Türkiye’nin Afrika’daki başarısının sırrı ne?
On yılı aşkın süredir Afrika kıtasıyla ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştiren Türkiye, son dönemde savunma sanayisi alanında da kıtadaki …
On yılı aşkın süredir Afrika kıtasıyla ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştiren Türkiye, son dönemde savunma sanayisi alanında da kıtadaki portföyünü hızla genişletiyor. Özellikle Batı Afrika ülkeleriyle son dönemde imzalanan güvenlik ve savunma anlaşmaları sonrasında Türkiye’nin bu ülkelere silah ve askeri teçhizat ihracatında patlama yaşanıyor.
Türkiye’nin Afrika’ya savunma ve havacılık alanındaki ihracatı 2020’de 82,9 milyon dolar hacmindeyken, 2021’de beş kattan fazla artarak 460,6 milyon doları buldu. Afrika silah pazarındaki payı sadece yüzde 0,5 olmasına rağmen Türkiye’nin savunma ihracatındaki hızlı artış, gözleri Türkiye-Afrika ilişkilerine çevirdi.
Almanya’da hükümete danışmanlık da yapan ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı (SWP), Türkiye-Afrika ilişkileriyle ilgili yayımladığı raporda, Türkiye’nin Afrika kıtasıyla ilgili “yumuşak güç” politikalarına güvenlik ve savunma iş birliğini de ekleyerek ilişkileri kurumsallaştırdığına ve uzun vadeli stratejik bir iş birliği politikası oluşturduğuna işaret ediyor.
SWP raporunda, Ankara’da büyükelçiliği bulunan Afrika ülkelerinin sayısı 2008’de 10 iken bu sayının 2021’de 37’ye yükseldiğine ve büyükelçilerin çoğunun görevdeki ya da emekli generaller olduğuna dikkat çekiliyor.
Türkiye’yi cazip kılan faktörler
Peki Türkiye’nin Afrika’daki başarısının sırrı ne? Afrika ülkelerinin güvenlik politikalarında iş birliği yaptıkları ülkeleri çeşitlendirme çabaları ile Türkiye’nin savunma alanında kapasitesini artırarak dışa açılma stratejisini hayata geçirmesi aynı döneme denk geldi. İslamcı ayaklanmalar ve iç çatışmalarla mücadele eden ve savunma harcamalarını artıran Afrika ülkeleri için Türkiye’yi cazip kılan çeşitli faktörler bulunuyor.
İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’dan Etiyopyalı uzman Abel Abate Demissie, Türk yapımı silahların diğerlerine göre oldukça uygun fiyatlara satın alınabildiğine ve sevkiyatın daha hızlı bir şekilde gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. DW’ye konuşan Demissie, Ankara’nın siyasi koşullar ya da insan haklarının durumu gibi nedenlerle “bürokratik engeller” çıkarmadığına da işaret ediyor.
Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari’nin medya danışmanı, yaptığı bir açıklamada Türk savunma teknolojilerini överek Türk silahlarının ülkenin “terör yuvalarından ve eşkiyaların tehdidinden kurtulma çabalarını hızlandıracağını” söylemişti.
Türk İHA’ları niye bu kadar popüler?
Türkiye’nin Afrika ülkelerine yönelik savunma açılımında insansız hava araçları (İHA) önemli rol oynuyor. Afrika ülkelerinin alışveriş listesinde Türk zırhlı araçları, donanma ekipmanı ve piyade silahları da ilk sıralarda yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021’de Afrika gezisi sonrasında yaptığı bir açıklamada, “Afrika’da nereye gitsek herkes silahsız ve silahlı insansız hava araçlarını soruyor” demişti.
Şimdiye kadar Bayraktar İHA’larının halihazırda sevk edildiği ülkeler arasında Somali, Togo, Nijer, Nijerya ve Etiyopya da bulunuyor. Başka pek çok Afrika ülkesinin de sipariş verdiği Bayraktar İHA’ları için üç yıllık bekleme süresinin bulunduğu belirtiliyor.
Türk İHA ve SİHA’larının, İsrail ya da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yapımı ürünlere göre daha ucuz ve kullanımının daha kolay olmasının yanı sıra Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ’da çatışma alanında test edilmiş ve başarılı sonuç almış olması da cazibesini artırıyor. Bayraktar TB2’ler, son olarak Ukrayna’da da çok sayıda Rus tankını tahrip ederek uluslararası tanınırlığını artırdı.
Güvenliğe destek hizmetleri
Afrika ülkelerinin Türk savunma sanayisine ilgisi silahlarla sınırlı değil. Nijeryalı siyasi analist Ovigwe Eguegu, Türkiye’nin güvenliğe destek hizmetlerine de büyük talep olduğunu belirtiyor.
Özellikle Batı ve Doğu Afrika’da pek çok ülkeyle imzalanan güvenlik iş birliği anlaşmaları, kapsamı ülkeye göre değişmekle birlikte, kurumlar ve şirketler arasında personel değişiminden askeri eğitime çeşitli alanlara yayılıyor.
İlişkilerin en eskiye uzandığı Somali’de Türkiye’nin yurt dışındaki en büyük askeri üssü bulunuyor. Türk resmi verilerine göre Somali’nin 15 bin askerlik ordusunun üçte biri bu üste El Kaide bağlantılı terör örgütü Eş-Şebab’a karşı savaş için eğitildi.
Nijerya polisinin yanı sıra askeri personeli de Türkiye’de eğitimlere katılıyor.
Türkiye terörle mücadelenin sürdüğü Sahel bölgesinde de nüfuzunu artırıyor. Burkina Faso, Çad, Mali, Moritanya ve Nijer’den oluşan G5 Sahel Ortak Gücüne terörle mücadele için 2018’de 5 milyon dolarlık yardım yapan Türkiye, aradan geçen zamanda Nijer, Nijerya, Togo ve Senegal ile askeri iş birliği ve savunma anlaşmalarına imza attı.
Eguegu, Batı Afrika ülkelerinin Sahel bölgesi boyunca önemli güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya bulunduklarını belirterek geniş topraklarını kontrol altında tutamayan pek çok ülkenin güvenlik alanında desteğe ihtiyaç duyduğunu kaydediyor.
Eguegu, terörle mücadeledeki çatışma tecrübesi, çoğunluğu Müslüman bir ülke olması ve sömürgecilik geçmişinin bulunmaması nedeniyle Afrika ülkeleri nezdinde Türkiye’ye büyük güven duyulduğunu belirtiyor. Nijeryalı uzman, aynı zamanda NATO üyesi olması nedeniyle Afrika ülkelerinin Türkiye ile ilişkileri “düşük bir diplomatik maliyetle” geliştirebildiğine, yaptırım ya da diplomatik baskı riskinin düşük olduğuna işaret ediyor.
Erdoğan’ın Afrika gezileri
Eguegu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Afrikalı olmayan liderler arasında Afrika ülkelerini en çok ziyaret eden kişi olduğuna ve bir açıklamasında Türkiye’yi “Afro-Avrasya ülkesi” olarak nitelendirdiğine dikkat çekiyor ve bu yaklaşımın Türkiye’yi Afrika ülkeleri gözünde “oldukça tarafsız bir partner” haline getirdiğini belirtiyor.
Bunun sonucunda Türkiye, Rusya, Çin, Fransa ve ABD gibi geleneksel silah ihracatçılarının yanında güvenilir bir alternatif konumuna yükseldi.
Senegalli güvenlik uzmanı Aissatou Kante de Türkiye’nin 2021 yılında düzenlediği ve Afrikalı 16 devlet başkanı ile 100’den fazla bakanı ağırladığı Türkiye-Afrika Zirvesine işaret ederek Türkiye’nin Afrika kıtası açısından stratejik öneminin giderek arttığı değerlendirmesinde bulunuyor.
Ancak Kante, güvenlik ve savunma alanında iş birliğini çeşitlendirme stratejisi izleyen Afrika ülkelerinin, yabancı ülkelerle imzalanan savunma anlaşmalarının güvenlik krizleri karşısında tek çözüm olduğu yanılgısına kapılmaması uyarısında bulunuyor. Senegalli uzman, savunma anlaşmalarının yeniden canlanmasının Afrika ülkelerindeki askerileşme eğilimini artıracağı yönündeki artan endişelere işaret ediyor.
DW / KH,BÜ,BK