Kâbe örtüsünün geçmişten günümüze serüveni
Kalbimizde ve ruhumuzda huzur uyandıran, Allah’ın meskeni olarak gördüğümüz kutsal mâbedimiz Kâbe, var olduğu günden bu yana, asırlar boyunca …
Kalbimizde ve ruhumuzda huzur uyandıran, Allah’ın meskeni olarak gördüğümüz kutsal mâbedimiz Kâbe, var olduğu günden bu yana, asırlar boyunca çeşitli örtülerle örtülmüştür.
İslam öncesi devirlerde Kâbe kisve, hizz, burud, hubur ve anmat (hasır) adı verilen ve o dönemlerde giysi kumaşı olarak da kullanılan kumaşlarla örtülüyordu. Bu kumaşların en besbelli özelliği kurban edilecek hayvanların üzerine de örtülüyor olmasıydı.
Kâbe örtüsü örtmek, halk arasında imtiyaz sahibi olmanın bir göstergesiydi. Cahiliye Arapları Kâbe’yi örttükleri kumaşların aynılarıyla kurban edilecek olan hayvanları da örterler, ardından onları putlar için bağışlarlardı.
İslamiyet öncesi dönemlerde şimdiki üzere ipek örtü yaygın olarak kullanılmıyordu. Genel olarak has yün, kanvas, deri, hasır, keten ve kilim kumaşları kullanılıyordu. Kâbe’nin üzerine bir tek renk değil, farklı renklerde ve motiflerde kumaşlar seriliyordu.
Hz. Peygamber [sav] 630 yılında Mekke’yi fethettikten sonra Kâbe’nin içi ve etrafı putlardan temizlenmişti. Ama örtüsü değiştirilmemişti.
(Bursa Ulu Mescit’te sergilenen 600 yıllık Kâbe örtüsü.)
O sene içinde bir kadın elindeki buhurdanlıkla Kabe’nin etrafını tavaf ederken örtüyü yaktı. Bu kazanın akabinde artık Müslümanların hakimiyetindeki Kâbe, Yemen’den getirilen yeni bir örtüyle örtüldü.
İslam öncesi devirlerde olduğu gibi kurbanlıkların üzerine örtülen hiçbir örtü, İslamiyet’ten sonra Kâbe örtüsü olarak kullanılmadı.
(İranlı direktör Macid Macidi’nin sinemasında Kâbe tasviri)
Hz. Peygamber vaktinden itibaren Kâbe’ye her yıl 10 Muharrem olan Aşure gününde Kırmızı örtü, 27 Ramazan’da da beyaz örtü asılırdı.
Abbasi Halifesi Me’mun vaktinde beyaz bir örtü ilavesiyle, Kâbe yılda üç sefer farklı örtü ile örtülmeye başlanmıştı.
(Kâbe örtüsü stantlarından Kırmızı Kâbe örtüsü parçası)
Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ebubekir ve bilhassa de Hz. Ömer döneminde Kâbe, kabati denilen keten kumaşla örtülüyordu. Mısır’ın fethinden sonra, bu kumaş oradan getirilmeye başladı.
Emeviler periyodunda, senede iki defa Kâbe’ye misk gönderilir, namazlardan sonra bu misk Kâbe duvarlarına sürülürdü. Emevî halifelerinden Yezid devrinden itibaren, Kâbe’nin ipek bir örtü ile örtülmesi uygulaması başladı.
Abbasi halifelerinden Nasr Lidinillah, halifeliğinin birinci yıllarında Kâbe’ye yeşil örtü gönderirken, son yıllarında gönderdiği örtü siyah renkli ve sarı yazılıdır. Bu durum vaktimize kadar da bu türlü devam etmiştir.
(Kâbe örtüsü stantlarından Yeşil Kâbe örtüsü Parçası)
Halife Abdülmelik bin Mervan döneminde Kâbe örtüsü Şam’da dokunuyor, oradan Medine’ye gönderiliyordu. Mescid-i Nebevi’de halka gösterilen örtü, daha sonra Mekke’ye getirilerek Kâbe’ye örtülüyordu.
Abbasiler periyodunda dokuma ve boyama teknikleri daha gelişmiş olduğu için birinci kere yazı işlemeli Kâbe örtüsü bu devirde, 776 yılında hazırlatıldı. Bu kumaş keten, yün ve ipek kumaş karışımından elde edilmişti.
Kimi kaynaklarda 10’uncu yüzyılda Kâbe örtüsünün Horasan’dan getirilen kırmızı ipek kumaştan hazırlandığı rivayet edilir. Fâtimîler döneminde Kâbe örtüsü beyaz ve sarı renkliydi. İpek kumaşlar Hindistan ve Çin’den getiriliyordu ve üzerinde iki şeritli altın işlemeler bulunuyordu. Memlûklar döneminde siyah ipek ve keten kullanılan bir kumaştan hazırlanan Kâbe örtüsünün üzerine Kur’ân’da yer alan Hac ayetlerinin işlenmesi adet oldu.Osmanlı devrinde Yavuz Sultan Selim “iki kutsal Haram’ın hizmetçisi” (Hâdimu’l-Harameyni’ş-Şerîfeyn) unvanını almıştı ve örtüyle şahsen ilgileniyordu.
O dönemde Kâbe örtüsü siyah ipekten üretiliyordu. Renk, dikiş ve işleme olarak örtü, Memlûkların hazırladığı örtüye çok benziyordu. Örtünün hazırlanması 30 günde sürüyordu.
1706 yılına kadar Mısır’da hazırlanan örtü, o tarihten 1860 yılına kadar İstanbul’da dokunmaya başladı. Örtünün İstanbul’dan İskenderiyye’ye götürülmesi tam 11 günlük bir vakitte gerçekleşiyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son periyodunda artık yine Mısır’dan gönderilen örtü, sonrasında Hicaz’da hazırlanmaya başladı:
1927 yılında, Suudi Arabistan’ın kurucusu Kral Abdulaziz, Mekke Valisi olan oğlu Kral Faysal’a Kâbe örtüsü (kisve) için bir atölye kurmasını emretti. O tarihte Mekke’de kurulan atölye, 1974 yılında Mekke dışına taşındı.
Kâbe örtüsü tarih boyunca Yemen’den, Irak’tan, Horasan’dan, İstanbul’dan ve Mısır’dan “mahmel” ismi verilen kervanlarla taşındı Mekke’ye. Mahmel kervanları Mekke’ye girerken büyük bir kutlama ile karşılanıyordu.
Bugün ise Cidde ile Mekke ortasındaki eski otoyoldan gidenler Mekke girişinde 100.000 metrekarelik geniş bir alana yayılmış başka farklı yerlerde binalar görürler. Bu binalarda, üç yüz kadar personel ve sanatkâr, çok mübarek bir iş üzerinde çalışırlar. Bu, Kâbe-i Muazzama’yı örten büyük kumaş parçası “kisve” dir.
Her yıl değiştirilen Kâbe örtüsünün eskisi zemzem suyuyla yıkandıktan sonra müzelerde sergilenmesi için farklı İslâm ülkelerine ve ikram olarak İslâm dünyasındaki çeşitli şahsiyetlere gönderiliyor.
Günümüzde Kâbe’nin örtüsü, her yıl Kurban bayramı arefesinde, adeta Kâbe’ye bayramlık giydirilmişçesine, yepisyeni işlenmiş bir örtüyle değiştiriliyor.