Serhat Akın: “Löw ile mesajlaştık… 3 milyon euroya Fenerbahçe’ye gelir”

Fenerbahçe’nn eski futbolcusu Serhat Akın, Rizespor karşısında alınan 4-0’lık galibiyete karşın Vitor Pereira’ya tenkitler getirdi.

“Pereira’yı Ali Koç’un aklına kim soktuysa kovulmalı” diyen Akın, “Pereira’yı araştırdım. Daha evvel çalıştığı kadrolarda ‘aile ortamı’ falan dememiş. Avrupa’da bu türlü bir telaffuz yok. Profesyonel olmak kıymetli. Szalai bu grupta stoperde, sol bekte, ön liberoda hatta sol açıkta bile oynar.” diye görüş bildirdi.

“YAZIN NE OLACAK BAKALIM SERHAT”

Serhat Akın Nut Spor’da yaptığı açıklamada, “Mesut Özil varken bu gruba her vakit Löw gelmeli dedim. Bu adam 20 yıldır Alman Ulusal Ekibi’nin başında. Aynı vakitte beni Fenerbahçe’ye yollayan hocalardandır. Almanya’ya gittiğimde de görüşürüz. Fenerbahçe’yi çok sevdiğini biliyorum.. Ben ona bildiri atmıştım. ‘Gel Fenerbahçe’ye efsane ol’ dedim. Ben yardımcısı değilim, grubunda de değilim. Yalnızca onun gelmesi beni heyecanlandırır. Bana ‘İnşallah. Yazın ne olacak bakalım Serhat’ bildirisini yazdı. Tatil isteyen, futboldan uzaklaşmış insan bunu yazmaz.” biçiminde konuştu.

“3 MİLYON EUROYA GELİR”

Eski futbolcu ve yorumcu Erman Özgür, ‘Löw’ü 10 milyon eurodan aşağı getiremezsin’ halinde görüş belirtirken Serhat Akın, “Almanya’da 3 milyon euro civarı alıyordur. Fenerbahçe’ye 3 milyon euroya gelir. Ona yaklaşımın çok değerli. Çok istediğini hissettirirken onu kazanırsın. İkna kabiliyeti çok değerli. Hakan Bilal Kutlualp, Sadettin Saran bu yüzden başarılı yöneticilerdi.” sözlerini kullandı.

Müsabakayı muharrirlerimiz Uğur Meleke ve Güntekin Onay köşelerinde kıymetlendirdi:

UĞUR MELEKE: DÖNEMİN EN YETERLİ FENERBAHÇE’Sİ

Pereira doğrularına inanan değil, sözün tam manasıyla tapan bir teknik adam. Bence esasen üç buçuk maçlık dörtlü savunma uygulamasını istekli yapmamıştı. Dün de zati kutsalmışçasına inandığı dizilişi 3-4-2-1’e döndü. Daima söylüyorum, maçları dizilişler değil, oyuncular kazanıyor. Aslında dörtlü savunmaya döndüğünde de alandaki atakçı sayısını artırmamıştı, birinci 11’den Szalai’yi çıkarıp Meyer’i koyarak bir mucize bekleyemezsiniz! Dün yeniden inandığı dizilişe döndü. Kadrosu daha derli topluydu, daha az konum verdi, Pereira’nın daha memnun olduğu bir oyundur dünkü.

Son Dakika: Fenerbahçe – Çaykur Rizespor maçı sonrası yere göğe sığdıramadı Dayanılmaz, olağanüstü, oyunun kalbiydi, gösteri yaptı, bu dönem birinci kere…

MESUT VE FERDi Şahaneydi

İngilizler’in bir oyun tanımı vardır, “too nice” diye. Dün Rize’nin oyunu tam da öyleydi. Gereğinden fazla uygun. Fazla teknik. Az zorlayan, yakın oynamayan bir tarz. Bu da Fenerbahçe’nin maç genelinde neredeyse hiç zorlanmadan vitesi elinde tutmasını sağladı. Fizikî olarak iki kadro ortasında bu derece fark oluşunca, dönemin en yeterli Fenerbahçe’sini izledik Kadıköy’de.

Dün fizikî bir oyun olmayınca da dayanılmaz bir Mesut Özil izledik alanda. Ferdi Kadıoğlu oyunun kalbiydi, tek sözle mükemmeldi. Szalai “Ben nasıl yedek kalırım” dercesine ferdî bir gösteri sergiledi. Berisha ve Serdar Dursun da yeterli oyunu taçlandırdılar santrfor performanslarıyla.

NEDEN DAİMA KARAOĞLAN?

Bu sütunun dikkatli takipçileri bileceklerdir, maç yazılarında çoğunlukla tartışmalı konumlara değinmiyorum. Maçın bitiş düdüğü çalar çalmaz yazıyı gazeteye geçiyoruz, konumları tekrar izleme talihim yok. Gazetede yerim kısıtlı. Esasen pazartesi sabah da tüm tartışmalı durumları ekranda konuşuyoruz. Fakat hakeme dair değil, hakemliğe dair bir diyeceğim var bugün: Tıpkı haftada üç şampiyonluk adayının, Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un ve Fenerbahçe’nin maçlarında birebir VAR’ın vazifeli olmasını ben anlayamadım. VAR’ın şu anda bir karşılaşmanın idaresindeki tartısı düşünülürse, birebir hakeme 3 büyük kadronun maçını yönettirmek üzere bir şey bu. Ben anlayamadım, Atilla Karaoğlan şu anda bir Collina formu mu gösteriyor? Ya da MHK’nın elinde diğer hakem mi yok? Bir açıklaması olmalı herhalde bu durumun.

GÜNTEKİN ONAY: FENERBAHÇE GÜLE OYNAYA

Fenerbahçe, dün Rizespor karşısında dönemin en rahat galibiyetini elde etti. Berisha ile golü erken bulan sarı lacivertliler rahat bir tempoda götürdüğü maçta 1-0 ile 2-0 ortasındaki 55 dakikalık kısımda çok fazla konum üretti lakin bir türlü farkı 2’ye çıkartamamanın tedirginliğini yaşadı. Gerçekten bitime yarım saat kala Jose Sosa ve Serdar Dursun’un oyuna girmelerinin akabinde vites yükselten Fenerbahçe, Serdar Dursun’un art geriye attığı 2 golle hak ettiği farkı yakaladı.

KAZANMA DİLEĞİ ÜST Düzeydeydi

Tekrar 3’lü savunma kurgusuyla oyuna başlayan Fenerbahçe’de oyun disiplini ve kazanma isteği üst düzeyde idi. İkili çabalarda de konuk Rizespor’a oranla çok daha güçlü görünen sarı lacivertli grupta, oyunda kaldığı kısımlarda Diego Rossi hareketli futboluyla rakibin savunma istikrarını bozan isimdi. Lakin Uruguaylı futbolcu bitirici vuruşlarda mahir değildi.

Bundan evvel ligde oynadığı 7 deplasman maçının hepsini kaybeden Rizespor ise 2-0’dan sonra büsbütün teslim bayrağını çekti.

SOSA’NIN KLASI FARK YARATTI

Oyun disiplininden büsbütün kopan konuk grup karşısında Jose Sosa’nın maestroluğa soyunduğu son kısımda Atilla Szalai de ataklara katılıp asistlerle adeta futbol keyfi yaptı. Hat-trick’e imza atan Serdar Dursun, ağır bir santfor ancak kıymetli bir özelliği var: Kale önünde çok tesirli, takipçi ve gol vuruşları pak.

Dün Fenerbahçe, dönem başından bu yana iilk sefer taraftarına rahat bir maç izletti ve birinci sefer böylesine farklı kazandı. Üst üste kaybedilen maçlara karşın bu iştah ve oyun disiplini sarı lacivertliler açısından sevindirici.

Konuk grup Rizespor’a gelince; grup savunması yapamıyorlar. Atakta çok etkisizler ve tahminen de en olumsuz istikametleri dirençsiz olmaları. Neden deplasmanda 8’de 0 çektiklerini anlamak, dünkü maçı izledikten sonra hiç de sıkıntı değil.