Demirtaş’ın çekilmesi Kürt siyasetini nasıl etkiler?
Demirtaş’ın HDP’ye yönelik eleştirileri ve aktif politikadan çekilmesi kararı Diyarbakır’da sürpriz karşılanmadı, ancak bölgenin kanaat önderleri, Kürt siyasetinin Türkiye toplumu ile bağının kesildiğini düşünüyor.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini geride bırakan Türkiye siyaseti, altı yıldan fazla süredir Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı konuşuyor.
Çarşamba günü yayımlanan bir makalesinde HDP’yi sert bir dille eleştiren Demirtaş, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği röportajda da aktif siyaseti bırakacağını açıkladı. Aktif politikayı “şu aşamada” bıraktığını ve ama HDP üyeliğinden istifa etmeyeceğini belirten Demirtaş, beş yıldır HDP’ye gönderdiği mesajlara karşılık alamadığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma talebinin de reddedildiğini vurguladı.
Demirtaş siyaseti gerçekten bıraktı mı?
Demirtaş’ın resmi Twitter hesabından paylaşılan mesajı ilk etapta siyaseti tamamen bırakacağı olarak değerlendirildi. Ancak röportajda Demirtaş’ın “şu aşamada” ifadesi açık bir kapı bıraktığı şeklinde yorumlandı. Siyaset bilimciler de bunun geçici bir çekilme olduğu ve Demirtaş gibi bir figürün gelecekte Kürt siyasetini tamamen terk etmeyeceği görüşünde.
Demirtaş ve HDP yönetimi arasında birtakım sorunlar olduğunun bilindiğine dikkat çeken Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Vahap Coşkun’a göre ancak iki taraf da bunu kamuoyu önünde tartışmaktan imtina ediyordu. Demirtaş’ın ilk defa 2023 seçimlerinden sonra HDP’yi ağır eleştiren bir yazı kaleme aldığını hatırlatan Coşkun, Demirtaş’ın sert mesajlarından sonra çekilmesinin sürpriz olarak karşılanmadığını ifade ediyor:
“Tamamen siyaseti bırakmış değil. Muhtemelen AK Parti ve Erdoğan’ın seçimleri kazanmasından sonra mevcut halinde çok büyük değişiklik olmayacağını düşünmüştür. Biraz daha geriye çekilmek, tabir-i ciazse biraz inzivaya çekilmek ve gelecek dönemin hazırlığını yapmak için biraz daha arka plana çekilme ihtiyacı hissetmiştir. Şartlar eğer ileride değişirse muhtemelen yeniden bir değerlendirme yapar ve siyasetin içerisinde tekrar aktif bir rol alır.”
Kürt seçmenden Demirtaş’a destek
Demirtaş’ın eleştirileri ve çekilme kararı Kürt siyasetinin merkezi konumundaki Diyarbakır’da da geniş yankı buldu. Seçim öncesinde siyasete ısınan iki milyon nüfuslu kentte seçim sonuçları ile birlikte insanlar, kameralara konuşmakta yeniden tereddüt yaşamaya başladı.
Kentin sokaklarında Demirtaş’ın eleştirilerini haksız bulanlar olsa da çoğunluk HDP’nin eski eş genel başkanına destek veriyor. Destekçileri Demirtaş’ın tutuklanmasından bu yana Kürt siyasetinin sahipsiz kaldığını düşünüyor. Diyarbakır’daki HDP’li seçmenler, TİP ile ittifak yapılmasına da kızgın. TİP’in Kürt siyasetinde 15 milletvekili kaybettirdiği savunuluyor.
“Kürt siyasetiyle Türkiye toplumunun bağı kesildi”
Selahattin Demirtaş ile HDP yönetimi arasında sorunlar olduğu uzun zamandır biliniyordu. Ancak yaşanan ihtilafa rağmen sık sık beraberlik mesajları veriliyor, tartışmalar kamuoyu önünde yapılmıyordu. Demirtaş’ın eleştirileri ile ilk kez kamuoyunun gündemine oturan tartışmalar ve çekilme kararının Kürt siyasetini nasıl etkileyeceği de merak konusu. Kürt siyasetini yakından takip eden Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi Başkanı Mesut Azizoğlu’na göre Demirtaş, farklı bir noktaya dikkat çekmeye çalıştı:
“2015 yılında yüzde 13 oy alan ve Türkiye siyasetinde belirleyici olan bir Kürt siyaseti vardı. Bugün ise Kürtlerin belirleyici rolünden uzak durularak seçim kazanılacak hale getirildi Kürtler. Bugün izlenen politikalar sonucu Kürt siyasetiyle Türkiye toplumunun bağı kesildi. Aslında Demirtaş’ın anlattığı bu tıkanmışlık haliyle ilgili yeni yöntemler bulmak, yeni arayışlar bulmak. Şu belli ki izlenen yöntem doğru değil. Zaten o da onu eleştiriyor. Bunların değişimiyle ilgili bir serzenişte bulunuyor.”
Selahattin Demirtaş kimdir?
1973 yılında Elazığ’ın Palu ilçesinde doğan Demirtaş, siyaset öncesi Diyarbakır’da serbest avukatlık ve İnsan Hakları Derneği yöneticiliği yaptı. Sivil toplum deneyiminin ardından zaten içinde bulunduğu Kürt siyasetinde resmi olarak yer alan Demirtaş, Barış ve Demokrasi Partisi ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanlığı yaptı. 4 Kasım 2016 günü tutuklanan Demirtaş 11 Şubat 2018’e kadar HDP’nin Eş Genel Başkanlığı görevini yürüttü.
Üç dönem milletvekilliği yapan Demirtaş halen Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. 2014 ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Demirtaş, çözüm sürecinde de aktif rol aldı. Hakkında Anayasa Mahkemesi ve AİHM tarafından verilen ihlal kararları bulunan Demirtaş halen Kobani dosyası ve birçok davadan yargılanıyor.
Başak Demirtaş: Selahattin beraat edecekken yargılanıyor
To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video
“Demirtaş sonrası HDP’de liderlik problemi kendini gösterdi”
Siyasi hayatı boyunca farklı bir görüntü çizen Demirtaş, Kürt siyaseti içinde Türkiye’deki seçmenlerin de üzerinde mutabık kaldığı bir isim oldu. 2015 seçimlerinden sonra Erdoğan’a yönelik söylediği “Seni başkan yaptırmayacağız” sözü yıllarca konuşulan Demirtaş, yenilenen İstanbul seçimlerinde de Kürt seçmenler üzerinde belirleyici rol oynadı. 2019’da yapılan ve İstanbul’da tekrarlanan yerel seçimler öncesinde PKK lideri Abdullah Öcalan Kürt seçmenin tarafsız kalması çağrısı yapmıştı. Buna karşılık Demirtaş ve HDP yönetimi ise İmamoğlu’nun desteklenmesi gerektiğini açıklamış, Kürt seçmenin çoğunluğu İmamoğlu’na oy vermişti.
Doç. Dr. Vahap Coşkun, Demirtaş ve HDP’nin genel başkanları arasında ciddi bir fark olduğunu düşünüyor. Demirtaş’ın diğer genel başkanlardan farklı olarak siyasal lider gibi davrandığına dikkat çeken Coşkun, “Toplumda karşılığı olan, karizmatik bir aktördü. Cezaevine girmesinden sonra HDP içerisinde zaten bir liderlik problemi kendini belli ediyordu. Demirtaş’ın geriye çekilmesinden sonra yani tamamıyla artık HDP siyasetine herhangi bir şekilde müdahil olmayacağını belirtmesinden sonra muhtemelen HDP içerisindeki liderlik problemi kendini bir şekilde daha derinleştirerek gösterecektir” öngörüsünde bulunuyor.
“HDP içinde tartışmaları tetikleyecektir”
Demirtaş’ın eleştirileri ve çekilme kararı, bölgedeki siyaset bilimciler tarafından HDP’nin yeniden yapılanması için bir çağrı ve seçim başarısızlığında sorumluluğu olanların da siyasetten çekilmesi olarak da okunuyor. Ancak bu çağrının yenilenme kararı alan HDP’de nasıl karşılık bulacağı henüz bilinmiyor. Doç. Dr. Vahap Coşkun ise HDP’nin bir yenilenme ihtiyacının seçimden sonra çok açık bir şekilde kendini gösterdiğini düşünüyor ve partide bu yönde ciddi bir tartışmanın başlayacağını ifade ediyor:
“HDP 2015’ten beri herhangi bir siyaset üretmedi. HDP’nin sürekli Türk soluyla yaptığı ittifakın ne getirdiği, ne götürdüğü ciddi bir şekilde sorgulanacak. Dolayısıyla Demirtaş’ın geri çekilmesi. Geri çekilirken de bütün bu eleştirilerini açık, net ve oldukça sert bir dille kaleme alması HDP içerisindeki bu tartışmaları, bu dönüşümleri tetikleyecektir diye düşünüyorum.”
“HDP’de yapısal bir problem var”
Demirtaş’ın açıklamalarında tartışılan noktalardan biri de Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olma önerisinin HDP yönetimince reddedilmesi. HDP Sözcüsü Ebru Günay düzenlediği basın toplantısında Demirtaş’ın adaylığının hukuki durumu nedeniyle değerlendirilmediğini, kendisinin de bir kadın aday önerisi olduğunu açıklamıştı. Peki Demirtaş ilk turda aday olsaydı gerçekten de muhalefet adına farklı bir sonuç alınabilir miydi?
Vahap Coşkun da HDP’nin aday çıkarmaması politikasının yanlış olduğunu düşünüyor ve Demirtaş’ın da bunda sorumluluğu olduğunu belirtiyor. “Kuşkusuz Demirtaş’ın adaylığı kitledeki motivasyonu artırabilirdi. Ancak benim görebildiğim kadarıyla HDP’deki sorun kişisel sorunları aşmış durumda” diyen Coşkun, HDP’de yaşanan yapısal sorunlara işaret ediyor. Demirtaş’ın söylediği gibi HDP’de açık bir parti içi demokrasi problemi olduğunu savunan Coşkun, değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:
“İttifak siyaseti, adayların belirlenmesi, merkezin yerelin hassasiyetlerine herhangi bir anlam atfetmemesi ayrı ayrı problem alanları. Dolayısıyla HDP yüzde 13’lerden yüzde 8 bandına düşmüşse bu sadece Demirtaş’ın aday olup olmamasıyla açıklayabileceğimiz bir durum değil. Burada çok daha derin, çok daha yapısal bir problem var. HDP artık büyüyen, daha fazla umut vaat eden bir parti kimliğini kaybetti. Küçülen bir parti durumuna düştü ve bu çok ciddi bir tehlike.”
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?