İbrahim Kurtuluş, Antje Leendertse’ye mektup yazarak endişelerini dile getirdi

İbrahim Kurtuluş, Antje Leendertse’ye mektup yazarak endişelerini dile getirdi

Türk Aktivist İbrahim Kurtuluş, Almanya BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Antje Leendertse’ye bir mektup yazarak Türkiye’nin sağlık sektörünün son zamanlarda tasvir edilmesiyle ilgili endişelerini dile getirdi.

Kurtuluş, ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın inşası, Türkiye’nin devam eden gelişiminde önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor açıklamasında bulundu.

✅Türk Aktivist İbrahim Kurtuluş’un açıklamaları:

Türkiye Büyükelçisi Ahmet Yıldız Berlin Türkiye Büyükelçisi Başar Sen Almanya Daimi Temsilcisi Büyükelçi’ye Mektup BM

Bayan Antje Leendertse,

BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi

871 Birleşmiş Milletler Plaza

New York, NY 10017

17 Ağustos 2024

Sayın Büyükelçi Antje Leendertse,

Umarım bu mektup sizi iyi bulur. Özellikle Deutsche Welle tarafından yayınlanan ve Türkiye’nin köklü ve saygın sağlık sistemi hakkında asılsız eleştiriler getiren ve olumsuz algılar yaratan bir videoda Türkiye’nin tıbbi sektörünün son zamanlarda tasvir edilmesiyle ilgili endişelerimi dile getirmek için yazıyorum. Tıbbi tarihte zamanla test edilmiş bir yere sahip bir ülke olarak Türkiye’nin küresel sağlığa katkıları tartışılmazdır ve bu başarıların siyasi amaçlı kampanyalar tarafından baltalandığını görmek çok rahatsız edicidir.

Türkiye’nin sağlık sistemi son 25 yılda önemli ilerlemeler kaydederek, kendisini tıbbi turizm ve sağlık mükemmelliğinde küresel bir lider olarak kanıtladı. Türkiye artık dünya çapında tıbbi turizm için en iyi destinasyonlar arasında yer alıyor ve her yıl yüz binlerce uluslararası hastayı çekiyor. Ülke, son teknoloji tesislere, son teknolojiye ve uzmanlıklarıyla küresel olarak tanınan yüksek vasıflı tıp uzmanlarına sahip.

Tıbbi komplikasyonların, en gelişmiş sağlık sistemlerine sahip olanlar da dahil olmak üzere herhangi bir ülkede meydana gelebileceğini kabul etmek önemlidir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa da tıbbi uygulama hatası vakaları yaşıyor. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde, tıbbi hataların üçüncü önde gelen ölüm nedeni olduğu tahmin ediliyor ve yılda 250.000’den fazla ölüme neden oluyor. Benzer zorluklar, sağlık sistemlerinin ilerlemelerine rağmen komplikasyonlara ve hatalara karşı bağışık olmadığı Avrupa’da da mevcut. Deutsche Welle’nin son videosu, üzücü olsa da dünyanın herhangi bir tıbbi ortamında meydana gelebilecek birkaç kişinin talihsiz deneyimlerini vurguluyor. Bu izole odaklanma, Türkiye’nin tıbbi endüstrisinin elde ettiği ezici başarı ve olumlu sonuçlara dair dengeli bir görüş sağlamada başarısız oluyor. Bunun yerine, Türkiye’yi uluslararası sahnede meşruiyetsizleştirmeye yönelik daha geniş bir girişim örüntüsüyle uyumlu görünüyor; bu örüntüyü yalnızca tıbbi alanda değil, aynı zamanda çeşitli diğer sektörlerde de gözlemledik.

Türkiye’nin sağlık endüstrisinde bir kötü adam olarak tasvir edilmesi, Türkiye’nin dünyadaki itibarını zedelemek için daha büyük, politik olarak motive edilmiş bir kampanyanın parçasıdır. Bu kampanya, Türk devletinin ve halkının itibarını zedelemeyi amaçlayan gizli amaçları olan kuruluşlar tarafından yürütülüyor. Almanya gibi ülkelerin, başkalarını eleştirmeye çalışmadan önce, sınırları içindeki PKK teröristlerinin varlığı ve faaliyetleri de dahil olmak üzere, kendi iç zorluklarını ele almaları gerektiğini kabul etmek önemlidir.

Kişisel bir anekdot olarak, yakın zamanda New York’taki Staten Island Üniversitesi Hastanesi’nde, rutin bir prosedür sırasında aşırı Lopressor reçete edilmesinin kalp durmasına yol açtığı bir tıbbi komplikasyon yaşadım. Buna rağmen, tüm Amerikan sağlık sistemini bu tekil olayın merceğinden görmüyorum, çünkü bu ne adil ne de doğru olurdu. Benzer şekilde, Türkiye’nin tıbbi endüstrisi izole olaylarla yargılanmamalı, bunun yerine genel mükemmelliği ve küresel sağlığa katkısıyla tanınmalıdır.

Sonuç olarak, sizi ve meslektaşlarınızı Türkiye’nin sağlık sistemini çevreleyen söyleme daha dengeli ve bilgili bir bakış açısıyla yaklaşmaya çağırıyorum. Türkiye’nin tıbbi endüstrisinin başarıları kutlanmalı, küçümsenmemeli ve bu başarıları itibarsızlaştırma çabaları yalnızca sağlık alanında uluslararası iş birliğine zarar vermeye hizmet eder.

Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Gelecekte daha yapıcı ve dengeli bir diyalog bekliyorum.

Saygılarımla

İbrahim Kurtuluş

Toplum Aktivisti

Türkiye Büyükelçisi Ahmet Yıldız 

Berlin Türkiye Büyükelçisi Başar Sen

✅Adana Çukurova Uluslararası Havalimanı Gerçek Kontrolü

Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın inşası, Türkiye’nin devam eden gelişiminde önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor ve bölge ve ötesinde kalıcı bir etkiye sahip olacak bir dizi ekonomik, sosyal ve altyapısal fayda getiriyor. Adana’nın Çukurova ilçesinde bulunan havalimanı, ticaret, turizm ve tarımsal üretim için hayati bir merkez haline gelmeye, fırsatlar yaratmaya ve yerel toplumun uzun süredir karşı karşıya olduğu zorlukları ele almaya hazır.

Yeni havalimanının en acil ve somut faydalarından biri, ekonomik büyümenin genellikle eski altyapı tarafından engellendiği bir bölgede çok ihtiyaç duyulan istihdam fırsatları sağlayarak 3.000 iş yaratılmasıdır. Yeni işlerin akışı, yalnızca birçok ailenin yaşam standardını iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda tüketici harcamalarını artırarak ve küçük işletmeleri destekleyerek yerel ekonomiyi de canlandıracaktır. Dahası, Çukurova Uluslararası Havalimanı bölgenin ticaret yeteneklerini geliştirmede önemli bir rol oynayacaktır. Önemli bir tarım merkezi olan Adana, ürünlerinin verimli bir şekilde ihraç edilmesini kolaylaştırmak için uzun zamandır modern bir ulaşım merkezine ihtiyaç duymaktadır. Havaalanı, uluslararası pazarlara doğrudan bir bağlantı sağlayarak yerel çiftçilerin ve üreticilerin erişimlerini genişletmelerine ve küresel ölçekte rekabet etmelerine olanak tanıyacaktır. Bu da bölgenin tarım sektörüne daha fazla yatırım yapılmasını sağlayarak yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği teşvik edecektir.

Turizm açısından, yeni havaalanı ziyaretçilerin Çukurova bölgesinin zengin kültürel mirasını ve doğal güzelliğini keşfetmeleri için bir geçit olacaktır. Stratejik konumuyla havaalanı hem yerli hem de yabancı turistleri çekecek, yerel misafirperverlik sektörünü canlandıracak ve toplum geliştirme projelerine yeniden yatırılabilecek gelir üretecektir. Artan turist trafiği ayrıca ek istihdam fırsatları yaratacak ve bölgenin ekonomik temellerini daha da sağlamlaştıracaktır. Çukurova Uluslararası Havaalanı’nı inşa etme kararı yalnızca mevcut ihtiyaçlara bir yanıt değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine yönelik ileriye dönük bir yatırımdır. Adana’nın nüfusu istikrarlı bir şekilde artmakta ve bu da eski Adana Havaalanı çevresinde artan trafiğe ve sıkışıklığa yol açmaktadır. Yeni havalimanı bu baskıları hafifletecek ve hızla gelişen bir şehrin taleplerini karşılayan modern ve verimli bir alternatif sunacak. Mevcut altyapı, bölgenin büyümesine ayak uyduramıyor ve bu önemli yükseltme olmadan, Adana giderek daha rekabetçi hale gelen küresel ekonomide geride kalma riskiyle karşı karşıya.

Türkiye’nin altyapısını modernize etme çabalarının şüphecilik ve asılsız eleştirilerle karşılanmasının ilk kez olmadığını belirtmekte fayda var. O zamanlar Türk hükümeti, 8 Ocak 2001’de açılan Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın inşasına ve bugün Avrupa’nın en yoğun havalimanı ve önemli bir transit merkezi olan Yeni İstanbul Havalimanı’na 550 milyon dolar yatırım yapma kararı aldığında, muhalifler bu projeleri israf harcamaları olarak nitelendirmekte gecikmediler. Ancak bugün İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen, bu yatırımın bilgeliğinin ve bölgenin ekonomik kalkınmasındaki rolünün bir kanıtı olarak Türkiye’nin en yoğun havalimanlarından biri olarak duruyor. Benzer bir eleştiri örüntüsü, muhaliflerin Trabzon’a sadece 75 kilometre uzaklıkta bir havalimanı inşa etmenin mantığını sorguladığı Rize/Pazar Havalimanı’nda da gözlemlendi. Ancak, yıllık yaklaşık 2 milyon yolcuyu ağırlamak üzere tasarlanan Rize Havalimanı’nın tahmini kapasitesi değerini çoktan kanıtladı. Sadece Nisan 2024’te havalimanı 97.155 yolcuya hizmet verdi ve 644 uçuş gerçekleştirdi; bu da hem yerel hem de küresel seyahatteki önemli rolünü vurguladı. Havalimanının 2024’te 1,2 milyondan fazla yolcuyu ağırlama yolunda olduğu ve bu sayının hızla artmaya devam ettiği belirtiliyor.

Çukurova bağlamında, eski Adana Şakirpaşa Havalimanı havacılık personeli için özel bir eğitim sahasına dönüşerek yeni bir amaca hizmet etmeye devam edecektir. Mevcut altyapısını değerlendiren bu stratejik karar, pilotlar, hava trafik kontrolörleri ve diğer havacılık profesyonellerinin becerilerini geliştirmeleri için gerçekçi bir ortam sağlayacaktır. Ayrıca, havalimanının konumu, özellikle küresel ticaret ve e-ticaret genişlemeye devam ederken, onu kargo taşımacılığı için ideal bir lojistik merkezi haline getirmektedir. Terminaller, depolar ve soğuk hava depoları inşası da dahil olmak üzere tesislerini kargo elleçlemesine uygun hale getirmek, Şakirpaşa Havalimanı’nın Türkiye’nin havacılık manzarasında hayati bir varlık olmaya devam etmesini sağlar. Ne yazık ki, Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın inşasına yanıt olarak benzer karalama kampanyaları ortaya çıkmıştır. Gizli amaçları olanlar, Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak konumunu güçlendiren her türlü girişime meydan okumakta hızlıdır ve bu projeleri hükümetin meşruiyetini baltalamak için bir bahane olarak kullanırlar. Bu çabaların, Türk devletini ve halkını meşruiyetsizleştirmeyi amaçlayan daha geniş, iyi organize edilmiş bir kampanyanın parçası olduğunu kabul etmek önemlidir.

Egemen bir ulus olarak Türkiye Cumhuriyeti, geleceğini güvence altına alan ve vatandaşlarının çıkarlarını koruyan yatırımlar yapma konusunda devredilemez bir hakka sahiptir. Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın inşası, bölgenin uzun vadeli refahına ve istikrarına katkıda bulunacak böyle bir yatırımın açık bir örneğidir. Türk hükümeti, yanlış bilgi ve korku yayma yoluyla ilerlemeyi engellemeye çalışanlar tarafından caydırılmamalıdır. Bu karalama kampanyalarına karşı uyanık olmalı, bunların ne olduğunu kabul etmeliyiz: Türkiye’yi karalamak ve gelişimini baltalamak için kasıtlı girişimler. Türkiye’nin meşruiyetini kaybetmesine karşı mücadele sadece ülkemizin itibarını savunmakla ilgili değildir; halkımızın modern, dinamik ve küresel olarak bağlantılı bir ekonomide gelişebileceği bir geleceği güvence altına almakla ilgilidir.

Sonuç olarak, Çukurova Uluslararası Havalimanı, Adana ve Türkiye’nin tamamı için kritik bir adım ileriyi temsil etmektedir. 

İş yaratmaktan gelişmiş ticaret ve turizme kadar uzanan faydaları inkar edilemez. Eleştirmenler şüphe ve bölünme ekmeye çalışsa da gerçekler kendi adına konuşmaktadır. Türkiye’nin bu projeyle örneklendirdiği altyapı yatırımları, herkes için daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceğin yolunu açıyor.