Husilerin gemilere saldırıları küresel ticareti frenliyor
Birçok ticaret gemisi, güvenlik riski nedeniyle Kızıldeniz yerine Ümit Burnu’nu kullanmayı tercih ediyor. Bu da zaman ve para kaybına neden olurken, aksayan tedarik zincirleri küresel ticarete zarar veriyor.
Yemen’de İran destekli Husiler, Ekim ayının başından bu yana Kızıldeniz’deki nakliye gemilerine saldırıyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, sadece Cuma gecesi gemilere yönelik 27 saldırı yapıldığını dile getirdi.Bu nedenle birçok deniz nakliye şirketi, bu sulardaki seferlerini askıya alarak gemilerini Güney Afrika’ya yönlendiriyor.
Kızıldeniz, Süveyş Kanalı üzerinden Hint Okyanusu’nu Akdeniz’e bağlıyor ve böylece küresel ticaretin yüzde 12’sinin gerçekleştirildiği merkezî bir ticaret yolu konumunda bulunuyor.
Husi saldırılarının bir sonucu olarak, bu önemli ticaret rotasında taşınan yük hacmi önemli ölçüde düştü. Kiel merkezli Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) tarafından yapılan açıklamada, “Bu güzergâhta taşınan konteyner hacminin yarıdan fazla gerilediği ve halihazırda olması gerekenin neredeyse yüzde 70 altında olduğu” duyuruldu.
IfW’den Julian Hinz, gemilerin yeniden yönlendirilmesinin, “Asya’daki üretim merkezleri ile Avrupalı tüketiciler arasında malların taşınması için gereken sürenin 20 güne kadar uzaması” anlamına geldiğini açıkladı. Bu durum, taşınan mallar hâlâ denizde olduğu ve planlandığı gibi limanlarda boşaltılmadığı için Almanya ve Avrupa Birliği’nin (AB) ticaret verilerindeki düşüşe de yansıyor. Örneğin elektrikli otomobil üreticisi Tesla, parça eksikliği nedeniyle Brandenburg Grünheide’deki fabrikasında, Ocak ayı sonundan itibaren iki hafta süreyle üretime ara verme kararı aldı.
Güzergâh değişikliği on milyonlarca kayba neden oluyor
Alman Armatörler Birliği (VDR), DW’nin konuyla ilgili sorusuna verdiği yanıtta, mevcut durumun “daha uzun teslimat sürelerine, daha fazla emisyona ve nakliyeciler için daha yüksek maliyetlere” yol açtığını açıkladı. Ancak ek maliyetler konusunda kesin bir tahmin yapmadı. Zira bu, her geminin boyutu, yükü, hızı, kullanılan yakıt türü ve gemideki personel sayısı gibi etkenlere bağlı olarak değişebiliyor.
Dünya’nın en büyük beşinci denizcilik şirketi olan Alman Hapag-Lloyd tarafından DW’ye yapılan açıklamada, gemi geçişlerinin yedi gün (Uzak Doğu’dan ABD’nin doğu Kıyısına giden rotada) ya da 12 güne kadar (Kuzey Avrupa’daki varış noktaları için) uzayacağının tahmin edildiği bildirildi. Buna bağlı olarak aylık ek maliyetlerin ise “yüksek çift haneli milyon eurolara ulaşacağı” vurgulandı.
Dünyanın en büyük denizcilik şirketi Danimarkalı Maersk de rota değişikliğinin, “Tek yönde sefer başına yaklaşık 10-12 gün (yani gidiş ve dönüş yaklaşık 3 hafta) ve 7 bin kilometreye kadar daha fazla yol” anlamına geldiğini duyurdu. Bu da geçiş başına maliyetlerin yaklaşık %50 oranında artması anlamına geliyor.
Ancak armatörlerin, 2021 yılında Süveyş Kanalı’nın kapatılmasından, koronavirüs pandemisinin etkilerinden ve Ukrayna’daki savaşın sonuçlarından ders aldıkları ve kriz durumlarına daha hazırlıklı oldukları görülüyor. Alman Perakendeciler Birliği (HDE) sözcüsü Stefan Hertel, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, “Kısa veya orta vadede gözle görülür bir darboğaz beklenmiyor” dedi. Bunun nedeni tedarik zincirlerinin artık daha sağlam olması.
Çin limanlarında konteyner sıkıntısı
Ancak Çin’de 10 Şubat’tan itibaren başlayacak yeni yıl kutlamaları nedeniyle durum daha da kötüye gidebilir. Ülkedeki fabrikalar, kutlamalar boyunca iki ila dört hafta süreyle kapalı olacak. Bu nedenle birçok müşteri mümkün olduğunca önden sipariş vermeye çalışıyor. Bununla birlikte, Güney Afrika’daki Ümit Burnu’na kadar uzayan güzergâhlar, daha az sayıda geminin zamanında Çin’e dönmesi anlamına gelebilir. Gözlemciler şimdiden Ningbo Limanı’nda ciddi bir konteyner sıkıntısı yaşandığını bildiriyor.
Aralık ayı ortasında bir Maersk gemisi Husilerin saldırısına hedef olmuş, bunun üzerine şirket Kızıldeniz rotasını derhal askıya almıştı. Güncel gelişmeler dikkate alındığında, bölgedeki gemi seferlerinin ne zaman yeniden başlayacağı ise tam bir muamma.
Hapag-Lloyd da şu anda Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden sefer yapmayı düşünmüyor. Şirket, risk oranını gösteren alarm seviyesinin “çok tehdit edici”den “tehdit edici olmayan”a dönüştüğünde bu rotayı tekrar kullanmayı planlıyor. Husilerin saldırıları devam ettiği sürece buradan geçiş her halükârda çok tehlikeli.
Alman Armatörler Birliği, genel bir risk değerlendirmesi yapmıyor. Her armatörlük şirketi, kendi risk haritasını oluşturuyor.
“Uluslararası toplum her şeyi yapmalı”
Maersk şirketinin CEO’su Vincent Clerc’e göre, sorunun hızlı bir şekilde çözülmesi gerekiyor: “Uluslararası toplumu harekete geçmeye ve deniz yolunu yeniden açmak için mümkün olan her şeyi yapmaya çağırıyoruz. Bu rota, küresel ekonominin ana arterlerinden biri ve şu anda tıkanmış durumda.”
Cuma gecesi ABD, İngiltere ve diğer müttefikler Yemen’deki Husi mevzilerine karşı bir askerî operasyon başlattı. Alman hükümeti de en azından sözlü olarak bu saldırıyı destekledi. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Cuma günü Kuala Lumpur’da yaptığı açıklamada, “Bu operasyon, bizim siyasi desteğimize sahiptir” dedi. Alman Bakan, ABD ve diğer ortaklarının Kızıldeniz’de gemilere yönelik saldırılarda kullanılan Husi altyapısına karşı “Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin bireysel ve kolektif meşru müdafaa hakkına uygun olarak” hedefli ve sınırlı askerî eylemlerde bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Peki Alman hükümeti, Kızıldeniz’de taşımacılığın güvence altına alınması girişimine dahil olacak mı? Baerbock, bu soruya verdiği cevapta, “Avrupa Birliği’nin şu anda Kızıldeniz’de istikrarı tesis edip güçlendirmek için yoğun bir şekilde çalıştığını, atılacak adımlara ortaklaşa karar verilmesi gerektiğini” vurguladı.