Çevreciler: Akbelen’de ağaçların beşte üçü kesildi
Çevrecilerin tahminlerine göre Akbelen’deki ağaçların beşte üçü kesildi. Yasal olup olmadığı açıklığa hâlâ kavuşturulmadan kesim yapılan Akbelen’de zeytinlikler ve tarım alanları da tehlikede.
“Jandarma ablukası nedeniyle görebildiğimiz kadarıyla yaklaşık beşte üçü ağaçsızlaştırılmış durumda.”
DW Türkçe’ye konuşan İkizköy Çevre Komitesi’nden Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, Akbelen’deki son durumu böyle özetliyor. Ormanın kuzey ve batı cephesinde hâlâ ağaçların olduğu bir orman alanının bulunduğuna dikkat çeken Gümüşel, “Yaşam savunucuları Akbelen’e iş makinelerinin girmesini ve alandan tomrukların çıkarılmasını engellemeye çalışıyor” diyor.
Muğla’nın Milas ilçesinin İkizköy sınırları içinde yer alan Akbelen Ormanı’nda tepkilere ve çevrecilerin eylemlerine rağmen ağaç kesimiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji’ye Akbelen Ormanı’ndan tahsis edilen maden sahasının genişletilmesi için 24 Temmuz’da yeniden başlayan ağaç kesimi, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştiriliyor.
Muğla Valiliği, 30 Temmuz’da yaptığı basın açıklamasında ağaç kesim işleminin sona erdiğini açıklamıştı. Ancak alandaki aktivistler kesimin dün de devam ettiğini bildirdi. Ağaç kıyımının boyutu, güncel uydu görüntüleriyle net bir şekilde ortaya çıkacak.
Bakanlık eliyle ağaç kıyımı
Ağaç kesimi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 28 Kasım 2020 tarihinde YK Enerji’ye verdiği kesim iznine dayandırılıyor. Dönemin Bakanı Bekir Pakdemirli’nin imzasını taşıyan ve Akbelen Ormanı’nın 740 dönümlük bölgesini açık maden ocağına katan izninin gerekçesi ise Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’ne yakıt kaynağı sağlamak. Ancak Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları’nın (ÇEHAV) yaptığı açıklamaya göre YK Enerji’nin, Akbelen Ormanı’ndaki kesin izninin süresi 28 Aralık 2021’de doldu.
Öte yandan iznin Anayasa’nın 169’uncu maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Muğla 1.İdare Mahkemesi’nde açılan dava da henüz sonuçlanmadı.
“Anayasal suç işleniyor”
DW Türkçe’ye konuşan ağaç kesimine direnen İkizköylülerin avukatlarından Avukat Arif Ali Cangı, “katliamın” ormanları korumakla görevli olan, kamusal güçlerini bu görevlerinden alan Bakanlık, Orman Genel Müdürlüğü, Muğla Orman Bölge Müdürlüğü eliyle gerçekleştirildiğini söylüyor.
Cangı’ya göre kamu güvenliğini sağlamakla görevli olan kolluk güçlerinin koruması ve Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim AŞ’nin lojistik desteği ile yapılan ağaç kıyımı anayasal bir suç.
Cangı, Anayasa’nın “Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi” başlıklı 169’uncu maddesinin ilk fıkrasında, “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz” üçüncü fıkrasında ise “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” denildiğini hatırlatıyor.
ÇED raporu yok
Projenin bir Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu da bulunmuyor. Deniz Gümüşel, projenin dahil olduğu 220 bin dönümlük bir ruhsat alanı olduğuna işaret ederek ekliyor:
“Bu ruhsat alanının tamamını çevresel etki değerlendirmesinden muaf tutuyorlar. ÇED yönetmeliğin geçici ikinci ve üçüncü maddesine göre muaf tutuluyor. Dolayısıyla ÇED yapmadan ilerliyorlar. 220 bin dönüm alan içerisinde keyfi bir şekilde diğer izinleri alarak; mesela Akbelen’de olduğu gibi orman iznini alarak ÇED yapmadan süreci başlatıyorlar.”
İkizköy Çevre Komitesi’nin, projede kapasite artırımı olduğu ve dolayısıyla ÇED’e tabi olması gerektiği gerekçesiyle açtığı dava Muğla 1. İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi’nce reddedilirken dava Danıştay’a taşındı. Geçen hafta da ÇED sürecinin işletilmesi için yeni bir idari başvuru daha yapan İkizköy Çevre Komitesi, ÇED muafiyetinin kaldırılması için yeni bir dava açmaya hazırlanıyor.
Zeytinlik ve tarım alanları da tehlikede
Ormanın kesilmesini takiben, genişletilmesi planlanan kömür madeni bölge tarımını da olumsuz etkileyebilir. YK Enerji’nin paylaştığı bilgi notuna göre 2,5 milyon metrekare tarım alanı ve 3,7 milyon metrekare zeytinliğin kömür için kamulaştırılması bekleniyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, geçen yıl Mart ayında zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerine izin verilmesine dair bir yönetmelik yayınlamıştı. “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” aralık ayında torba yasayla Meclis gündemine getirilmiş, gelen tepkiler sonrası tekliften çıkarılmıştı.
Akbelen Ormanı, İkizköy’ün tarım alanlarının tam ortasında kalıyor. Karadam mevki, Akbelen mevki ve Ova mevkiindeki zeytinlikler ve tarım alanları Akbelen Ormanı’nı çevreliyor.
Deniz Gümüşel, YK Enerji’nin yaklaşık 3 bin dönümlük bir tarım arazisini daha madene katmaya çalıştığını söylüyor. Bu arazilerin içinde önemli miktarda zeytin ağacı olduğu için Zeytincilik Kanunu gereği kamulaştırma yapılamadığına dikkat çeken Gümüşel, “O yüzden tek tek köylüleri ikna etmeye çalışıyor. Ancak köylülerin çok önemli bir çoğunluğu arazilerini termik santral ve kömür şirketine satmaya yanaşmıyor” diye konuşuyor.
Hak ihlalleri sürüyor
Akbelen Ormanı’nda açılmak istenen kömür madenine karşı köylüler, 2019’dan beri mücadele ediyor. Akbelen’de 738 gündür devam eden orman nöbeti, ağaç kıyımının başlamasıyla direnişe dönüştü.
Geçen hafta Pazartesi gününden beri 50’ye yakın kişi gözaltına alındı. Akbelen için direnen yaşam savunucuları zor kullanılarak, darp edilerek, TOMA ile su sıkılarak, göz yaşartıcı gazla çok ciddi kötü muameleye maruz kalarak gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 8’i mahkemeye sevk edilirken, 4’ü yurt dışına çıkma yasağı aldı. İki kişi adli kontrol karşılığında serbest bırakıldı. Ancak hak ihlalleri bunlarla sınırlı değil.
Deniz Gümüşel, Akbelen Ormanı savunucularının etrafının kolluk kuvvetleri tarafından sarıldığını Jammer (sinyal boğucu, sinyal bozucu) aracılığı ile Akbelen’dekilerin dışarıdakilerle bağlantısı kesildiğini ve haberleşme özgürlüğüne engel olunduğunu belirterek ekliyor:
“Nöbet alanı tamamen jandarma ablukası altında. Çok dar bir alanda çevrelenmiş durumdayız. Sabah ‘jandarma kestiğin ağacın gölgesinden çık’ diye bir eylem yapıldı. Ne telefonla ne internet aracılığıyla dışarıyla bağlantı kurulması mümkün. Biz içeri girmiyoruz ki kamuoyuyla iletişimimiz kesilmesin. Alandan alabildiğimiz bilgileri, gözlemlerimizi kamuoyuyla ve basınla paylaşmaya çalışıyoruz.”
Avukat Arif Ali Cangı da “Haklarını kullanan yurttaşlar, kolluk tarafından gazla, suyla, copla, yerlerde sürüklenerek orantısız güçle gözaltına alındı. Hukuka bağlı, vicdanına göre karar vermesi gereken Sulh Ceza Hakimlerinin ‘Milas sınırları içine girmeme’ adli kontrolüne maruz kaldılar” diyor.
Anayasa’nın 56’ıncı maddesine göre “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşın görevi” olduğunu vurgulayan Cangı, “Yine Anayasa’nın 23’üncü maddesine göre ‘Herkes yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahiptir’ ve 10’uncu maddesine göre ‘Herkes kanun önünde eşittir'” hatırlatmasında bulunuyor.
Muğla Valisi, Kaz Dağları’ndan biliniyor
Akbelen’de ağaçların jandarma korumasında kesilmesine tepkiler karşısında Muğla Valiliği’nin açıklaması ise kesilen ağaçların yerine 130 bin fidan dikileceği oldu.
Ağaç kesiminin savunan Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın ise Kaz Dağları’nda Alamos Gold’un altın maden projesi için 195 bin ağaç kesildiği sırada da Çanakkale Valisi olduğu ortaya çıktı.
İkizköy direnişçileri, dün İçişleri Bakanlığı’na başvurarak Orhan Tavlı hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ise yaptığı açıklamada Tavlı’nın Çanakkale Valisi olarak atandıktan sonra “altıncı şirketlerin” çalışma izinlerinin hızla imzalanmaya başlandığına işaret etti. Derneğin açıklamasında, “Tavlı’nın 2016 yılında göreve gelmesinden sonra TÜMAD Madencilik, 2017 yılında Lapseki’de Altın Madeni Projesi’ni işletmeye aldı, 100 binlerce ağaç kesildi. Daha sonra Danıştay süreci tamamlanmadan Alamos Gold’un sahibi olduğu Kirazlı Altın Madeni Projesi’ne çalışma izni verildi ve 2019’da 350 bin ağaç kesilerek koskoca bir orman ekosistemi yok edildi. Ancak tüm çabasına, baskı ve zulmüne rağmen Kirazlı direnişine engel olamadı” denildi.
“Santrallarda tüketimin üzerinde üretim var”
Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) Başkanı Hüsrev Özkara da yaptığı basın açıklamasında, Muğla Valiliği’nin açıklamasına göre Akbelen’de 65 bin ağacın kesildiğinin anlaşıldığına işaret etti. Özkara, “Sizin elinizde hazır karbon yutakları görevi gören 60-70-80-90 yaşındaki ağaçlar varken bunun yerine ‘Ben kestiğim miktar kadar dikeceğim’ demek kusura bakmayın aklımızla alay etmektir” dedi.
YK Enerji’nin bilgi notunda ise “Özelleştirme öncesi dahil şimdiye kadar kamulaştırılan alan toplamı 1650 hektardır. Mevcut durumda buna ilave 285 hektarlık kamulaştırma ve Akbelen Ormanı için 2020 yılında tahsis edilen 78 hektar orman izninin uygulanması önem taşımaktadır. 2023 Eylül ayına kadar Akbelen sahasına madencilik faaliyetleri devam etmediği takdirde elektrik üretimimiz 2024 yılı içerisinde durmak zorunda kalacaktır” denildi.
Şirket ayrıca, 2020 yılında imzalanan protokol kapsamında 3 milyon fidan diktiğini, yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık bir doğal gaz ithalatını engelleyerek cari açığın kapatılmasına katkı sağladığını belirterek projeyi savundu.
Ancak TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Muğla’da bulunan Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik Santrallarının yıllık üretim kapasitelerinin gerçekleşen yıllık tüketimin çok üzerinde olduğuna işaret ediyor.
Elektrik Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası tarafından 2022’de hazırlanan raporda “Üç santralın elektrik üretimini durdurmaları veya sona erdirmeleri halinde, durumun gerek yıllık toplam tüketim gerek anlık ihtiyaç (puant talep) ve gerekse elektrik şebekesi sisteminin işlerliği açısından, Muğla İlini, Ege Bölgesi’ni ve Türkiye sistemini olumsuz etkilemeyeceğine işaret etmektedir” deniliyor.
Devlet 1 milyarlık teşvik ödedi
Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin kömür sahasını genişletme amacıyla Muğla Milas’taki Akbelen Ormanı’nda gerçekleşen ağaç katliamına tepkiler sürerken CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, YK Enerji’ye ödenen teşvik tutarını açıkladı.
Yavuzyılmaz’ın paylaşımına göre, 2018-2023 arasında şirkete ödenen kapasite mekanizması teşvik tutarı 1 milyar 14 milyon 331 bin 32 TL ve bu tutar dolara endeksli.
Limak Holding’in ise son 12 yılda kamudan aldığı 29 ihalenin toplam tutarı 12,5 milyar TL’yi buluyor.
Akbelen Meclis gündemine taşındı
DİSK, KESK, TMMOB’ye bağlı odalar ve TTB’nin yanı sıra aralarında siyasi partiler, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, ekoloji, kent, emek ve demokrasi mücadelesi veren kurumların da aralarında olduğu 308 kurum, 28 Temmuz’da Akbelen’e ilişkin kararın durdurulması için ortak bildiri hazırlamıştı.
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Semra Dinçer ise Akbelen Ormanı’nda kesilen ağaçları verdiği soru önergesi ile TBMM gündemine taşıdı.
CHP’li Dinçer, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, şirketin Bakanlıktan aldığı izinle ilgili yürütmeyi durdurma kararı olduğunu, yürütmesi durdurulmuş bir işlemle ilgili yapılan uzatma başvurusunun hukuken geçerli olmayacağını belirterek “Hukuken geçerli olmayan bir başvuru üzerinden orman kesim izninin yürürlükte tutulması yasalara aykırıdır” dedi.
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?