AB ile ticarete “Parite” darbesi
Avrupa’daki enerji krizi ve resesyon endişeleri ile birlikte doların euro karşısında değer kazanması sonrasında, Türkiye piyasalarında dolar kuru …
Avrupa’daki enerji krizi ve resesyon endişeleri ile birlikte doların euro karşısında değer kazanması sonrasında, Türkiye piyasalarında dolar kuru, euro kurunu geçti. Euro/dolar paritesi, 13 Temmuz’dan sonra bir kez daha 1’in altına inerek 0,9967 seviyesini gördü. Piyasalarda euro 18,05 TL seviyelerinden satılırken, dolar kuru ise 18,10 TL seviyesine kadar yükseldi. Avrupa Birliği’nin (AB) para birimi euronun ABD Doları karşısında değer kaybının hızlanmasının Türkiye’nin dış ticaretinde ciddi sıkıntılara neden olması bekleniyor.
“Eurodaki değer kaybı sürecek”
Euro/dolar paritesindeki başa baş seyrin temelde iki nedeni olduğunu dile getiren Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, ilk nedenin ABD Merkez Bankası’nın uyguladığı politika faizinin Avrupa Merkez Bankası faizlerine göre çok daha cazip hale gelmesi olduğunu söylüyor. “Şu anda ABD’de faiz yüzde 2,5 iken, Avrupa’da bu oran binde 10. Yıl başında bu oranlar yüzde 0’a yüzde -0,40 düzeyindeydi. Yani şu anda ABD Doları, euroya göre çok daha cazip bir yatırım aracı oldu” diyor.
Önümüzdeki aylarda da dolara olan talebin artacağını ifade eden Prof. Aslanoğlu, “Eurodaki zayıflamanın ikinci nedeni ise önümüzdeki süreçte Euro Bölgesi’nde enerji krizi ile birlikte yaşanması beklenen durgunluk diyebiliriz. Jeopolitik risklerin artmış olması ve bunun büyüme üzerindeki olumsuz etkileri, doların euroya karşı güçlenmesi sonucunu ortaya çıkarıyor” diye konuşuyor.
“Türkiye’nin zararına olacak”
İthalatını dolar ile yapan Türkiye, ihracatının ise yaklaşık yüzde 55’ini Euro Bölgesi’ne yapıyor. Türkiye iş dünyası, bugüne kadar Euro’nun dolar karşısında daha değerli olması sayesinde ihracatta avantaj sağlıyordu. Ancak paritenin başa baş gelmesi, ihracatçıların bu avantajını elinden almış durumda. Bu gelişme cari dengede de kendini göstermeye başladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı son verilere göre haziran ayında cari dengede 3,46 milyar dolar açık kaydedilirken, cari açık serisi sekizinci ayına ulaşmış oldu. Son 1 yıllık cari açık ise 32,7 milyar dolar ile 15 ayın en yüksek seviyesini gördü.
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu’na göre, eurodaki değer kaybı Türkiye’nin dış ticaretini olumsuz etkileyecek. Mevcut durumda Türkiye’nin ithalat giderlerinin arttığına, ihracat gelirlerinin ise düştüğüne işaret eden Aslanoğlu, “Zaten son dönemde Türkiye’nin hem dış ticaret dengesinde hem de cari açıkta bir bozulma görüyorduk. Ben kısa dönemde bu eğilimin tersine döneceği kanaatinde değilim. Doların daha da güçlendiğini görebiliriz. Bu durum, AB’deki olası bir durgunluk ile birlikte, ihracatının büyük kısmını euro ile yapan Türkiye’nin büyümesini de negatif etkileyecek bir unsura dönüşebilir” şeklinde konuşuyor.
Türkiye iş dünyası endişeli
Euro/dolarda yaşanan değişiklikler başta ihracatçılar olmak üzere Türkiye iş dünyası tarafından da çok yakından izleniyor. Doların euro karşısında değer kazanması, gelirini eurodan elde ederken, hammadde ihtiyacını dolar ile karşılayan ihracatçıların endişelerinin artmasına neden oluyor. Örneğin Türkiye’nin ihracat kalemleri içerisinde ilk sırada yer alan otomotiv ihracatında, 2022 yılı ilk yarısında yapılan ihracatın yüzde 82’si euro ile yapılırken, yalnızca yüzde 11’i dolar ile gerçekleştirildi.
“Avrupa’daki fiyat avantajımızı kaybettik”
DW Türkçe’ye konuşanİstanbul Hububat Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı, Türkiye’nin toplam ithalat maliyeti içerisinde doların yüzde 95’lik bir ağırlığı bulunduğuna dikkat çekiyor.
Petrolden doğalgaza, hammaddeden makinaya kadar her türlü ithal ürünün dolar ile alındığına işaret eden Taycı, “Toplam ihracatımızın ise yüzde 53-55’lik kısmını Euro Bölgesi’ne euro üzerinden satıyoruz. Bugüne kadar Euro’nun değerinin dolar karşısında yüzde 15 yukarıda olması, bizim en büyük rekabetçilik ve karlılık avantajımızdı. Şimdi ise Avrupa’daki tüm fiyat avantajımızı kaybettik” diye konuşuyor.
Bundan sonraki dönemde Türkiye’den mal alan AB ülkelerinin daha cazip fiyatlar veren ülkelere yönelebileceğini belirten Taycı, “En önemlisi biz ihracatçılar olarak, dış ticaretteki en önemli kozumuzu, güvencemizi kaybettik” diye konuşuyor.
“Uzakdoğu’ya karşı fırsat olabilir”
Ancak, eurodaki değer kaybının dünyanın farklı pazarlarında Türkiye için bir avantaj yaratabileceğini düşünenler de var. DW Türkçe’ye konuşan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye’nin Avrupa’ya sattığı ürünler, otomatik olarak artık yüzde 15 pahalandı” diyor.
Öte yandan Uzakdoğu ülkelerinin artan dolar maliyetleri karşısında Türkiye’nin az da olsa kendine bir avantaj sağlayabileceğine işaret eden Eskinazi, şu görüşleri dile getiriyor:
“Uzakdoğu ülkeleri AB’den ithalat yapmak için dolar ile mal satıp onu euroya çeviriyordu. Şimdi onlar da bu ürünleri yüzde 15 pahalıya almış olacak. Bu da Türk şirketlere yaşadığı dezavantajı avantaja çevirecek bir fırsat sunabilir. Ama bu zayıf bir ihtimal. Çünkü Avrupa’da resesyon korkusundan dolayı, müşteriler fiyat farkı vermeye sıcak bakmıyorlar.”
“Vatandaş daha çok dolara yönelecek”
Peki eurodaki değer kaybı, Türkiye’de birikimlerinin büyük kısmını dolar ve euroda değerlendirmeyi tercih eden vatandaşları nasıl etkileyecek?
TCMB ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) verilerine göre, Ağustos başı itibarıyla Türkiye’deki toplam mevduatlar içinde döviz mevduatlarının payı yüzde 54,5 olurken, kur korumalı mevduatlar da dahil edildiğinde döviz mevduatların toplam mevduatlar içindeki oranı yüzde 71’e çıkmış durumda.
Türkiye’de vatandaşların bir yatırım aracı olarak dövize her zaman ilgi gösterdiklerini hatırlatan Prof. Aslanoğlu, “Önümüzdeki dönemde de vatandaşın dövize olan ilgisi devam edecek ama dolar çok daha fazla talep görmeye başlayacak. Genel fiyatlama davranışlarında da dolar, euroya karşı güç kazanacak” değerlendirmesinde bulunuyor.