1971’de öldürülen İsrail Başkonsolosu’nun yeğeni CNN TÜRK’e yaşananları anlattı

İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un, Uzman Çayan’ın önderi olduğu THKP-C tarafından kaçırılıp cansız vücudunun bulunması üzerinden 51 yıl geçti. Yahudi Soykırımı’nın faillerinden, Nazi hatalısı Adolf Eichmann’ın İsrail’e getirilmesi ve yargılanması sürecinde de aktif rol alan Elrom’un yeğeni Nilly Ovnat, CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya konuştu ve suikastın aileyi nasıl etkilediğini anlattı.

İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un yeğeni Nilly Ovnat, CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya verdiği röportajda, eniştesinin İsrail tarihi için değerinin altını çizdi.

Ovnat, Yetenekli Çayan’ın başını çektiği THKP-C’nin kaçırdığı ve daha sonra cansız vücudu bulunan eniştesinin Yahudi Soykırımı’nın faillerinden Adolf Eichmann’ın Arjantin’de olduğunun tespit edilmesine dair süreçte rol aldığını söyledi.

Nilly Ovnat, “Tek vazifesi Adolf Eichmann’ın Buenos Aires’te olduğu istihbaratını doğrulamaktı. Babamdan bir bavul ödünç aldığını hatırlıyorum. Yıllar yıllar sonra bir seferinde ‘Ah şu bavulun lisanı olsa da konuşsa’ demişti. Eichmann’ı o gittikten 3 yıl sonra getirdiler. Tüm kaçırma operasyonunu gerçekleştirmeleri 3 yıl sürdü” dedi.

6 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü soykırımda rol alan Eichmann’ın İsrail’deki yargılama sürecinde de Efraim Elrom’un yer aldığını söyleyen Ovnat, “Kendisini burada yargılamaya karar verdiklerinde “Chamber O-Six” isimli özel bir polis ünitesi kurdular ve baş müfettiş olarak o atandı. Zira akıcı Almancası vardı ve Eichmann ile saatlerce vakit geçirip öyküsünü dinlemişti” diye konuştu.

Polonya doğumlu olan Elrom’un soykırım sürecinde ailesinin tamamını kaybettiği için eşi Elsa Elrom’un en yakın akrabaları olduğunu belirten Nilly Ovnat, Efraim Elrom’un başkonsolosluk vazifesinde çok başarılı olduğunun da altını çizdi, “Türk halkıyla, başka diplomatlarla, Yahudi toplumuyla çok uygun geçiniyordu. Herkes ona hayrandı. Çok ilgi alımlı ve özel bir adamdı. Ağustos 1969’da misyona başladı. 2 yıl orada kalacaktı. Yani 1971 yazında geri dönmüş olması gerekiyordu. Ancak ne yazık ki misyon mühleti beklediğinden erken bitti” diye ekledi.

Ovnat, suikastı “inanılmaz bir şok” olarak niteledi. Çayan’ın başkanı olduğu THKP-C’nin kaçırması sonrasında eniştesinin öldürülmesini beklemediklerini söz eden Nilly Ovnat, “Küresel terörün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla emelleri fidye almak ya da mahpustaki arkadaşlarını özgür bıraktırmaktı. Onu öldürmek istemediklerini düşündük nedense. Baskı ve sokağa çıkma yasağı olduğu için, köşeye sıkıştıkları ve oradan nasıl kurtulacaklarını bilmedikleri için bunu yaptılar. O vakitten beri dünyada birçok farklı terör aksiyonu yaşandı. Hepsi büyük tesirler yarattı ve korkunçtu” dedi.

Ovnat bu suikastın Elsa Elrom’a olan tesirini “Öyle bir şok geçirdi ki olağan ya da olağandışı bir reaksiyon veremedi. Şok içindeydi. Tek istediği şey konuta dönmekti” diye anlattı. Nilly Ovnat, teyzesinin İsrail’e geldiği süreciyse “Tamamen şok içinde olan birini tasvir etmek çok güç. Etrafında yaşananları anlayamadığını hissediyordum. “Böyle bir şeyi nasıl atlatabilir ki?” diye düşündüm. Bunun gerçek olduğuna biz bile zar sıkıntı inandık. Ancak gerçekti” diye aktardı.