17 Ağustos depremi: Sorumlular az cezalarla kurtuldu
17 Ağustos depreminde yıkılan binaların sorumluları az cezalarla kurtulmuştu. Hukukçular, 6 Şubat depremleriyle ilgili yargılamalarda sorumluların olması gereken cezaları alması konusunda uyarıyor.
Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara depreminin üzerinden 24 yıl geçti. Kandilli Rasathanesi’ne göre saat 03:02’de yaşanan 7,8 büyüklüğündeki deprem, Kocaeli’nin yanı sıra ölüm ve yıkımlarla birlikte İstanbul, Sakarya, Yalova, Bolu, Zonguldak, Eskişehir ve Bursa illerini etkiledi. TBMM’nin raporuna göre, depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Ayrıca 505 kişi ise sakat kaldı.
Deprem sonrası 364 bin 905 konutta ise hasar tespit edildi. Bunlardan 96 bin 796 ev ve 15 bin 939 işyeri yıkık-ağır hasarlı olarak kayıtlara geçti. Hasarlı ve yıkılan binaların önemli bir kısmı söz konusu yapıların inşaatındaki eksikliklerden kaynaklanmıştı. Bu nedenle 3 binden fazla kişi depremdeki yıkımlar nedeniyle hakim karşısına çıktı. Ancak depreme ilişkin yargılanmalarda sanıklar az cezalarla kurtuldu.
Bu durum, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle bağlantılı beklenen yargılamaların nasıl olacağını akıllara getirdi. İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, sorumlu kamu görevlilerinin sorumluluklarının sorgulanmasında bir direnç oluştuğunu söylerken soruşturmaların hızlanmasını isteyen Kahramanmaraş Baro Başkanı Muhammed Burak Gül ise bu kez adaletin yerini bulması gerektiğinin altını çiziyor.
17 Ağustos depremine ilişkin yargılamalar nasıl sonuçlandı?
İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç’ın yazdığı Deprem Hukuku adlı kitapta yer alan verilere göre 1999 depremi sonrasında Yalova, Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Bursa’da toplam 2 bin 435 dosya açıldı. Bu dosyalarda 3 bin 649 kişi yargılandı, 537 kişi tutuklandı. Yargılamalar sonrasında bin 762 davada karar verilirken 525 kişi de mahkûm edildi.
Yalova’da 286 kişinin yargılandığı 119 dava sonucunda 210 kişi hakkında en çok 2 yıl 6’şar ay hapis cezası verildi. Düzce’de karara bağlanan 708 davada 288 kişi 10’ar ay, 13 sanık da 1 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Depremin en fazla yıkıma yol açtığı Kocaeli’nde ise 995 davada 3 bin 632 kişi yargılandı. Karara çıkan 935 davada en az 1 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. 14 kişi ise 5’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Depremin tartışılan ismi Yalovalı Veli Göçer
Ancak bu davaların bir bölümü “Rahşan Affı” olarak nitelendirilen Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası uyarınca af kapsamına girdi. Yargılanan sanıklar arasında en bilineni müteahhit Veli Göçer oldu. Yalova’nın Çınarçık ilçesinde inşa ettiği binalar çöken Göçer, 198 kişinin ölümüne neden olmak suçundan Konya’da 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yaklaşık 7,5 yıl cezaevinde yattıktan sonra 2011 yılında tahliye edilen Göçer, bir süre sonra yeniden inşaat işine döndü. Göçer’in ortağı İsmet Kösebalan da benzer cezayı aldı, ancak Kösebalan cezaevinde hayatını kaybetti.
17 Ağustos yargılamalarındaki birçok davada müteahhitler düşük cezalarla kurtuldu. Örneğin Kocaeli’nde toplamda 19 kişinin öldüğü apartmanla ilgili müteahhit aleyhine açılan davada 2 yıl 6 ay hapis cezası kararı verildi. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın gerekçesi “Binanın yüklenicisi ile ruhsat sahibi aleyhine nizam, emir ve kaidelere riayetsizlik neticesi birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçu oldu. Yüklenici aleyhinde açılan tazminat davasında ise 9 bin TL manevi tazminat kararı verildi. Kararda 3/8 oranında kusurlu bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi ise yine kayıpların olduğu Nil Ailesi’ne 9 bin TL tazminat ödedi. 2013 yılında bu karar onandı.
6 Şubat depremi yargılamaları nasıl olacak?
17 Ağustos depreminde yargının kötü sınav vermesi, 6 Şubat depremiyle ilgili yargılamalar konusunda kaygı uyandırıyor.
İstanbul Barosu yönetiminde 2002-2006 yılları arasında da yer alan Avukat Filiz Saraç, deprem davalarını yakından takip eden bir isim. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, afetlerin önlenmesinde denetimin önemli olduğunu belirterek “Denetimsizlik sonucu doğan zararın sorumlularının belirlenmesi ve yargı önüne çıkarılabilmesi ise sorumlular zincirindeki tüm görevlilerin görev ve yetki sorumluluklarının bilincinde olması açısından önemlidir. Hukuk devletinin gereğidir” dedi.
Saraç, afetlerin nedenleri tespit edilirkençoğu kere afete neden olan kurum ya da kuruluşların ve kamu görevlilerinin kusurlarını, yani beşeri nedenleri sorgulatmamaya yönelik bir direnç oluştuğuna dikkat çekti. 4483 sayılı Kamu Görevlilerinin Soruşturulmasına ilişkin yasa kapsamında “işleme konulmama” veya “soruşturmalara izin verilmeme” şeklinde kararlar çıktığını anımsatan Filiz Saraç, kimi zaman da eksik soruşturmalar nedeni ile itirazlar sonucunda soruşturma izinlerinin kaldırıldığını kaydetti.
Bu nedenle afetler sonucunda yaşam hakkının ihlal edildiği hallerde, gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) usulü boyutunun ihlal edildiğine ilişkin verdiği hak ihlal kararları bulunduğunu anımsatan Saraç, şunları kaydetti:
“Ülkemizin son dönemde tüm yetkileri tek elde toplayan sistemin, afetin sorgulanmasının kamu görevlileri kısmında yargının da bağımsız ve etkin soruşturmalar yapmasına ilişkin sorunlarını daha da ağırlaştıracağı açıktır.”
Baro Başkanı Gül: Soruşturmalar hızlanmalı
6 Şubat depremlerinin merkezi Kahramanmaraş’ın Baro Başkanı Muhammed Burak Gül, kentte 13 bine yakın kişinin öldüğüne,107 kişinin ise halen kayıp olduğuna işaret ediyor. Can kaybının olduğu binalardan 697’sine ilişkin soruşturmaların sürdüğünü belirten Gül, “Bu soruşturmaların hızlanmasını talep ediyoruz. Bunu Bakanlığa da ilettik. Bazı bilirkişi raporları geldi. Adli tatilden sonra süreç hızlanır ve ilk davalar açılır” dedi.
1999 depreminin 6 Şubat için örnek oluşturmadığını düşünen Gül, “Ancak Elazığ ve İzmir depremlerinde yargının tecrübesi oluştu. Yargıtay da bu kararları onadı. Bilinçli taksir suçu öngörülüyor” diye konuştu. Depremde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin de soruşturulması gerektiğini söyleyen Gül, bu kişilerle ilgili soruşturma izin sürecinin işletildiğini belirterek “Belediyelerle ilgili süreç var. Yetersiz kalan AFAD meselesi. İmarla ilgili konular. Örneğin 7 katlı yere ek 4 kat daha verilmiş. Bunlar bariz sorumluluk doğurur” dedi.
Deprem bölgesinde başta Kahramanmaraş olmak üzere adliyelerde hâkim, savcı ve mahkeme sayısının artırıldığını belirten Gül, “17 Ağustos depreminde yargılamalar yeterli yapılmadı. Soruşturmaların adil yürütülmediği iddiaları oldu. Acı tecrübeler yaşandı. Ancak Elazığ, Van ve İzmir’deki tecrübelerin bu sürece olumlu etkisi olur diye düşünüyoruz. Hatalı süreçler bu sefer işletilmesin. En büyük hassasiyetimiz adaletin tesis edilmesi, soruşturmaların hızlanması” ifadelerini kullandı.
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?