“Türkiye ile AB müzakerelerine son verilsin”
Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi, Avrupa’da Türkiye ile ilişkilerin geleceği ile ilgili tartışmaların fitilini ateşledi. AB müzakerelerine son verilmesi ve koşullu ekonomik destek önerileri gündeme taşındı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci tur seçim galibiyetinin Avrupa’daki yankıları sürüyor.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) muhafazakar milletvekillerinden oluşan, Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) lideri Manfred Weber, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerine artık son verilmesi gerektiğini söyledi. Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük grubu oluşturan EPP’nin lideri, bu önerisini Funke Medya Grubu’na verdiği söyleşi ile gündeme taşıdı.
“Ne Türkiye istiyor, ne de AB”
Önerisini, “Üyelik müzakereleri Türkiye ile ilişkileri desteklemek yerine bloke ediyor” sözleriyle savunan Weber, “Son bir kaç yıl, Türkiye ile yakın bir partnerliğin önemli olduğunu gösterdi, ancak kimse Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemiyor, ne Türkiye ne de AB” ifadelerini kullandı.
Weber, Ukrayna ile Rusya arasında barışın tesis edilmesi hedefi, göç politikaları, ekonomide modernizasyon ve Kıbrıs meselesi nedeniyle seçimlerden galip çıkan Erdoğan ile iş birliğine ihtiyaç duyduklarını dile getirirken, “Erdoğan şimdi derhal İsveç’in NATO üyeliğine onay vermeli” dedi.
Yeni dönemin ilk işaretleri
Almanya Federal Meclisi’ndeki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Grubu Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt ise Erdoğan’dan yeni dönemde daha uzlaşmacı bir tavır beklediklerini kaydetti.
Erdoğan’ın seçimlerden sonra Almanya ve Batı’ya yönelik “provokatif yöneliminden” geri adım atmasının ihtimal dışı olmadığına işaret eden Hardt, “Erdoğan aklı selim bir analizin ardından, ülkesinin büyük ekonomik sorunlarının ancak AB ve Almanya ile çözülebileceği sonucuna varabilir” ifadesini kullandı.
CDU’lu siyasetçi aşırı borçlanma ve TL’deki değer kaybı nedeniyle Türkiye ekonomisinin zorda olduğunun altını çizerken, öncelikle ülkesinin çıkarlarını gözetmek zorunda kalacak olan Erdoğan’ın, “AB’nin iş birliği yapabileceği tek partner olduğunu” da kabul etmek durumunda kalacağını aktardı.
Zordaki ekonomiye koşullu yardım
Alman siyasetçi Türkiye’nin borçlarını dolar ve euro ile ödemesi gerekeceğini söylerken, Ankara’nın Rusya ve Çin ile kurduğu yakın ilişkilerin bu kaynağı temin etmeye yetmeyeceğini belirterek, “Putin ve Rus rublesi Türkiye’ye yardım edemeyecek” dedi.
Alman Hükümeti’nin Türkiye’ye, “Zordaki iktisadi durumdan çıkışı için destek işareti” vermesinin önemli olduğunu anlatan Jürgen Hardt, buna karşılık olarak da Ankara”dan bazı taleplerde bulunulması gerekeceğini aktardı. Hardt, Ankara”nın verilecek destek karşılığında Avrupa ve Almanya”ya dostane bir tutum sergilemesi gerekeceğini vurgularken, aynı zamanda insan hakları ile ilgili de bazı beklentilerin “formüle edilebileceğini” vurguladı.
Jürgen Hardt ayrıca, Temmuz ayındaki NATO zirvesini Türkiye ile ilişkilerin geleceği açısından “ilk sınav” olarak gördüğünü de kaydetti. CDU’lu siyasetçi, Erdoğan’ın aylardır engellediği İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakarak “nerede durduğunu kanıtlayabileceğini” belirtti.
Zor bir dönemin kapıları aralanıyor
AB uzmanları, 14 Mayıs seçimleri öncesinde yayımladıkları analizlerde, demokrasi ve hukuk devleti alanında gerilemeye yol açan Erdoğan’ın seçimleri kazanması halinde, Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerine son verileceğine dikkat çekmişti.
Uzmanlar hem AB hem de Avrupa hükümetlerinin kendi çıkarları gerektirdiği ölçüde Erdoğan yönetimi ile iş birliği yapacağını, Türkiye’yi stratejik öneme sahip bir komşu olarak konumlandırıp, al-ver ilişkisi olarak nitelendirilen transaksiyonel ilişkilere ağırlık verileceğini kaydetmişlerdi.
AFP, dpa / ET,DA
DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?