“Dünya eğitimde de 5’ten büyüktür”

 ‘3. Türkiye-Afrika Paydaşlık Zirvesi’ kapsamında düzenlenen eğitim bakanları oturumunun kapanışında yaptığı konuşmada Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye’nin kurulduğu günden itibaren eğitime bilhassa eğitimde fırsat eşitliğini artırmak ve tüm vatandaşların nitelikli eğitimden faydalanması için çok kıymetli yatırımlar yaptığını belirtti. Özer, fakat OECD ülkesinin ve gelişmiş ülkelerin 1950’li yıllarda İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşamış olduğu kitleselleşme evresini Türkiye’nin gecikmeli olarak yaşadığını lisana getirdi.

Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, UNESCO’nun 41. Genel Konferansı çerçevesinde 17 Kasım 2021’de belirlenen seçimlerde Türkiye’nin 2017-2021 devrinde muvaffakiyetle yürüttüğü UNESCO Yürütme Şurası Üyeliğine 2021-2025 devrinde bir kere daha seçildiğini hatırlatarak bu süreçteki takviyeleri için Afrika’ya teşekkür etti.

“Ülkeler ortasındaki iş birliklerini sistematik bir yapıya kavuşturmak ismine ahdi tabana yönelik çalışmalarımızı somut bir sonuçla nihayetlendirme isteğiyle bu toplantının çabucak akabinde tekrar ele almamız gerektiği temennimdir” diyen Özer, bu iş birlikleri yasal bir iş birliğine dönüştürüldükten sonra burada değinilen tüm alanlarda rahat bir halde aralık alınılacağına inandığını söyledi.

Özer, “Sayın Cumhurbaşkanımızın sıklıkla tüm dünyada konuşmalarında, başkanlara konuşmalarında, Birleşmiş Milletlerdeki konuşmalarında değindiği bir nokta var. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyor Sayın Cumhurbaşkanımız. Bunun hoş bir örneğini burada sizlerle birlikte ‘3. Türkiye-Afrika Zirvesi’ vesilesiyle gösterdiğimize inanıyorum. Dünya eğitimde de 5’ten büyüktür” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hususta büyük bir liderliği olduğunu aktaran Özer, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetlerinde her vakit Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi öteki bakanlıklara nazaran en yüksek bütçe oldu” dedi. Özer, Bakanlığın bütçesinin toplam bütçenin yüzde 15,7’sine tekabül ettiğinin altını çizdi.

Eğitim sisteminde 1,2 milyon öğretmenin bulunduğunu aktaran Özer, eğitimde fırsat eşitliğini daima artıracak, eğitimin kalitesini daima güzelleştirecek bir kültürü eğitim sisteminin içerisine yerleştirmek için büyük gayret sarf ettiklerini söyledi.

4 MEVZUYA YÜK
Burada dört mevzuya yük vereceklerine değinen Özer, birinci hususun eğitimdeki eşitsizliklerin başladığı nokta olan okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması olduğunu belirtti. Özer, 2022 yılı sonu prestijiyle şu anda Türkiye’de 3 yaş kümesinde yüzde 14 olan okullaşma oranındaki arzı yüzde 50’ye, 4 yaş kümesinde yüzde 35 olan okullaşma oranındaki arzı yüzde 70’lerin üzerine, 5 yaş kümesinde yüzde 78 olan okullaşma oranındaki arzı ise yüzde 100’e çıkarmayı hedeflediklerini lisana getirdi. 2022’de öğretmenlerin psikososyal, ferdî gelişim ve liderlik eğitimleriyle desteklenmesi hedefleniyor. Milli Eğitim Bakanı Bakan Mahmut Özer, ikinci mevzunun okullardaki imkân farklılıklarını azaltmak, üçüncü hususun ise öğretmenlerin mesleksel gelişimini desteklemek olduğunu söyledi.

Bir eğitim sisteminin öğretmenlerin kalitesi kadar kaliteli olduğunu vurgulayan Özer, “Bu kadar devasa ölçekte 1.2 milyon öğretmenin olduğu sistemde Bakanlık olarak öğretmenlerimizi yalnızca öğretmenlik mesleksel gelişimi bağlamında değil; tıpkı vakitte psikososyal, ferdî gelişim ve liderlik eğitimi dayanaklarıyla çok boyutlu olarak desteklemeyi hedefliyoruz 2022 yılı içerisinde. Bu üç amaç, eğitimde yaşamış olduğumuz kitleselleşme, kapsayıcılık ve nitelik artırmayla ilgili inşallah son atağımız olacak. Böylelikle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin neresinde olursa olsun, sosyoekonomik art plandan bağımsız, çok rahat bir halde herkes nitelikli eğitime erişebilir hâle gelecek” değerlendirmesini yaptı.

Özer, mesleksel eğitimin tüm dünyada ülkelerde eğitim sisteminin en dezavantajlı eğitimlerinden birine karşılık geldiğini aktararak şöyle devam etti: “Dünyadaki eğitim sistemlerine baktığımız vakit da genelde sosyoekonomik düzeyi dezavantajlı olan ailelerin çocuklarının gittiği bir eğitim çeşidine giderek dönüşme eğilimine sahip ancak Türkiye’de bilhassa son 3-4 yıl içerisindeki ataklarla bu memleketler arası patern değişmeye başladı. Akademik olarak başarılı öğrencilerin gittiği, iş gücü piyasasının gereksinim duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesinde çok kıymetli araların alındığı, üretim kapasitesiyle uygulamalı eğitim fırsatlarının çok güçlü biçimde verilebildiği, mesleksel eğitimle ilgili tüm atölye ve laboratuvarların da kendi gereksinimlerini kendisinin giderebildiği, hatta iktisada de eğitim evresinde katkı sağlayabilecek bir noktaya gelmiş olmasından memnunluk duyuyoruz.”

Türkiye’deki iki mesleksel teknik Anadolu lisesinin süratli antijen kiti ürettiğini ve Sıhhat Bakanlığı’ndan onay alındıktan sonra okullarda bunların kullanılabileceğini anlatan Özer, COVID-19 ortamında eğitimin sürdürülebilirliğini sağlamak için Afrika ülkelerindeki bakanlıklarla da bu kitleri paylaşma imkânları olmasını ümit ettiğini lisana getirdi.