Yargıda Can Atalay satrancı: Şimdi ne olacak?
Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararına ikinci kez uymamasının ardından hukukular iki sorunun yanıtını arıyor. Alican Uludağ’ın haberi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’a ilişkin ikinci hak ihlali kararını da uygulamaması üzerine Atalay’ın avukatları üçüncü kez AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Avukatlar, hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin hem de 3. Ceza Dairesinin kararlarına ilişkin ayrı ayrı başvuru yaptı.
Yargıtay’ın ikinci kez AYM kararına uymamasının ardından iki sorunun yanıtı aranıyor: Can Atalay’ın vekilliğinin düşüp düşmeyeceği ve AYM’nin ihlal kararının nasıl uygulanacağı.
Hukukçular, Yargıtay kararının bir suç teşkil ettiğine ve bir emsal oluşturma riskine de dikkat çekiyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay’ın planlı, bilinçli ve kurgulanan bir krizin aktörü haline geldiği, Atalay’a yapılanın “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu” olduğu görüşünde. İnsan hakları hukukçusu Avukat Kerem Altıparmak da Yargıtay’ın bu yorumuyla artık diğer bütün mahkemelerin AYM kararlarına uymamasının önünü açabileceğini düşünüyor.
AYM ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında 25 Ekim’deki ilk ihlal kararının ardından başlayan kriz, ikinci ihlal kararının uygulanmamasıyla yeni bir boyut kazanmış, 3. Ceza Dairesi Atalay kararına “hukuku değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği” gerekçesiyle uymamıştı.
Atalay’ın vekilliği düşecek mi?
Yargıtay, Atalay’ın mahkûmiyet hükmünün 28 Eylül’de onandığını ve bu nedenle “anayasal zorunluluk gereği” Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiğini belirterek kararın bir örneğini TBMM’ye gönderdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ilk ihlal kararı sürecinde Atalay hakkındaki mahkûmiyet kararını TBMM Genel Kurul gündemine getirmemişti. Atalay’ın vekilliğinin düşmesi için onama kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunması gerekiyor. İstanbul’da dün bir açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “kesinleşmiş bir hüküm söz konusu” olduğunu belirterek “Bu kesin hüküm de şu an TBMM’de. TBMM de kendi gündemine hâkim, hep beraber süreci göreceğiz” dedi.
Onama kararının TBMM’de okunmasıyla Atalay’ın vekilliğinin düşmesi halinde bunun geri dönüşü mümkün. Daha önce aldığı mahkûmiyet hükmü kesinleşen dönemin HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun da TBMM’de vekilliği düşürülmüştü. Ancak AYM’nin hak ihlali kararının ardından bu karar TBMM Genel Kurulu’nda okunmuş ve Gergerlioğlu yeniden vekillik sıfatı kazanmıştı.
AYM’nin kararı nasıl uygulanabilir?
Can Atalay krizindeyanıtı aranan ikinci soru ise AYM’nin ihlal kararının nasıl uygulanacağı. Can Atalay’ın avukatları, bu konuda iki yol izleme kararı aldı. Bu kapsamda avukatlar ilk olarak dün AYM’ye iki ayrı bireysel başvuruda bulundu. Bu başvurulardan birincisi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Atalay’a ilişkin ihlal kararına bakmayıp dosyayı Yargıtay’a göndermesine ilişkin kararına karşı oldu. Avukatlar, bu yolla AYM’den çıkacak yeni ihlal kararıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni karar vermeye zorlamayı planlıyor. Atalay’ın avukatlarının ikinci başvurusu ise Yargıtay 3. Ceza Dairesinin ikinci ihlal kararına uymamasına yönelik kararına yönelik yapıldı.
Diğer yandan Can Atalay cephesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunmayı da tartışıyor. Henüz hazırlıkları tamamlanmayan başvurunun önümüzdeki günlerde yapılması planlanıyor. Daha önce tutuklu Zaman gazetesi yazarları Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında da AYM’nin verdiği hak ihlali kararları uygulanmamıştı. Bu süreçte avukatları, AİHM’e başvurmuş ve Strasbourg’dan da ihlal kararı çıkarmışlardı.
“İç hukuk yolu tükendi, tek seçenek AİHM”
Ancak bazı hukukçular, artık AYM kararlarının uygulanmaması nedeniyle etkili bir iç hukuk yolu olmadığını belirterek bu konuda Atalay’ın doğrudan AİHM’e gitmesi yönünde de görüş dile getirdi.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, AYM yolunun işlemediğine işaret ederek “Bir insan hakları davasında işlemeyen yollar denendi, iki karar alındı, icra edilmedi, iç hukuk yolları bitti. Demek ki burada karar icra edilemiyor. Bu takdirde AİHM’e gitmeleri lazım” diyor. Ancak AİHM’in de verdikleri kararların uygulanmadığını belirten Boyunsuz, buna karşılık Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi eliyle bu kararların icra edilmeye çalışılabileceğini kaydetti.
İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak da benzer görüşte. Artık yalnızca Can Atalay’ın değil, benzer durumdaki milletvekillerinin de doğrudan AİHM’e başvurabileceğini kaydeden Altıparmak, “Bundan sonra herhangi bir milletvekili, milletvekili seçilmeden önce başlanılan soruşturmanın devamıyla ilgili bir başvuru yapacaksa, AYM’nin artık etkili bir hukuk yolu olmadığını söyleyerek AİHM gidebilir. Şu anda Can Atalay da bir AİHM başvurusu yapabilir. Daha önce Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararları uygulanmayınca onlar AİHM başvurusu yapmışlardı. AİHM kararı çıkıncaya kadar karar uygulanmıştı ancak AİHM yine de ihlal bulmuştu” değerlendirmesini yapıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum ise sosyal medya hesabından AYM’ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. AYM’nin geçmişte verdiği 367 krizi, AKP kapatma davası sürecindeki kararlarını anımsatan Uçum, “Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) kurulduğu günden bugüne kadar pervasız anayasa tanımazlığı ve cüretkar hukuk ihlalleriyle malul olmuş bir yapıdır” dedi. Uçum, AYM’ye ilişkin yasal ve anayasal değişiklik yapılmasının ihtiyaç olduğunu savundu.
“Yargıtay bilinçli ve planlı bir krizin aktörü”
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay’ı Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi kullanmakla da eleştirdi. Yargıtay’ın bilinçli, planlı ve kurgulanan bir krizin aktörü haline geldiğini belirten Boyunsuz şu değerlendirmeyi yaptı:
“Birtakım siyasi planlar doğrultusunda suç işlemeye itildiklerini düşünüyorum. Bu kişiyi hürriyetinden alı koyma suçunu, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturuyor. Baktığım zaman Mehmet Uçum’un tweetlerine, bunun bir yerlerde kurgulandığı anlaşılıyor. Bir anayasa değişikliğine, yeni bir anayasayı kendi tabanında zemin hazırlamak için çok popülist taktiklerle yapılıyor. Diğer yandan da bireysel başvuru, temel hak ve özgürlüklerin artık sistemde istenmediği de anlaşılıyor.”
İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak ise Yargıtay’ın bu kararıyla artık bütün mahkemelerin AYM kararlarına uymamasının önünü açtığına işaret etti. “Buradan çıkacak sonuç, AYM kararlarını beğenmeyen, anayasaya aykırı bulan tüm mahkemelerin AYM kararlarıyla bağlı olmadığı ve keyfi olarak bunu uygulamayı reddedebileceğiz” diyen Altıparmak, bu tutarsızlığın kararı uygulamama konusundaki ısrardan kaynaklandığını söyledi. Altıparmak, “Çünkü şöyle bir durum var: AYM kararına bu veya başka dosyada katılmayabilirsiniz. Eleştirebilirsiniz ama AYM kararına katılmadığım için AYM kararına uymama yetkim de var dediğinizde, o bütün mahkemeler için geçerli olan bir yetkiye dönüşür. Sonuç olarak hiçbir AYM kararı bağlayıcı olmaz” dedi.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?