ÇEDES kapsamında Filistin için “boykot eğitimi”
ÇEDES projesi kapsamında ortaokullara siyaset de girdi. Proje kapsamında “Filistin için boykot ürünleri tanıtımı” yapılıyor ve öğrencilerden bu ürünleri boykot etmesi isteniyor.
Cami ziyaretleri, mezarlık temizleme, hayır için şeker ve tespih dağıtma, Kudüs konferansları, Filistin için İsrail boykot ürünleri tanıtımı… Bunlar eğitimde son dönemin en çok tartışılan konularından biri olan ÇEDES projesi kapsamında öğrencilerin karşı karşıya kaldığı uygulamalardan sadece birkaçı.
Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ortak yürüttüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” adlı ÇEDES Projesi, imam ve vaizlerin okullarda “manevi danışmanlar” adı altında görev almasının önünü açarken proje kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler de tartışma konusu.
Kamuya açık kaynaklarda yer alan bilgilere göre ÇEDES kapsamında ortaokullarda Filistin için boykot ürünleri tanıtımı yapılıyor ve öğrencilerden bu ürünleri boykot etmesi isteniyor.
Boykot ürünlerine çarpı
Örneğin Elazığ’da bir ortaokulda yerli ürünler ve boykot edilmesi gereken ürün ve markaların yer aldığı büyük bir pano hazırlandı ve okula asıldı. “Boykotta biz de varız” sloganıyla asılan panoda “yerli,” “yabancı” ve “dünyayı sömüren dev şirketler” kategorileri yer alırken boykot edilmesi gereken ürünlerin üzerinde çarpı işareti yer alıyor.
Edirne’deki bir ortaokulda da ÇEDES projesi kapsamında boykot ürünlerine ilişkin sunum yapıldı. Okul tarafından yapılan paylaşımda öğrencilerle boykot ürünlerinin incelendiği ve ‘Filistinli kardeşlerimiz için neler yapabiliriz’ üzerine konuşulduğu belirtiliyor.
Söz konusu uygulamalarla iktidar politikaları üzerinden ortaokullara siyaset sokulduğu izlenimi oluşuyor. Uzmanlara göre bu tarz uygulamalar söz konusu ürünleri kullanan ya da kullanmayan çocuklar arasında kamplaşmalara yol açabilir.
Proje kapsamında düzenlenen Filistin temalı söyleşiler ya da “Kudüs ve Değerlerimiz” ve “Dünden Bugüne Kudüs” adı altında çok sayıda konferans da var. Bu söyleşi ve konferansları verenlerin tamamının pedagojik formasyon eğitimi alıp almadığı belirsiz.
İstanbul Esenyurt İmam Hatip Ortaokulu’nda ise İsrail-Filistin savaşının ortasında dünyaya gelmiş 11 yaşında bir kız çocuğunun hikayesini anlatan “Kule” adlı animasyon film izletilmişti. Film için belirlenen yaş sınırı 13 iken ortaokulda 10-13 yaş arası çocuklar bulunuyor.
ÇEDES projesi kapsamında merhamet, hoşgörü, iyilik, hayvan sevgisi, yaşlılara saygı gibi konular da işlenirken bu başlıkların dini referanslar üzerinden anlatılması dikkat çekiyor.
“Hayır” için tespit dağıtımı
İstanbul Bağcılar’da da Akyiğit Ortaokul öğrencileri, merhamet ve yardımseverlik konusunun işlendiği ÇEDES projesi kapsamında “Hayır yapıyoruz” diyerek tespih ve şeker dağıttı, vatandaşlara üzerinde hadisler ve ayetlerin yer aldığı notlar verdi.
ÇEDES Projesi için imzalanan protokole göre projenin amacı; “Öğrencilerin ‘millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler olmaları, ayrıca çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi kendi yaşantılarında inşa etmiş bireyler olarak yetiştirilmelerine katkı” şeklinde tanımlanıyor.
Gündeme tek tek geliyor
Projenin kaç okulda, camide veya gençlik merkezinde uygulandığı, hangi etkinliklerin yapıldığı ve bu etkinliklerdeki denetimlerin yapılıp yapılmadığına dair ise sendikalarda bir veri yok. Millî Eğitim Bakanlığınca da hangi çalışmaların yapıldığına dair net veri paylaşılmıyor. ÇEDES projesi kapsamında gerçekleşen etkinlikler, tek tek paylaşıldıkça kamuoyunun gündemine geliyor ve tepki çekiyor.
Hafta içinde Kocaeli Karamürsel Anaokulunda cami imamının çocuklara sunum yaptığı ortaya çıkmıştı. Din görevlilerinin anaokullarına kadar girmesi tepkiye yol açtı.
Birgün‘ün haberine göre Karamürsel Ulu Camii İmamı Osman Akbaş dersin ardından anaokulu öğrencilerine ikramda bulunurken okul müdürü bunu ’10-15 dakikalık bir etkinlik’ diye savundu. Cumhuriyet‘in haberine göre ise Bağlar Camisi müezzin kayyımı Mirza Koçak, Kocatepe Ortaokulu’nda öğrencilere “insan hakları” konulu sunum gerçekleştirdi. Proje kapsamında ayrıca Tekirdağ, Batman ve Niğde’de öğrencilere cami, Muğla’da mezarlık temizliği yaptırılması kamuoyunun tepkisini çeken uygulamalar arasında yer aldı.
Bakanlıktan yanıt yok
DW Türkçe, Milli Eğitim Bakanlığına, “ÇEDES’in kamuoyunda paylaşılan çeşitli uygulamaları arasında yer alan cami ziyaretleri, mezarlık temizleme, hayır için şeker ve tespih dağıtma, Kudüs konferansları, Filistin boykot ürünleri tanıtımı gibi uygulamaların, projenin ana temasıyla bağdaşıp bağdaşmadığı ve çocuk hakları açısından ne ifade ettiği; okullarda görev alan din görevlilerinin pedagojik formasyon eğitimi bulunup bulunmadığı; imam ve vaizlerin okullarda görev almasının laik temelli eğitim politikasına uygun olup olmadığı”na dair sorular yöneltti. Bakanlık, DW Türkçe’nin sorularına yanıt vermedi.
Din görevlilerinin okulda eğitim vermesine tepki
To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video
ÇEDES projesi, Eğitim Sen ve Eğitim İş’in aralarında olduğu sendikalar, kadın ve çocuk hakları üzerine çalışan sivil toplum kuruluşları tarafından laik temelli eğitim anlayışıyla bağdaşmadığı, pedagojik formasyonu bulunmayan Diyanet görevlileri tarafından çocuklara eğitim verildiği ve öğretmenlik mesleğini değersizleştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Proje hakkında Eğitim Sen ve Eğitim-İş sendikalarının protokolün iptali için açtığı davalar da bulunuyor.
Proje kapsamında eğitimlere katılmak için velilerin onay vermesi koşulu bulunurken sendikalar, gönüllü denilen uygulamaların toplum ya da yönetim baskısıyla zaman içinde zorunlu hale geldiğine dikkat çekerken eğitimden sorumlu bir bakanlığın görevini başka kuruluşlara devretmesini de sorunlu buluyor.
“Anayasa’ya göre eğitim laik temelli yapılmalı”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, iktidarın “Cumhuriyet karşıtlığının” ve “laiklikle hesaplaşması”nın son örneklerinden biri olarak değerlendirdiği ÇEDES projesiyle öğretmenlik mesleğinin de aşağılandığı görüşünde.
DW Türkçe’ye konuşan Özbay, değerler eğitiminin zaten öğretmenin görevi olduğunu vurgulayarak “Örneğin adaletli davranmak. Gidip de hukuk fakültesinden dekan getiremezsin. Adaleti öğretmen anlatır. Sevgiyi, eşitliği, hakları öğretmeni anlatır. Bu öğretmenin görevidir. Ama ne yapıyor şimdi? Diyor ki din görevlisi gelecek. Bu da öğretmene hakaret” diyor.
Kadem Özbay, Anayasa’ya göre eğitimin laik temelli yapılması gerektiğini belirterek veliler ve öğretmenlere eğitim hakkını engelleyen bu uygulamalara izin vermemeleri yönünde çağrı yapıyor.
ÇEDES projesine karşı change.org internet sitesinde de “Laik, bilimsel, kamusal eğitim talep ediyoruz” başlıklı imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya şimdiye dek yaklaşık 26 binden fazla imza atıldı.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?