Prof. Dr. Ceylaner: “Türkiye’de Tahmini 2 Milyon Akdeniz Anemisi Taşıyıcısı Bulunuyor”
Akdeniz anemisi hastalığının belirtileri ve bulguları, hastalığın tipine ve ciddiyetine bağlı olarak değişebileceğini söyleyen Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Bazı Akdeniz anemisi hastaları nispeten daha hafif bulgular gösterebilirken, diğerleri ciddi semptomlar yaşayabilirler.
Akdeniz anemisi hastalığının belirtileri ve bulguları, hastalığın tipine ve ciddiyetine bağlı olarak değişebileceğini söyleyen Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Bazı Akdeniz anemisi hastaları nispeten daha hafif bulgular gösterebilirken, diğerleri ciddi semptomlar yaşayabilirler. Akdeniz anemisi hastalığının ortak belirtileri, yorgunluk ve halsizlik, soluk cilt ve mukozalar, nefes darlığı, kalp çarpıntısı veya hızlı kalp atışı, baş dönmesi veya baş ağrısı, iştah kaybı ve kilo kaybı, kemik ağrısı ve eklemlerde ağrı, sarılık (cildin ve gözlerin sararması) ve karaciğer ve dalak büyümesidir. Taşıyıcılarda bile hafif düzeyde anemi gözlenebilir” dedi.
Akdeniz anemisi (Talasemi) hastalığının genetik bir hastalık olduğunu ve anne-babadan kalıtım yoluyla çocuklara geçtiğini belirten İntergen Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi Kurucu Doktoru Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Akdeniz anemisi yani Talasemi hastalarında, kan hücreleri normalden daha küçük ve daha soluk renklidir. Bu hastalıkta ayrıca kırmızı kan hücrelerinin sayısı azalır ve bu da kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır. Hemoglobin, kanımızda oksijen taşıyan proteinlerin bir bileşenidir. Akdeniz anemisi, hemoglobin yapısındaki bir mutasyon nedeniyle ortaya çıkar ve hemoglobinin normal şekilde üretilememesine neden olur” dedi.
Prof. Dr. Serdar Ceylaner, Alfa ve Beta Akdeniz anemisi olmak üzere iki tipinin var olduğunu belirterek şunları ifade etti: “Alfa Akdeniz anemisi, alfa globin zincirlerinin eksikliğinden kaynaklanırken, Beta Akdeniz anemisi, beta globin zincirlerinin eksikliğinden kaynaklanır. Her iki hastalık da kalıtsal bir şekilde aktarılır. Türkiye, Akdeniz anemisi hastalığı ile mücadele etmek için birçok önlem almıştır. Bunlar arasında genetik danışmanlık, erken teşhis ve taşıyıcı taraması gibi programlar yer alır. Ancak, Akdeniz anemisi hala Türkiye’nin birçok bölgesinde yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Akdeniz anemisi, Türkiye’de genetik bir hastalık olarak yaygın olmasının nedeni, Türkiye’nin tarih boyunca farklı kültürlerin ve ırkların etkisi altında kalması ve taşıyıcıların sıtmaya dirençli olmasıdır. Bu etkileşimler, Akdeniz anemisi genlerinin yayılmasına neden olmuştur.
Türkiye’deki Akdeniz anemisi genetik ilişkisi, özellikle akraba evliliklerinin yaygın olduğu bölgelerde daha da belirgin hale gelir. Akraba evlilikleri, genetik hastalıkların yayılmasına neden olabilir, çünkü aynı ailelerdeki insanlar benzer genlere sahip olma olasılığı daha yüksektir. Türkiye’de Akdeniz anemisi sık görülen bir türü olan Beta Akdeniz anemisi nedeniyle yüzlerce çocuk her yıl hayatını kaybediyor. Türkiye’de tahmini 2 milyon taşıyıcı ve yaklaşık 5.000-7.000 Beta Akdeniz anemisi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Akdeniz anemisi hastalığı, erken teşhis edilip tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle, Akdeniz anemisi hastalığından şüphelenen kişilerin derhal bir sağlık uzmanına başvurması öneriyorum.”
Prof. Dr. Serdar Ceylaner, Akdeniz anemisi hastalığının azaltılması için aşağıdaki önlemleri sıraladı:
- Genetik danışmanlık: Akdeniz anemisi hastalığı, genetik bir hastalıktır ve kalıtsal özelliklerle ilgilidir. Bu nedenle, Akdeniz anemisi taşıyıcılığı riskinin değerlendirilmesi ve ailelerin genetik danışmanlık alması önemlidir. Genetik danışmanlık, akraba evliliği gibi risk faktörlerinin belirlenmesi ve hastalığın nasıl önlenebileceği konusunda bilgi verir.
- Tarama programları: Akdeniz anemisi hastalığı, bebeklik döneminde tespit edilebilir. Yenidoğan tarama programları, Akdeniz anemisi hastalığının erken teşhis edilmesini sağlar ve tedavi sürecinin daha erken başlatılmasına yardımcı olur.
- Düzenli kan bağışı: Akdeniz anemisi hastaları, kan nakli veya transfüzyon yoluyla tedavi edilirler. Bu nedenle, düzenli kan bağışı yapmak, Akdeniz anemisi hastalarının hayatta kalma şansını artırır. Ayrıca, kan bağışı yoluyla Akdeniz anemisi taşıyıcılığı olan bireylerin tespit edilmesi de mümkündür.
- Eğitim programları: Akdeniz anemisi hastalığı hakkında bilgi sahibi olmak, hastalığın önlenmesi ve kontrol altına alınması için önemlidir. Toplumda, özellikle akraba evliliği yoluyla Akdeniz anemisi hastalığının yaygın olduğu bölgelerde, eğitim programları düzenlenmeli ve bilgilendirici materyaller hazırlanmalıdır.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı