20. Milli Eğitim Şurası başladı… Ana tema “Eğitimde fırsat eşitliği”

20’nci Ulusal Eğitim Şurası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iştirakiyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış merasiminin akabinde başladı. Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, başkanlığında yürütülecek ve 1-3 Aralık tarihleri ortasında devam edecek 20’nci Ulusal Eğitim Şurası’nda konuşma yaptı. Bakan Özer kelamlarına; “21’inci yüzyıl dünyasında toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığına daima birlikte şahitlik ediyoruz. Bir yandan bilgi ve bağlantı teknolojilerinde büyük  değişimlere  bir yandan da  da iklim değişikliği, doğal afet, savaş ve göç üzere dünyayı derinden sarsan gelişmelere tanıklık ediyoruz. Global çaptaki bu değişimlerden elbette ülkemiz de etkilenmekte. Yaklaşık iki yıldır tüm dünyayı ömrün tüm alanlarıyla tesiri altına alan korona virüs salgını bu değişim ve dönüşümleri çok daha hızlandırdı. Dünyadaki bu gelişmeler eğitim sistemlerimizin mevcut şartlarında değerlendirmemizi ve bir muhasebe yapmamızı zarurî kılmaktadır. İşte bu gereksinimlerden hareketle eğitim siyasetlerimize istikamet vermesi gayesiyle eğitim tarihimizde kıymetli yeri olan Ulusal Eğitim Şurası’nın 20.’sini gerçekleştirmeye karar verdik” diyerek başladı.

ANA TEMA EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ

Bakan Özer konuşmasına şöyle devam etti: “Bizlere düşen misyon her bir çocuğumuzun kendi  potansiyelini gerçekleştirebilmesi ve üretken bir birey olabilmesi için eğitim imkanlarından eşit ve adil bir halde yararlanmasını sağlamaktır. Eğitimde fırsat eşitliğini o denli güçlü bir formda sağlamalıyız ki çocuklarımızın okul dışı toplumsal, ekonomik ve kültürel farklılıkları onların eğitim sürecini ve geleceklerini direkt şekillendirmesin. Eğitimde fırsat eşitliğini o denli güçlü sağlamalıyız ki ailelerinin sosyoekonomik art planı çocuklarımızın eğitim sürecinde adaletsizliğe yol açmasın. İşte bu amaç doğrultusunda ilerlerken Türkiye’nin ortak aklını, ortak ufkunu karar alma sürecimize dahil etmek istedik. Bu hedefle gerçekleştireceğimiz 20. Ulusal Eğitim Şurası’nın ana temasını da bilhassa eğitimde fırsat eşitliği olarak belirledik. Emelimiz eğitimde yapılan değerli ve devasa yatırımlardan sonra artık eğitimde, niteliği artırmak ve her bir çocuğumuzun nitelikli eğitime erişimini sağlayabilmektir. Ayrıyeten şu konunun da altını bilhassa çizmem gerekip ise memleketler arası öğrenci muvaffakiyetleri araştırmaları gösteriyor ki eğitim sistemimizin başarısı daima bir halde artmaktadır. Bugün gelinen noktada ülkemizin her köşesindeki çocuklarımız ve gençlerimiz okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin her kademesine erişim imkanına sahip olmuştur”

MESLEK LİSESİ VURGUSU
 Ülkeler yalnızca ekonomik olarak rekabet etmiyorlar. Birebir anda eğitim sistemleri bağlamında da daima rekabet içerisindeler. Çabucak her ülke eğitim sistemini düzgünleştirmek için çok büyük efor sarf ediyor ve devasa bütçeler ayırıyor. Bunun temel sebebi eğitime yapılan yatırımın ülkenin her tarafıyla kalkınmasında geleceğe yapılan en değerli yatırım olmasıdır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki hem iç piyasasının muhtaçlık duyduğu maharet sağlanmasında hem de genç işsizliğin azaltılmasında mesleksel ve teknik eğitim stratejik bir ehemmiyete sahiptir. Bu bağlamda önceliğimiz 1999’da  yürürlüğe giren ve on yıldan fazla yürürlükte kalan katsayı uygulaması adaletsizliğinin bitap düşürdüğü, mesleksel ve teknik eğitimi daha fazla uygunlaştırmak ve eğitim, üretim ve istihdamı çok daha güçlü hale getirmektir. Bu çerçevede mesleksel ve teknik eğitimi Türkiye’nin geleceği açısından stratejik bir sıkıntı olarak görüyor ve Şura’da kapsamlı bir biçimde tartışılmasını istiyoruz.

“EĞİTİM SİSTEMİ ÖĞRETMENLER KADAR GÜÇLÜDÜR”
Yeniden çabucak her ülkede yapılan araştırmalar gösteriyor ki eğitimde niteliği arttıracak en değerli öge öğretmendir. Bu sebeple Şura’da tartışılıp istediğimiz öteki değerli bir gündemimiz ise öğretmenlerin mesleksel teşebbüsleridir. Şunu çok yeterli biliyoruz ki eğitimde istediğimiz alanı güçlendirelim, istediğimiz alana yatırımlar yapalım. Bir eğitim sistemi lakin öğretmenleri kadar başarılı ve güçlüdür. Münasebetiyle öğretmenlerimize yapılacak her yatırım eğitim sistemimizin muvaffakiyet direkt etkileyecektir. Öğretmenlerimizin üstlendiği bu kapsamlı vazife ve sorumluluk toplumsal ve mali haklarına yönelik yasal bir garantiyi de zarurî hale getirmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde muştusunu verdiği Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Şura sonrasında sunulacak olmasından ötürü büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

BAKAN ÖZER:MESLEK LİSELERİNE ADALETSİZLİK KALDIRILDI
“Bir eğitim sistemi toplumsal muhtaçlık ve talepleri karşılayabildiği ölçüde başarılı fonksiyonel ve demokratiktir. Toplumsal taleplerin yok sayılması yahut daha berbatı baskılanması durumunda ise lakin baskıcı bir eğitim sisteminden bahsedebiliriz. Geçmişte ülkemizde bu baskıcı eğitim düzenlemeleriyle ne yazık ki sıklıkla karşı karşıya kaldık. Bugün eğitim sistemimizde üstesinden gelmeye çalıştığımız pek çok sorunun temelinde geçmişteki toplumsal taleplerden uzak ve baskıcı eğitim siyasetleri yatmaktadır. Özellikle 1990’lı yılların sonlarına gelindiğinde cumhuriyet tarihinin en sert ve baskıcı, eğitim müdahalelerine tanıklık ettik. Bireylerin ve toplumsal, toplumun kalkınması gayesinden uzak, topluma biçim vermeye çalışan bu siyasetler eğitim sistemimizi ileriye taşımaktan fazla yerinde saymasına sebep olmuş, daha berbatı kronik meseleler üretmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde yirmi yıldır eğitim alanında verdiğimiz en büyük uğraş bu kronik sıkıntıların üstesinden gelerek büyük maksatları ve vizyonu olan ülkemizi daha ileriye taşımak olmuştur. Bu bağlamda meslek liselerimizin önündeki katsayı üzere yüksek öğretime erişimi engelleyen adaletsiz uygulamalar kaldırılmıştır.

“TÜRKİYE’DE EĞİTİM EVRENSELLEŞMİŞTİR”
2012 yılında çıkarılan dört artı dört artı dört eğitim düzenlemesi sayesinde İmam Hatip Okulları toplumsal talep doğrultusunda yine açılmış, seçmeli lisan eğitimi dersleri getirilmiş, zarurî eğitim mühleti 8 yıldan 12 çıkartılarak eğitimden daha çok evladımızın yararlanması sağlanmıştır. Bu bağlamda 2000 yılında orta öğretimde okullaşma oranı yüzde 44 iken bugün itibariyle bu okullaşma oranı yüzde 88’e ulaşmıştır. Özetle eğitim sistemimiz daha demokratik kapsayıcı bir hale gelmiştir. Bu vesileyle Türkiye’de eğitim sistemini daha demokratik hale getirmede öncü rolü olan ve vesayet odaklarının tüm baskılarına karşın milletimizin hassasiyetlerini eğitim siyasetlerine yansıtan Sayın Cumhurbaşkanımıza huzurlarınızda bir defa daha şükranlarımı sunuyorum. Sayesinde artık Türkiye’de eğitim evrenselleşmiştir.”