Türkiye’nin büyüyen sorunu: Uyuşturucu
Türkiye, İstanbul’un Bağcılar ilçesinde yaşayan 26 yaşındaki A.S.’nin, 25 Eylül günü annesi H.S.’yi vahşice katlettiği görüntülerle sarsıldı …
Türkiye, İstanbul’un Bağcılar ilçesinde yaşayan 26 yaşındaki A.S.’nin, 25 Eylül günü annesi H.S.’yi vahşice katlettiği görüntülerle sarsıldı. Katledilen kadının komşuları, o anları cep telefonlarının kameralarıyla kaydetti.
Olayın ardından, Türkiye’de artış olduğu gözlenen uyuşturucu kullanımı, sosyal medyada tartışılmaya başlandı. H.S.’nin katledilmesinden iki gün sonra ise İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada, uyuşturucu satıcılarına yönelik “Kökünü Kurutma Operasyonu” yapıldığı duyuruldu. “Torbacı” olarak adlandırılan uyuşturucu satıcılarına yönelik operasyonda 367 şüphelinin yakalandığı belirtildi. Operasyonla ilgili yapılan açıklamada, yaklaşık 90 kilo uyuşturucu madde ve 40 bine yakın uyuşturucu hap ele geçirildiği ifade edildi.
Bu operasyondan bir gün sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, Türkiye’nin uyuşturucu merkezi olduğuna yönelik iftiralar atıldığı ileri sürüldü ve 2022 yılında 168 bin 659 uyuşturucu olayına müdahale edilerek 215 bin 274 şüphelinin yakalandığı, 19 bin kişinin tutuklandığı belirtildi.
DW Türkçe’nin görüştüğü “torbacı” diye tabir edilen B.T. adlı sokak satıcısı uzun yıllar yoksul bir mahallede uyuşturucu satmış. Bu nedenle defalarca gözaltına alınmış, hapse girip çıkmış. Ancak cezaevinden çıktığında uyuşturucu satmaktan vazgeçmemiş. Sebebini sorduğumuzda, “Ben büyük satışlar peşinde koşmuyorum. Günlük harçlığımı çıkartıyorum. Başka bir işten bu kadar para kazanamam” cevabını veriyor.
B.T.’ye göre, uyuşturucunun ucuz ve erişilebilir olması, yaygınlaşma sebeplerinin başında geliyor. Eskiden en çok esrar satıldığını, şimdi ise sentetik bir uyuşturucu türü olan metamfetaminin tercih edildiğini söylüyor. “Sadece gençler değil, yaşlı başlı işinde gücünde olan insanlar bile metamfetamin almaya başladı. Çünkü hem ucuz hem de ulaşması daha kolay” diyor.
“Kapıda güvenlik var diye çocuklarını özel okula gönderenler var”
Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) Bağcılar ve Sultanbeyli ilçelerinde bin 67 görüşme yapılarak hazırladığı, geçen sene yayınlanan “Yoksul Semtlerde Madde Kullanımının Yaygınlaşması Raporu”na göre, uyuşturucu madde ganyan bayilerden, nargile kafelerden temin edilebilir hâle geldi.
Rapor kapsamında görüşülen kişilerin yüzde 84,4’ü “Sizce uyuşturucu madde bağımlılığı ile ilgili cezalar ne derece yeterlidir” sorusuna “Yeterli değil” cevabını veriyor.
DW Türkçe’ye konuşan SODEV Başkanı Ertan Aksoy, ebeveynlerin uyuşturucu kullanımının önlenmesinde devlet müdahalesine yönelik inançlarının az olması nedeniyle bireysel yöntemler denediklerini anlatıyor:
“Aileler çocuklarının madde kullanıp kullanmadığını anlamak için açtıkları sahte bir sosyal medya hesabından çocuklarını ekleyip sohbet ediyorlar. Harçlık en asgariye indirilmiş durumda. Orta ve üst gelir grubu eğitim kalitesi nedeniyle değil, kapıda özel güvenlik var diye çocuklarını özel okula gönderiyor.”
Okul çağında olan gençlerin uyuşturucu kullanımının önüne geçmekte rehber öğretmenler önemli bir rol oynuyor. Ancak, SODEV’in “Yoksul Semtlerde Madde Kullanımının Yaygınlaşması Raporu”nda, “Sizce okullardaki psikolojik danışma ve rehberlik hizmeti gençleri uyuşturucu bağımlılığından korumak konusunda ne derece etkilidir” sorusuna cevap verenlerin yüzde 31,8’i hizmetin etkili olmadığı görüşünde.
DW Türkçe’nin görüştüğü Ankara’da çalışan bir rehber öğretmen, madde kullandığı tespit edilen öğrencileri ilçe sağlık müdürlüklerine yönlendirdiklerini ve kolluk kuvvetlerine haber verdiklerini, ayrıca bir çalışma yapmadıklarını anlatıyor.
“Hastanelerde tedavi için sıra var”
Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2022 raporuna göre, uyuşturucu ile mücadele alanında yapılan kamu harcaması 2019 yılında 1 milyar 461 milyon 955 bin 782 TL iken bu rakam 2021’de 2 milyar 340 milyon 421 bin 544 TL oldu. Ancak devletin uyuşturucu ile mücadelesini yeterli bulmayanlar var.
Bu mücadelenin en önemli ayaklarından biri, tedavi merkezleri. Uyuşturucu ile mücadele için Meclis’e araştırma önergesi veren CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Türkiye’de alkol ve tedavi merkezlerinin sayısının 29 olduğunu açıklamıştı.
DW Türkçe’ye konuşan Ankara merkezli Ak Hayatlar Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Derya Ülger de yeterli sayıda tedavi ve rehabilitasyon merkezi bulunmadığına dikkati çekiyor. “Şu an hastanelerin tamamında sıra var. Merkez sayısı az olduğu gibi bazı eksiklikler nedeniyle hastanelerde yapılan tedaviler de olumlu sonuçlar vermiyor” diyor.
Türkiye’de madde bağımlılarına Alkol ve Tedavi Merkezi (AMATEM), Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi (ÇEMATEM) ile bazı üniversite hastanelerinde tedavi ve rehabilitasyon imkânı sağlanıyor.
“Çocuklar madde bağımlılığını karşılamak için satıcıya dönüşüyor”
Ülger, derneğe en çok anneler tarafından başvuru yapıldığını anlatıyor. “Bir bağımlının tedavi için başvurması çok nadir. Uyuşturucuya başlama yaşı genelde 15 oluyor” diyor.
Dernek yetkilileri, kendilerine gelen başvuruların ardından tıbbi tedavi ve rehabilitasyon için harekete geçiyor. Başvuru sayılarının artış gösterdiğini dile getiren Derya Ülger, “Geçen sene derneğimiz aracılığıyla 250 kişiyi tedavi ettirmiştik, bu sayı bu sene 500 oldu. Dar gelirliler metamfetamin, orta gelirliler eroin, üst gelirliler ise kokain kullanıyor” diyor.
Yapılan araştırmalara göre, tedavi için başvuran her 100 kişiden üçünün bağımlılıktan kurtulabildiğini ifade ederek, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve tedaviden sonra rehabilitasyon aşamasının tamamlanması gerektiğinin önemine vurgu yapıyor.
SODEV Başkanı Aksoy, madde bağımlısı gençlerin sosyal medya hesaplarında kullandıkları simgeler üzerinden birbirlerini tanıyarak bağlantıya geçtiklerini söylüyor. Aksoy, ailelerin çaresiz ve yalnız hissettiklerini dile getiriyor:
“Bazı çocuklar madde bağımlılığını karşılamak için satıcıya dönüşüyor. Ebeveynler, ‘Uyuşturucu o kadar ucuz ve erişimi kolay ki, arz durmadığı sürece yaygınlaşmasını önlemek çok zor’ diyor.”
Aksoy, ebeveynlerin devletin daha sıkı önlem alması gerektiği konusunda beklentisi olduğunu söylüyor.