Trabzonlu aile Güzelhisar Kalesi için dava açtı

Trabzon’da 13’üncü yüzyılda Cenevizliler devrinde inşa edilen Güzelhisar Kalesi’nin ve içinde yer aldığı arazinin Üçüncüzade Ömer Paşa’ya ilişkin olduğunu argüman eden torunlarının kalenin mülkiyetini almak için teşebbüsleri sürüyor.

KALENİN MÜLKİYET HAKLARINI ALMAK İSTİYORLAR

Uzun bir türel sürecin akabinde Üçüncüzade Ömer Paşa’nın varisi olduklarını ve Güzelhisar Kalesi’nin mülkiyetinin kendilerine ilişkin olduğunu mahkeme kararıyla tescilleyen Üçüncüoğlu sülalesi, kuracakları vakfın akabinde devletten kalenin mülkiyet haklarının evresini isteyecek.

AİLE KENDİNDEN EMİN: “ALACAĞIZ”

Türkiye’de tarihi birçok yapının mülkiyet haklarının varisleri tarafından alındığını söyleyen Üçüncüoğlu, birtakım vatandaşların kendisine tarihi bu araziyi alamayacağını söylediğini lisana getirerek, “Bazıları Güngör Üçüncü yahut Üçüncüoğulları burayı alamaz diyor, yok o denli bir şey alacağız” dedi.

“KENAN CİHAN AİLEMİZİ KAPI DIŞARI ETTİ”

Trabzon’daki Güzelhisar Kalesi’nin de içerisinde bulunduğu arazinin hem Osmanlı hem de Cumhuriyet devri tapularının kendilerinde olduğunu belirten Üçüncüoğlu, Güzelhisar Kalesi’nin kullanım hakkının 1960 yılına kadar kendi ailelerinde olduğunu ancak 1960 darbesinden sonra askeriyenin el koyduğunu söyledi.

Üçüncüoğlu, “Vakfımız 1938 yılına kadar geldi. 1938 yılında askeriye burayı bize verin dedi zira o vakit 2’inci Dünya Savaşı’nın ayak sesleri vardı. Burası bize askeri bakımdan gerekli dedi ve Trabzon Valiliği ile birlikte oturdular. Yıllık 35 reşat altınla burayı kiraladı askeriye. Askeriye bir süre burada durdu daha sonra Üçüncüoğlu ailesi askeriyenin buradan çıkarılmasını istedi, mahkemeye verdiler ve mahkemelik oldular. Bu mahkeme 2 sene sürdü ve bu süreçten sonra 1960 yılına kadar aslında bu Güzelsaray denilen yer Üçüncüoğlu ailesinindi. 60 yılında yapılan ihtilalle o vaktin 11’inci Kolordu Kumandanı Kenan Cihan darbe yapıldığı vakit 50 tane jandarmayı alıp gidip bu sarayda Üçüncüoğlu ailesinin olan yeri alarak ailemizi kapı dışarı etti.

“ASKERİYENİN TAPUSU YOK KARAYOLLARININ TAPUSU YOK”

Bir kararname ile bir arada bu yer hazineye devrediliyor, tıpkı gün bir kararname ile vakfa alıyor, bir kararname ile daha vakıftan askeriyeye mal ediyor haksız ve hukuksuz bir halde. Tapu yok, hiçbir şey yok sormadan yapılıyor bu. Karayolları buranın altından tünel geçiriyor, burayı istimlak etmiyor, sahiplerini aramıyor, tapu kayıtlarına nazaran buranın maliki kimdir bakmıyor çabucak alıyor. Bir kısmının kullanım hakkını da o alıyor. Askeriyenin tapusu yok, Karayollarının tapusu yok, Vakıflar Bölge Müdürlüğünün tapusu yok fakat iştigal onlarda.

“TAPU BİZE AİT”

Hem Osmanlı tapusu hem de Cumhuriyet tapusu 1913 yılında alınmış tapu bize ilişkin. Kullanma hakkı bizim, kadim hakkı bizim, Trabzon Valiliği ile 1938 yılında yapılan muahede da bizim elimizde. Bizim elimizde bütün bilgi ve evraklar var. Bugün Türkiye genelinde Hatay Ermeni Kilisesinin tapusunu Ermeniler aldı, Heybeliada Rum Okulu’nun tapusunu aldılar ben Trabzonluyum, benim geçmişim Trabzon. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet ile geldi benim ailem buraya. Benim ailem Trabzon’da 300-400 sene kaldı. Ondan sonra biz Torul bölgesine Fatih Sultan Mehmet’in 21 tımarlık olarak bize vermesiyle bir arada geldik. Yoksa biz kaleyi gasp etmiyoruz, kale tekrar Trabzon’un fakat kullanım hakkımızı alacağız. Biz kullanım hakkı için uğraşıyoruz ve askeriyenin elinden alacağız” diye konuştu.

“ASKERİYE VE KARAYOLLARINA DAVA AÇIYORUZ”

Vakıf kurulduktan sonra kalenin mülkiyet haklarının kullanımı için Karayolları ve Askeriye’ye dava açacaklarını söyleyen müellif Güngör Üçüncüoğlu, kalenin mülkiyet hakkını elde ettikten sonra burayı Trabzon halkına açacaklarını söz ederek, “Vakıf kurmak için gerekli müracaatları yaptık. Bütün dokümanlarımız hazır ben 10 aydır hakim karşısına çıkamadım. Tarafsız bir dava 10 aydır görülemedi. Önümüzdeki ay bu davaya gireceğiz. Diyorlar ki bu tapunun metrekaresi çok. 14 bin dönüm, lakin nereleri olduğunun ismini vermiyorum artık oraları da alacak derler. 14 bin dönüm Trabzon’un yarısı, biz bunu istemiyoruz. Biz Askeriye ve Karayolları’nın elindeki 2 bin 285 metrekareye dava açıyoruz. Vatandaşlar tekrar orada olacak onlarla komşu olacağız, onlarla birlikte oturup kalkacağız. Biz oranın kullanım hakkını alacağız. Biz orayı elde ettikten sonra halka açacağız park olarak, piknik alanı olarak. Savaş halinde miyiz, askeriye bölgesiymiş ne askeriye bölgesi. Yanında yöresinde bin tane konut var orası askeri bölgeymiş yok efendim o denli bir şey. Allah göstermesin şayet savaş olursa biz orayı askeriyeye parasız veririz, kâfi ki bu türlü bir şey olmasın olursa da canımızla, başımızla, malımızla biz devletimizin yanındayız. Biz orayı Trabzon halkına açacağız” dedi.

“BURASI DEDEMİZİN YERİ”

Üçüncüzade Ömer Paşa tarafından hazırlanan vasiyetnameyi yerine getirmek için gayret sarf ettiklerini lisana getiren Üçüncüoğlu, şunları söyledi:

“En büyük gayelerimizden biri, bizim senetimizde ‘vakıf eğitim işiyle uğraşacak’ diyor. Trabzon ve Torul’a birer tane üniversite açacağız. Aile birliğini sağlamlaştırmak için birbirimize yardım edeceğiz. 1700’lü yıllarda kurulan vakfımızın ülkülerini tıpkı halde devam ettireceğiz. Benim ne kadar hakkım varsa Türkiye’deki başka Üçüncülerin de o kadar hakkı var. Şu anda biz 100 kişi ile birlikte müracaat ettik mahkemeye, vakıf mütevelli heyeti kurmak için lakin geride 5-6 bin kişi var onlar da birebir hakka sahip. Ben hayatımın 55 yılını şahsen bu işe verdim. Biz bunun yalnızca manevi sıkıntısındayız, maddi kaygısında değiliz. Elimizde Üçüncüzade Ömer Paşa’nın 6 sayfa vasiyetnamesi var. ‘Evladımın evladına, evladının evladına verilmesini istiyorum’ diyor. Osmanlı da bunu motamot kaydetmiş 1’inci Mahmut vaktinde. Vasiyetnamenin yerine getirilmesi için biz uğraş ediyoruz, onu da bırakın yapalım burası dedemizin yeri. Ünye’de bir paşanın sarayını varisleri aldı orada duruyor. Onlara bir şey yok fakat Güngör Üçüncü yahut Üçüncüoğulları alamaz, yok o denli bir şey alacağız.”