Rusya ekonomisi daha ne kadar ayakta kalabilecek?
Batı, Ukrayna’ya saldıran Rusya’yı ağır yaptırımlarla hedef aldı. Ancak Rusya ekonomisi çökmek yerine daha da büyüdü. Peki Rusya artan baskıya daha ne kadar dayanabilecek?
Ekonomistler mutabık: Rusya ekonomisi çökmedi. Oysa Avrupa Birliği (AB), ABD ve diğer bazı ülkeler, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldıran Rusya’ya karşı eşi benzeri görülmemiş yaptırımlar ilan etmeye başlamıştı.
Ancak aradan iki yıl geçti ve Rusya ekonomisi hâlâ ayakta. Ve Batılı başkentlerde yürütülen tartışmalarda bundan duyulan hayal kırıklığı da gizlenmiyor. Bununla birlikte, Rus ekonomisine ilişkin rakam ve verilerin ne kadar sağlam olduğu konusunda anlaşmazlık var.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Rusya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) bu yıl yüzde 2,6 oranında artmasını bekliyor. Bu, IMF’nin sonbahardaki son tahmininden daha yüksek. Bu arada Rusya’nın petrol gelirleri de yeniden yükselişe geçti. 2023 yılında Rusya ekonomisi yüzde 3 oranında büyüdü.
Ancak ekonomistler yine de ihtiyatlı. Kremlin savunma harcamalarını öylesine arttırdı ki bu yıl tüm bütçenin yüzde 40’ı savunma ve güvenlik için harcanacak. Uzmanlar bunun bir savaş ekonomisi olduğunu ve Rus ekonomisinin aşırı düzeyde ısındığını söylüyor.
İş gücü açığı büyüyor, enflasyon yüksek seyretmeye devam ediyor. Yaptırımlar da Rus ekonomisine baskı uygulamayı sürdürüyor. Batılı devlet ve hükümet başkanları da, Moskova’nın satın alma gücünü zayıflatmak için yeni yollar aramaya devam ediyor.
Yaptırımlar sonuç vermedi mi?
DW’nin sorularını yanıtlayan Washington merkezli Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü uzmanı Elina Ribakova, Rus ekonomisinin neden hâlâ ayakta kalabildiğini üç nedenle açıklıyor.
Ribakova, Rusya’nın 2014 yılındaki Kırım işgali sonrasında Rus finans sisteminin krizlere hızlı tepki vermeye alıştığına, Rusya’nın Batı’nın yaptırımlarına hazırlıklı olduğuna dikkat çekiyor. Ekonomist ayrıca Batılı ülkelerin Rusya’nın petrol ve doğal gaz ihracatını zorlaştırmakta çok yavaş hareket ettiğine, bu nedenle de Rusya’nın 2022’de petrol ve doğalgaz ihracatından yüksek gelir elde edebildiğine işaret ediyor. Elina Ribakova, son olarak da Batı’nın ihracat kontrollerinde gerekli kararlılığı sergileyemediğini ve bu sayede Rusya’nın askeri endüstrisi için ihtiyaç duyduğu ürünleri üçüncü ülkelerden temin edebildiğini kaydediyor.
Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki Ekonomi Yüksek Okulu öğretim üyesi Benjamin Hilgenstock ise yaptırımların sonuç verdiği görüşünde.
Rusya’nın 2023 yılındaki petrol ve doğalgaz gelirlerinin bir yıl öncesine kıyasla düştüğüne dikkat çeken Hilgenstock, Rusya Merkez Bankasının da yüksek enflasyon nedeniyle faiz oranını yüzde 16’ya yükseltmek zorunda kaldığını hatırlatıyor.
Heiligenstock DW’ye, “Rusya için makroekonomik ortam ciddi boyutta kötüleşti ve bu büyük ölçüde yaptırımlardan kaynaklanıyor” değerlendirmesini yapıyor.
Çöküşü yaptırımların baypas edilmesi mi engelledi?
Benjamin Hilgenstock’a göre Rusya ekonomisinin ayakta kalabilmesinde yaptırımların baypas edilmesi etkili oluyor. Hilgenstock, Kremlin’in Batı’nın ihracat kontrollerini delmeyi başarmasını, Batı ittifakının Aralık 2022’de petrol fiyatına tavan belirlemesine rağmen dünya çapında petrol satışına devam etmesini örnek olarak gösteriyor.
Oysa Batı, Rus petrolüne varil başına 60 dolar tavan fiyatı belirlemiş, daha yüksek fiyata satış halinde bu petrolün nakliyesi gibi bazı hizmetleri kısıtlamayı amaçlamıştı. Ancak Rusya neredeyse bir yıldır petrolünü piyasaya yakın fiyatlardan satmayı başardı.
Bunu, fiyat sınırını aşmak için Rus petrolünü Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelere taşıyan gölge gemi filoları yapıyor. ABD bunu önlemek için artan sayıda gemi ve şirketleri yaptırımlarla hedef alıyor.
Benjamin Hilgenstock, bunun etkili bir yol olduğuna, bu sayede Rusya’nın petrol gelirlerinin sınırlandırılabileceğine inanıyor. Uzman ayrıca Rusya’nın üçüncü ülkeler üzerinden yaptırımları delmesinin de önlenmesi gerektiği ve bunda bankaların önemli bir rol oynayacağı görüşünde.
ABD Başkanı Joe Biden tarafından Aralık ayında yayınlanan kararnameye dikkat çeken Hilgenstock, bu kararnamenin Rusya’nın askeri ya da endüstriyel fayda sağladığı alımların ödemelerine izin veren bankalara yaptırım uygulanmasına imkan sağladığını hatırlatarak, “Finans kuruluşları ihracat kontrollerinin uygulanmasında önemli bir rol oynuyor. Fiziksel olarak izlenmesi çok zor olan bu işlemlerin finansal izleri görülebiliyor” diyor.
Savaş ekonomisinin riskleri
Rusya’nın askeri harcamaları 2021 yılından bu yana üç kat arttı. Çünkü Kremlin’in roketlere, mühimmatlara ve silahlı insansız hava araçlarına (SİHA) ihtiyacı var.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü uzmanı Elina Ribakova, “Ekonomiye katkısı yok. Temelde israf” sözleriyle bu büyük çaplı askeri harcamaların Rusya ekonomisine uzun vadede herhangi bir fayda sağlamadığını söylüyor.
25 yılı aşkın bir süredir Rusya’da çalışan yatırım danışmanı Chris Weafer de aynı görüşte. Weafer, DW’ye bu sürecin doğuracağı olumsuz sonuçlara ilişkin olarak şu değerlendirmeyi aktarıyor:
“Rusya rezervlerini tüketiyor. Savaş bittiğinde Rus ekonomisi de ciddi boyutta zarar görmüş olacak. Ve işte o zaman da oturup yola nasıl devam edileceğine kafa yormak zorunda kalacaklar.”
Weafer savaşın Rusya iş gücü piyasasını da olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor. 2022 yılından bu yana yaklaşık 1 milyon yüksek nitelikli iş gücünün Rusya’dan ayrıldığına işaret eden Weafer, ayrıca zorunlu askerlik nedeniyle de pek çok sektörde iş gücü açığı olduğunu kaydediyor.
“Neredeyse hiç işsizlik yok, ücretler de 2023 yılı boyunca önemli ölçüde arttı” gözlemini aktaran Weafer, “Yüksek gelirler enflasyonu da körükledi” diyor.
Rus ekonomisi daha ne kadar dayanır?
Rusya ekonomisindeki nispeten iyi gidişatın ne kadar sürdürülebilir olduğu konusunda soru işaretleri var.
Chris Weafer ise Rusya’nın muazzam ham madde rezervlerinin her zaman hafife alındığını söylüyor. Petrol ve doğal gazın küresel piyasalar için halen büyük önem taşıdığına işaret eden Weafer, ABD’nin de hâlâ büyük miktarlarda satın aldığı uranyum gibi ham maddelerin de önemini koruduğuna işaret ediyor.
Weafer, özellikle AB’de Rus ekonomisinin çökeceğine dair temenni olduğunu belirtirken bunun çok da gerçekçi bir beklenti olmadığını aktarıyor.
Elina Ribakova ise Ukrayna’nın kaderinin Rusya’nın ekonomisindeki gidişata bağlı olduğunu söylüyor. Tek başına yaptırımların sonuç vermeyeceğini ifade eden Ribakova, Batı’nın Rusya’nın savaşma yetkinliğini sınırlandırmak için daha büyük kararlılık sergilemesi gerektiği görüşünde.
Ribakova, “Bir elle Ukrayna’yı destekliyoruz, diğer elimizle Rusya’yı. Hâlâ Rusya’dan enerji satın alıyoruz. Petrol fiyat tavanı ve ambargoları, ihracat kısıtlamalarını gerektiği gibi uygulamıyoruz. Bunlar ciddi sorun” diyor.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?