Tarihi hamamda sanat

44 yapıtın ziyaretçilerle buluştuğu Bienal’in açılış merasiminde konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz öğrencilere seslenerek; Sizin başınızdaki, kalbinizdeki dünya çok etkileyici. Bazen siz bile onun farkında olmayabilirsiniz lakin bizim bu sanata çok gereksinimimiz var. O nedenle ısrarla söylüyorum lütfen bize daha çok sanat sunun. Daha fazlasına ve her türlüsüne muhtaçlığımız var” diye konuştu.
Üniversitenin Davutpaşa Yerleşkesi içinde bulunan ve 1826-1827 yıllarında inşa edilen hamam, askerlerin muhtaçlıklarını karşılamak üzere kışla binası ile birlikte tasarlanmıştı. 2005 yılında “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescil edilen ve 2019 yılında onarımına başlanan tarihi hamam bugün YTÜ’nün sanat faaliyetlerini yürüteceği bir merkeze dönüştü.

ÖĞRENCİLER YAPITLARINI SERGİLEDİ
Bienalde sergilenen 44 çalışma öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından ilgiyle izleniyor. Stantta çalışmaları yer alan öğrenciler ise heyecanlı ve gururlu. Tarihi hamamdaki bienalde çalışmaları sergilenen öğrencilerden Destina Hande Çil YTÜ’de Müze Bilim alanında yüksek lisans yapıyor. Bir fotoğrafıyla standa katılan Çil çalışmalarını şöyle anlattı; “Ben eğitim hayatımı sürdürmenin yanı sıra gezginim, 20’den fazla ülke gezdim. Gittiğim her yerde fotoğraf çekiyorum. Stantta yer alan yapıtım ise ABD seyahatimde bir sinemanın patlama sahnesinden. Sanatı ve farklı disiplinleri birleştirmeyi seviyorum. Burada hocalarımızın yönlendirmesiyle sanat yapıtları üretmek ve sergileme imkanı bulmak bizim için büyük şans”

HAREKET EDEN FOTOĞRAF
Sanat tasarım alanında yüksek lisans yapan ve dışarıdan bakınca kolay bir poster çalışması üzere görünen ‘arttırılmış gerçeklik’ yapıtlarıyla standa katılan Elif Çalışkan; “Eserimi üç boyutlu programlarla hazırladım, Artivar isimli programa aktararak da sanal gerçekliği arttırmış oldum. Uygulamayı açıp cep telefonunuzun kamerasını yapıtıma doğrulttuğunuzda posterin hareket ettiğini görüyorsunuz. Yapıtlarımdan biri İstanbul’un sıkışıklığını, biri İzmir’i, oburu ise Truva destanını anlatıyor.”

VAKİT MAKİNESİ
Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik Teknolojileri kısmı 3. Sınıf öğrencisi Nureddin Özgültekin; “Şanlıurfalıyım. Göbeklitepe’nin kentinden geliyorum, sanata ve tarihe merakım da buradan geliyor. Yapıtım Nikola Tesla’nın “her cisim kendi frekansında titreşir ve öteki cisimlerin harmoniğini taşır” teorisine dayanıyor. Ben de kozmosta her şeyin birbiriyle diyalog halinde olduğuna inanıyorum bu yüzden yapıtıma ‘diyalog’ ismini verdim. Küp üstünde bulunan her saat farklı vakitlerde ilerliyor ve çıkardıkları sesler bir müddet sonra senkronize oluyor Bu aslında bir vakit makinesi ancak seyahat yapmak için değil; anın farkına varmak için.

SANATLA NEFES ALAN MÜHENDİS
23 yaşındaki Muhammet İkbal Ünişen Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisi. Hayatının matematik üzerine heyeti olduğunu lisana getiren Ünişen; “sürekli kimsenin görmediği açıda bir şey görmeye çalışma uğraşım vardı, hoşuma da gidiyordu bilhassa renkler, ışıklar, gölgeler. Teknik bir beşerim ve hep sayıların çok içindeyim. Bu sebeple de bazen bir kaçış arıyor insan. Bu kaçışın da en hoş yolları benim için u genelde müzik ve fotoğraf oluyor. Fotoğrafçılıkla uğraşmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Okulumuzda da bu bienalin yapılacağını gördüm. Talihimi denedim. Sanat Tasarım öğrencisi arkadaşlarım ortasında talihim olacağını düşünmemiştim lakin burada olmaktan gururluyum.