Prof. Dr. Oktay, Her 8-10 kadından birinde meme kanseri görülüyor
EÜ’den Meme Kanseri Farkındalık Ayı Etkinlikleri Ege Üniversitesi (EÜ) Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından meme kanserine …
EÜ’den Meme Kanseri Farkındalık Ayı Etkinlikleri
Ege Üniversitesi (EÜ) Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından meme kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Meme Kanseri Farkındalık Ayı etkinlikleri başladı. Program kapsamında “Meme Kanseri: Erken Tanı ve Tarama” konulu seminer yapıldı. Toplumu bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen seminer, EÜ Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Özsaran’ın moderatörlüğünde, Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşenur Oktay’ın sunumu ile gerçekleştirildi.
Seminerin açılışında konuşan Prof. Dr. Özsaran, “Meme kanseri, hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık sorunu olarak kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Dünya Sağlık Örgütü, 2004 yılında Ekim ayını “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak ilan etti. Biz de üniversitemizin Kanser Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak, bu ayda çeşitli etkinlikler düzenleyerek, farkındalığı artırmaya yönelik etkinlikler düzenliyoruz” dedi.
Meme kanserinin tüm kanser türleri içinde en geniş yüzdeliği oluşturduğunu belirterek sunumuna başlayan Prof. Dr. Oktay, “Meme kanserinin yıllar içinde görülme oranı arttı. Her 8-10 kadından birinde görülmekte ancak güncel yaklaşımda ölüm oranları, erken tanı, koruma ve tedavideki gelişmelerle azalıyor. Zaman içerisinde tedavilerde çok güzel gelişmeler sağlandı ancak bizim amacımız daha erken yakalayıp, daha iyi bir çözüme ulaşmak” diye konuştu.
“Kilo kontrolü, düzenli aktivite, sağlıklı beslenme”
Meme kanserinden korunmanın tamamen mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Oktay, “Meme kanserinden tümüyle korunmak mümkün değil çünkü kontrol edemediğimiz faktörler söz konusu. Bunların başında kadın olmak geliyor. Yaş ilerleyince görülme sıklığı artıyor ve bu önemli bir risktir. Genetik faktörler olabilir, kişinin kendinde geçirdiği bir kanser öyküsü varsa bu da riski artırmaktadır. Kontrol edebileceğimiz faktörler içinde de, yaşam tarzıyla ilişkili faktörler bulunuyor. Kilo kontrolü, düzenli aktivite, sağlıklı beslenme bunlar kalp sağlığımız için, beyin sağlığımız için zaten önerilen noktalardır. Meme için de aynı şekilde geçerli ve fark yarattığı da çalışmalarda gösterilmiştir” dedi.
Meme kanserinde erken tanının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Oktay, “Erken tanı için tarama yapmak gerekiyor. Bu aşamada, üç farklı işlem yapılmaktadır. Kadınların kendi memelerini farketmeleri, doktor muayanesi ve momografi. Meme muayanesini 20 yaşından sonra adet gören kadınlarımıza her ay adet bitiminden sonra yapmalarını öneriyoruz. Meme muayanesi yatarak, ayna karşısında yapılabilir. Kişi bu durumda herhangi bir farklılık hissettiğinde, herhangi bir yara, meme başı akıntısı oluştuğunda -bu kendiliğinden oluşuyorsa daha anlamlı- koltuk altında sertlik gibi şikâyetlerde mutlaka bir doktora görünmeliler. Ancak her ele gelen kitle kanser değildir. İyi huylu kitle de bulunabilir.” diye konuştu.
“Mamografi taraması önemli”
Meme kanseri tarama cihazı mamografi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Oktay, “Etkinliği kanıtlanmış bir yöntem olan ve taramada kullanılan görüntüleme yöntemi mamografidir. Bu tarama yöntemi, çok az düzeyde x ışını kullanarak, memenin görüntüsünü elde etmektir. Özellikle günümüz teknolojilerinde dijital mamografide memeye verilen radyasyon dozu oldukça düşüktür. Bu doz günlük hayatta aldığımız zemin radyasyonuna oldukça yakındır. Bir mamografi dozu iki aylık zemin radyasyonuna neredeyse eş değerdir. Bu nedenle, mamografi cihazından çıkan radyasyonun kanser oluşumunda bir etken değildir. Momografi henüz ele gelmeyen, klinik olarak saptanma aşamasına gelmeyen lezyonu preklinik evre dediğimiz evrede ortaya koyabiliyor. Taramada amacımız; erken tanıyı ortaya çıkarmak ve doğal seyrini değiştirebilmektir. Amacımız, ölümleri azaltmaktır. Geniş olguyu içeren Uluslararası Kanser Ajansı’nın derlediği bir sonuca göre tarama ortamına davet edilen kadınlarda yüzde 23’ü, taramaya bizzat katılan kadınlar içinde de mamografi kullanıldığı takdirde yüzde 40 gibi ölüm riskinin azaldığı göstermiş” diye konuştu.
“Ultrason tetkiki de yapılmalı”
Mamografi kullanımını özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlara öneren Prof. Dr. Oktay, “Kadınlarda 40 yaşından sonra, 1-2 yıllık periyotlarda mamografi çekimi yaptırmayı öneriyoruz. Yıllık klinik muayene de oldukça önemlidir. Kadın doğum kontrollerinde, aile hekimleri, cerrahi kliniklerinde de yapılabilir. 40 yaşının altında ise 3 yılda bir doktor muayenesi yapılması ideal bir öneridir. Bunların yanı sıra kadınının aylık kendi memesine yaptığı muayane de oldukça önem taşır. Mamografi tek başına mükemmel bir yöntem değil. Farklı nedenlerden dolayı bazı kanserler saptanamayabilir. Yağlı meme içerisinde kitle sıkışınca cihaz kitleyi algılayamıyor ama ultrasonda bir kitle olduğu saptanabilmektedir. Bu nedenle, ek tetkik olarak ultrasonu öneriyoruz. Radyolojik taramalar, bunun yanı sıra kadının farkındalığı meme kanserinin ortaya çıkarılmasında anahtar role sahiptir.” diye konuştu.
Kadınlarda meme kanseri farkındalığının önemine değinen Prof. Dr. Oktay, “Kadınların meme kanseri konusunda bilinçli olması ve düzenli olarak tetkiklerini yaptırması son derece önemli. Meme kanseri taramaları, Kanser Erken Tanı Merkezleri tarafından yapılıyor. Kadınlar bu merkezlerce davet edilerek tanıları ve tetkikleri yapılıyor. Bütün amacımız toplum içinde, kanseri erken evrede yakalama ve tedavi şansını arttırmaktır. Sağlığımız için farkında olalım” dedi.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı