İbrahim Kurtuluş, suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, daha iddialı ve güçlü bir diplomatik yanıtın gerekli olduğunu söyledi
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinin Belediye Başkanı Eric Adams, hakkında hazırlanan iddianamede rüşvet ve yasa dışı kampanya finansmanı ile suçlandı.
ABD’nin New York Güney Bölgesi Savcılığı’nın basın açıklamasında, Adams’ın “en az bir” Türk hükümet yetkilisinden Türk Hava Yolları (THY) ile ücretsiz sağlanan lüks uluslararası seyahatleri kabul ettiği ifade edildi.
Konuya ilişkin Türk Amerikan Toplum Aktivisti İbrahim Kurtuluş, Eric Adams davasıyla ilgili Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keceli’ye bir mektup yazarak suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, daha iddialı ve güçlü bir diplomatik yanıtın gerekli olduğunu ifade etti.
İbrahim Kurtuluş’un kaleme aldığı yazısı:
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keceli’ye Mektubum
Konu: Eric Adams Davasıyla İlgili İddialara Yanıtın Güçlendirilmesi
Sayın Keceli,
Türkiye’nin diplomatik misyonları ve Eric Adams davasıyla ilgili son iddiaları ele alışınızda Viyana Sözleşmeleri’ne ve uluslararası diplomasi ilkelerine sarsılmaz bir şekilde bağlı kalmanız için şükranlarımı sunuyorum. Ancak bu suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, daha iddialı ve güçlü bir diplomatik yanıtın gerekli olduğuna inanıyorum.
Türkiye’nin uluslararası diplomatik normlara bağlı kaldığını ve diğer ulusların iç işlerine karışmadığını yeniden teyit ederken, bu iddiaların daha geniş bağlamını vurgulamak da aynı derecede kritik öneme sahiptir:
“Gizli amaçları olanların bu fırsatı Türkiye Cumhuriyeti’ni meşruiyetsizleştirmeyi amaçlayan hesaplanmış bir karalama kampanyasını körüklemek için kullandığını kabul etmeliyiz. Bu iddialar, ülkemizin küresel sahnedeki konumunu zayıflatmaya kararlı bireyler ve gruplar için bir başka araçtır. Bu düşmanlar -nefretin usta tüccarları- Türkiye’nin itibarını zedelemek için İnternet’i, STK’ları, insan hakları örgütlerini ve medya kuruluşlarını manipüle etmekte örgütlü ve yeteneklidir. Amaçları diyalog veya çözüm değil, hükümetimizin itibarını ve Türk halkının aşağılanmasıdır. Buna karşılık, bu kötü niyetli çabalara karşı direnmek için uyanık ve birleşik kalmalıyız.”
Böylesine kararlı bir duruş, yalnızca Türkiye’nin uluslararası normlara uyduğunu yeniden teyit etmekle kalmayacak, aynı zamanda bu durumu istismar etmeye çalışanlara da açık bir mesaj gönderecektir. Ayrıca, daha önce belirtildiği gibi, ılımlı bir yanıtın, art niyetli olanları cesaretlendirme riski taşıdığını ve onların karalama kampanyalarını kontrolsüz bir şekilde sürdürmelerine izin verdiğini vurgulamanızı rica ediyorum. Bu meşruiyetsizleştirmeye meydan okunmazsa, kamuoyunu Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı manipüle etmeye devam eden seçici ve taraflı haberlerle daha da ivme kazanabilir.
Bu güçlerin bir kez daha Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalıştıkları ortaya çıktı. Müzakere etmeyi veya ortak zemin aramayı reddederek, dış varlıkların kendi adlarına savunuculuk yapacaklarına inanarak hareket ediyorlar. Türkiye’nin bu tür kötü niyetli anlatıların cevapsız kalmasına izin vermemesi zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğine ve uluslararası duruşuna yönelik bu tür asılsız saldırılara müsamaha göstermeyeceğini açıkça belirten çok daha güçlü bir mesaj verilmeliydi.
Gelecekteki iletişimlerinizde bu noktaları dikkate alacağınıza ve hem suçlamaları hem de bunların ardındaki daha geniş jeopolitik stratejiyi uygun şekilde ele alan bir şekilde yanıt vereceğinize inanıyorum.”dedi.