere göre dekar başına 30 TL ile 180 TL arasında ödeme sağlanıyor.
Baki Remzi Suiçmez, “Enflasyonun sürekli arttığı, yüzde 70’lere ulaştığı bir ortamda toplam destek bütçesi yetersiz kalıyor. O yetersiz destek bütçesi de alan bazlı desteklerde ürün bazında da sorunları gündeme getirecek” diyor.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 2006 tarihli Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre, tarımsal desteklerin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payının en az yüzde 1 olması gerektiğine dikkat çekerek ekliyor: “Ancak bu miktar hiçbir zaman yüzde 0,6’yı (binde 6) geçmemiş, son yıllarda binde 3’e kadar geriletilmiştir. Çiftçi devlet tarafından yeterli ölçüde desteklenmediği için üretim girdileri ve diğer ihtiyaçları için gerekli finansmanın temininde banka kredilerine başvurmaktadır” diyor.
Borçluluk seviyesi artıyor
Türkiye’de çiftçiler hem Tarım Kredi Kooperatifine hem de bankalara borçlu. Borçların büyük bölümünü bankalardan alınan krediler oluşturuyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun verilerine göre tarımda kullandırılan nakdi kredilerin toplamı Aralık 2023 itibarıyla 582 milyar lirayı buluyor. Bu rakamın yaklaşık 201 milyar lirasını kısa vadeli krediler oluşturuyor. Çiftçilerin bankalara olan borçlarında son bir yılda yüzde 80’in üzerinde, son 19 yılda ise 118 kat artış var. Aralık 2004’te tarımda kullandırılan nakdi krediler 4,9 milyar lira seviyesindeydi.
Orhan Sarıbal, 2004-2023 yılları arasında bütçeden tarıma verilen desteklerin sadece 20 kat artırıldığına dikkat çekerek “2004 yılında bitkisel ve hayvansal üretim, ormancılık ile balıkçılık için kullanılan banka kredileri, tarımsal destekleme ödemelerinin 1,7 katı iken, bu oran 2023 yılında 9,6 katına ulaştı” diyor. 2023 yılında tarımsal destek bütçesi 63 milyar 379 milyon lira olmuştu. Aynı yıl bitkisel ve hayvansal üretim, ormancılık ile balıkçılık için kullanılan banka kredileri toplamı ise 605,7 milyar lira seviyesinde bulunuyor.
Baki Remzi Suiçmez ise çiftçinin banka borçlarına Tarım Kredi Kooperatifine olan yaklaşık 20 milyar liralık borcuyla bayiler, zincir marketler gibi özel sektör borçları da eklendiğinde çiftçilerin yaklaşık 700 milyar liraya yakın borçlu olduğunu ifade ediyor.
Çiftçinin üretim yapmak için borçlandığını ifade eden Suiçmez, borcunu ödeyememesi durumunda ise ipotek karşılığı verdiği arsası, traktörü ve hayvanından olduğunu belirterek, “Üretim maliyetlerini azaltmadan, çiftçinin gelirini artırmadan üretim sorununu çözemeyiz. Bunların hepsi bir bütünün parçası. Aksi durumda artan üretim maliyetleri, tüketicilerin raflarda olsa bile o ürüne ulaşamayacağı, dolayısıyla gördüğü halde yokluk yaşadığı bir kısır döngünün devamına yol açar” diye konuşuyor.
Türkiye GSYH’sinde tarımın payı yüzde 5,8 civarında. Tarımda istihdam edilenlerin sayısı ise 4,6 milyonu buluyor.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?