ABD ve Türkiye arasında “önce sen” mücadelesi
Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onay süreci ABD ve Türkiye ilişkilerinde gerilimi tırmandıyor. Ankara’nın F-16 beklentisi nedeniyle iki başkent arasında “önce sen” mücadelesi yaşanıyor.
Ankara-Washington hattında dikkatler, önümüzdeki haftalarda İsveç’in NATO üyeliği ve F-16 satışıkonusunda atılması muhtemel kritik adımlara çevrildi.
Bu adımlar, ABD-Türkiye ilişkilerinin akıbetini belirleyecek öneme sahip bir eşik olarak görülüyor. Uzmanlara göre ya bir tren kazası yaşanmadan bu eşik geçilecek ya da zaten kötü olan ilişkiler, sonuçları öngörülemez yeni bir gerilim sürecine girilecek.
Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, stratejik çerçevesini artık büyük ölçüde yitiren iki ülke ilişkilerinin hiç olmadığı kadar kırılgan olduğuna işaret etti.
Geçen hafta Washington’da bulunan ve görüşmelerinden edindiği gözlemlerini DW Türkçe ile paylaşan Ünlühisarcıklı, “ABD-Türkiye ilişkilerinde gerginlik had safhada ama kısa vadeli çıkarlar gereği olsa da her iki tarafın birbirine ihtiyacı var. İleride hangi konularda birbirlerine ihtiyaç duyabileceklerini kestiremedikleri için de ilişkiyi koparmaktan kaçınıyorlar” dedi.
Ankara ABD’den somut adım bekliyor
Biden yönetimi, Türk hükümetinin Batılı müttefiklerine verdiği sözü “daha fazla gecikme olmadan” yerine getirmesini, TBMM’de İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması için gereğinin yapılmasını istiyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 28-29 Kasım’da Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı sırasında mevkidaşlarına İsveç’in üyeliği ile ilgili onay sürecini “birkaç hafta içinde” tamamlayacaklarını söylediği duyurulmuştu.
Ancak Ankara, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması karşılığında Biden yönetiminin de Türkiye’nin F-16 taleplerine yeşil ışık yakılmasını sağlayacak somut bir adım atmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç gün önce yaptığı açıklamada, kendisinin İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü TBMM’ye sevk ederek görevini yerine getirdiğini, bunun karşılığında da ABD’den F-16’lar konusunda beklentileri olduğunu söyledi.
Erdoğan, ABD’li muhataplarına “Ben Cumhurbaşkanı olarak görevimi yaptım ama sizlerden de bir şey bekliyorum. Sizler de eş zamanlı olarak bu konuda kongrenizden bunu geçirin, beraberce eş zamanlı olarak bu adımları atalım” mesajını ilettiklerini açıkladı.
Ankara, Washington’a bu sayede TBMM’de İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün onaylanmasına daha güçlü bir destek olacağını söylüyor.
“Karşılıklı güvensizliğin ete kemiğe bürünmüş hali”
“Türkiye’nin F-16 talebiyle İsveç’in NATO üyeliği arasında artık belli ki bir illiyet bağının var olduğu çok açık” diyen GMF Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, bunu uzun süre reddeden Washington ve Ankara’nın artık bunu çok da gizlemeye çalışmadıklarını kaydetti.
Ünlühisarcıklı, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine “önce sen” demesinin gerisinde yatan nedenler için de “güvensizliğin ete kemiğe bürünmüş hali” nitelendirmesini yaparak “Her iki ülke yönetimleri aslında bu sorunu çözmek istiyor ama her iki taraf da birbirlerinin parlamentolarına, kongresine güvenmiyor” diye konuştu.
“Peki Erdoğan’ın ‘eş zamanlı adımlar’ ısrarı karşılanabilir mi?” sorusunu yanıtlayan Ünlühisarcıklı, gerçekten istendiği takdirde her iki tarafın bir “senkronizasyon modeli” üzerinde mutabık kalabileceklerine işaret etti. Ünlühisarcıklı, bu modele şu sözlerle açıklık getirdi:
“İsveç’in NATO’ya katılım protokolü TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan geçtikten sonra TBMM Genel Kurulu’na sevk edilir. Bunun karşılığında ABD Dışişleri Bakanlığı da F-16 satışı için ABD Kongresi’ne resmi bildirimde bulunabilir. Kongre’nin bu satışa yönelik 15 günlük itiraz süresi var. Bu sürenin bitimine yakın, yani itiraz olmayacağının neredeyse kesinleşmesi durumunda da İsveç’in NATO’ya Katılım Protokolü TBMM Genel Kurul’na getirilerek oylamaya sunulur. Ama bence bütün bunlara gerçekten de gerek yok ama çok isteniyorsa da çözüm yolları bulunabilir.”
Ankara ile Washington hattındaki güven bunalımı o kadar büyük ki her iki taraf da bu takvimin bu şekilde işleyip işlemeyeceğinden çok da emin değil.
İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi TBMM’de reddedilme ihtimali çok düşük olarak görülse de mevcut.
ABD’ye Irak’ı işgal amacıyla Türkiye topraklarında asker konuşlandırma izni vermesini düzenleyen hükümet tezkeresi 1 Mart 2003 tarihinde TBMM’de reddedilmişti. İki ülke arasında yürütülen ve dönemin ABD Başkanı George Bush’un Türk tarafını “at pazarlığı yapmakla” suçladığı müzakerelere rağmen tezkerenin reddedilmesi, Ankara-Washington hattında büyük krize yol açmıştı.
Erdoğan’a kızgınlık büyüyor
Gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendiren Amerikalı uzman Nicholas Danforth, Erdoğan’ın Washington’da İsveç’in üyeliği konusunda harekete geçmeye hazırlandığı yönünde güçlü bir beklenti yarattığına işaret etti. Danforth, “TBMM’den onay çıkmadığı takdirde, ABD’den çok daha büyük bir öfkeyle karşılaşması mümkün” tahmininde bulundu.
Atina merkezli Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) uzmanı Danforth, çok daha büyük bir öfkenin ne tür sonuçlar doğurabileceği konusunda ise “Kongre, Ankara’ya baskı yapmak için daha fazla yol aramaya başlayacaktır ve bu konuda fikir vermeye çok hevesli olan pek çok insan da var” diye konuştu.
NATO’nun yeni üyelerin ittifaka katılmasıyla genişleyebilmesi için Türkiye’nin de onayına ihtiyaç duyması Erdoğan’ın elini güçlendirdi. Ancak Batılı diplomatlara göre, NATO ittifakı için büyük stratejik öneme sahip konularda bunu başka dış politika kazanımları için bir koz olarak kullanmaya yönelmesi, Ankara’ya duyulan güvensizliği derinleştirirken Erdoğan’a da kızgınlığı artırıyor.
“Gazze’de savaş, süreci daha da zora soktu”
Ankara ve Washington’da İsveç ve F-16 konularında atılması muhtemel adımların Gazze savaşı nedeniyle çok daha zora girdiğini de söyleyen Danforth, “Türkiye’de çok daha fazla kamuoyu öfkesi ve ABD Kongresi’nde çok daha fazla Türkiye karşıtı öfke var. Tarafların bu adımları atması, bunların zamanlaması bir nebze de güven gerektiriyor ancak bu da son zamanlarda pek yok” diye konuştu.
Bu arada İsveç’in NATO’ya üyeliği TBMM’de onaylansa da ABD Kongresi’nden son anda F-16 satışlarını önleyecek bir itiraz gelmeyeceğinin de bir garantisi yok. Uzmanlar, Türkiye’de nasıl 1 Mart tezkeresi reddedildiyse ABD Kongresi’nde de benzer bir hamle olabileceği ihtimalini dışlamıyor.
ABD Türkiye’yi pas geçip Yunanistan’a yeşil ışık yakabilir
Türkiye, ABD’den 40 adet yeni model F-16 savaş uçağı, mevcut filonun yenilenmesi için de 79 adet modernizasyon kiti satın almak istiyor. Ankara’nın talepleri içinde ayrıca 900 havadan havaya füze ve 800 bomba da bulunuyor.
Son yıllarda Türkiye ile ilişkilerinde büyük gerilimler yaşayan Yunanistan da ABD’den 40 adet F-35 satın almak istiyor.
Biden yönetimi, Kongre’ye Türkiye’ye F-16’ların, Yunanistan’a da F-35’lerin satış bildirimlerini aynı anda yapmayı, bunu da NATO’nun güney kanadındaki müttefiklerini Rusya’ya karşı güçlendirme paketi olarak sunmayı planlıyor. Böylelikle de Kongre’de, Türkiye’ye silah satışlarına itirazların da önüne kesmeyi hedefliyor.
Washington, Türkiye ve Yunanistan’a Rusya tehdidinin arttığı bir dönemde ittifakı zayıflatacak hamlelerden kaçınma, iki ülke ilişkilerindeki sorunları diyalog yoluyla çözüme kavuşturma mesajını vermişti. Taraflar da son dönemde bu yönde somut adımlar attı. Hatta Erdoğan, geçen hafta “Benim için bitmiştir” dediği Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis ile Atina’daTürkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısına başkanlık etti.
Nicholas Danforth, “Erdoğan şüphesiz ki Yunanistan ile yakınlaşmanın Kongre bakımından işini kolaylaştıracağını umuyor. Ve bu gerçekten de yardımcı olabilir. Ancak günün sonunda İsveç’in NATO üyeliğinin de onaylanmasını sağlamak zorunda” dedi.
Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamayı sürüncemede bırakmaya devam etmesi halinde, Biden yönetiminin Ankara’nın F-16 talebini çekmecede tutarak sadece Yunanistan’a F-35 satışına yeşil ışık yakmak için harekete geçme ihtimali bulunuyor. Bu, son yıllarda Washington-Atina hattında güçlenen askeri ve stratejik ilişkilerden rahatsız olan, Biden yönetimini Türkiye ile Yunanistan arasındaki denge politikasını terk etmekle eleştiren Ankara üzerinde soğuk duş etkisi yaratabilir.
Yeni bir gerilim Türkiye ekonomisini de zora sokabilir
Türk-Amerikan ilişkilerinde yeniden tansiyonun yükselmesi, Türkiye ekonomisini de etkileyebilecek bir potansiyele sahip.
GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, Türkiye’nin Mayıs ayındaki seçimlerden sonra özellikle Batı ile ilişkilerini düzeltmeyi hedefleyen bir politika uygulamaya başladığını anımsatırken “Bunun Türk ekonomisinde yaşanan güçlüklerle ilişkisi çok aşikar” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiye’ye yurtdışından para getirebilmek için olağanüstü bir çaba harcamakta olduğuna işaret eden Ünlühisarcıklı, değerlendirmesini “Bunun için de Türkiye’nin dış politika risklerini düşürmesi gerekiyor… Kanımca kapı hâlâ açık” sözleriyle tamamladı.
Erdoğan Macaristan ziyaretine hazırlanıyor
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti sonrasında, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmek üzere Aralık ayında Washington’a gidebileceği belirtiliyordu. Artık bu ziyaretten söz edilmiyor.
Ağustos ayında Budapeşte’ye günübirlik bir ziyaret gerçekleştiren Erdoğan’ın 18 Aralık’ta yeniden Macaristan’ı ziyaret edecek olması dikkat çekiyor.
Türkiye ile birlikte İsveç’in NATO üyeliğini henüz onaylamamış olan diğer bir ittifak üyesi ülke de Macaristan. Erdoğan ile çok yakın bir diyaloğu bulunan Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın son günlerde diğer AB üyesi ülkelerle ilişkileri de gerginliklere sahne oluyor.
Erdoğan, Atina ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, önce Yunanistan ardından da Macaristan’ı ziyaret edeceğine dikkat çekmiş, “Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde komşularımızdan başlayarak bölge ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendireceğiz” demişti.
DW Türkçe’ye engelsiz nasıl erişebilirim?